Bir süre var ki Cumhuriyet’i kuran Gazi Mustafa Kemal ve Lozan’ı imzalayan, Lozan’da saçlarını ağartan İsmet Paşa unutuluyor.
Hem iktidarın başı hem CHP‘nin başı, sanki o günler hiç olmamış gibi davranıyor. Cumhuriyet’in kazanımlarını yabancılara babalar gibi peşkeş çekenler, el ele, kol kola sanki 1923′te laik hukuk devleti hiç kurulmamış, 24 Temmuz’da bağımsız Türkiye Cumhuriyeti hiç kurulmamış gibi davranıyor ya da Atatürk’e ses çıkarmaktan korkanlar İsmet Paşa’yı unutturmaya, onu Hitler’e benzetecek kadar ileri gidip horlayarak tarihin tahrifine cesaret ediyorlar!
Osmanlı’yı diriltmek, Osmanlı’yı yeniden yaşama geçirerel belki hilafeti bile diriltmek, Cumhuriyet’i kötülemek gayretleri TV dizileriyle sürdürülüyor. Kendi tarihini inkar eden bir toplum yaratılırsa ne olacağını bile bile bunu yapıyorlar.
İktidarın başının Lozan günü yaptığı açıklamada Lozan kahramanının adı yok!
Hiç İsmet Paşa’nın Hitler’e benzer yanı var mı?
Hiç Mustafa Kemal’in içinde bulunduğu koşullar altında bile, halkından gizli ve despotça yapılmış, hukuk dışı ve ülkesinin çıkarları dışında tek bir davranışı görülmüş müdür?
Tarihini yeni baştan yaz ve geçmişi kötüleyerek, kan ve gözyaşı bedeliyle kurulmuş 88 yıllık şanlı bir dönemi yok et! Et ki sava verilen görevi yeterince yerine getirerek iktidarını koru ve kendi sisteminnin sahibi ol! Türkiye Cumhuriyeti’nn evlatlarının okuduğu üniversiteleri, ekmek ve aş kazandıkları Cumhuriyet’in kazanımlarını ucuza kapat ya da sat ve sonra karşısına geçip Neron gibi bu dehşet verici yangında şarkılar söyle. Adını da “gelişmiş demokrasi” koy!
İsmet Paşa Ne Diyordu?..
“Lozan Barış Antlaşması’nın imza edildiği günü hatırlıyoruz. Lozan’ı, yüzlerce yıldan beri yapılan anlaşmaların içinde Türk milletinin yararına başarılı bir eser olarak değerlendirmek mümkündür. Kapitülasyonlar, adli ve mali alanda kaldırılmış, Batı Avrupalı anlamında bağımsız devlet tasdik ettirilmiştir. Bu eser şüphesiz, en başta onun büyük komutanı ile Kurtuluş Savaşı meydanlarında can veren ve canla başla çalışan insanların çabalarının mutlu sonucudur.
Lozan’ın getirdiği hükümlerin ruhunu, bugün başka bir açıdan anlatmak isterim. Bu anlaşmadaki kurtuluş hükümlerini karşı taraf adına imza edenler, onların yaşayacağına inanmıyorlardı. Bana çetin bir günde, en büyük yetkili Lord Curson’un Amerikan delegesi Mr. Child’in yanında söylediği şudur:
‘Hiçbir isteğimizi kabul etmiyorsun. Memnun değiliz. Bil ki reddedersen onu cebimizde saklıyoruz. Harap bir memleketin var. Yarın türlü ihtiyaçlarla karşımıza geleceksin. O gün cebimizdekileri birer birer çıkarıp sana kabul ettireceğiz.’
Cevabım: ‘Bugün istediklerimi almalıyım. Yarın muhtaç olarak gelirsem, sen de düşündüğünü yap.’
Bu konuşma benim bütün hayatımın ışığı olmuştur.
Vatandaşlarıma, hayatımın bu inancını bugün tebriklerimle söylerim.” (İsmet İnönü’nün konuşması, 24 Temmuz 1965, Ulus Gazetesi)
Onun koltuğunda oturanlarda hiç mi vefa duygusu yok ki bu tarihi insanın adını dahi anmıyorlar?
Ya onun partisi?
Yeri göğü inletmeliydi.
Aklıma onun koltuğunda, onun sağlığında oturan Süleyman Demirel geldi. Demirel 1991′de yeniden başbakan olduğunda bana şöyle demişti:
“İsmet Paşa bir kurumdur. Onu nasıl unuturuz?”
Onun elleriyle kurduğu ordusu bile onu unutuyor ve savunamıyorsa?
Kurtul Altuğ/AYDINLIK
Yorum Gönder