Sinema tarihinin ilginç tiplerinden birisi de Pembe Panter diye bilinen Müfettiş Clouseau'dur. Bu dizinin ilk filminde Pembe Panter isimli bir mücevher; usta hırsız Phantom tarafından çalınır. Filmin baş rollerinde David Niven ve Claudia Cardinale bulunurken sakar Müfettiş Clouseau yan rolünde Peter Sellers oynamıştı. Ve Sellers bu rolde o kadar başarılı olmuştu ki 1978 yılına kadar sadece baş rolünü Müfettiş Clouseau olarak Peter Sellers'in oynadığı beş yeni film çekilmişti.
Clouseau; saf, sakar; biraz aptal ama kendisini çok kurnaz zanneden birisidir. Clouseau'nun başarılarını; tesadüflerin denk gelmesi sağlar. Örneğin; onu öldürmek için yarışan uluslararası ajanlar; tesadüfen birbirlerini vururlar. Bizdeki 'Şaban' filmleri de buradan aparmadır...
Peki nedir Sarkozy ile Clouseau'nun benzerlikleri?
Gayet açık: Aptallıklarını, meziyet sanmalarıdır.
Bir de tesadüflerin getirdiği sonuçları kendi üstün becerileri gibi görmeleri...
Fransa'nın yakın tarihinde Sarkozy kadar yüzeysel ve kompleksli başka bir devlet başkanı daha yoktur.
Daha önce de yazdım: Fransız olmadığı için kendisini en has Fransız gibi görme saplantısı içindeki bir kişidir.
Ve Avrupa'da halkın bilinçaltında bulunan Türk düşmanlığını kullanmak için Ermeni kozuna sarılan bir ırkçıdır.
Kendisini hiç olmayan meziyetlerle dolu sanmaktadır ve dünya siyasetinin Pembe Panteri gibi davranmaktadır.
SÖMÜRMEYİ GÜZELLEŞTİRDİLER
Bizim politikacıların Sarkozy'ye Fransa'nın sömürge tarihini hatırlatmasına gelince... Bunlarla sadece kendimizi tatmin ediyoruz; kendi kendimize propaganda yapıyoruz. Çünkü; Avrupalılar; özellikle de Fransızlar ve Almanlar; bu gün o sömürge tarihlerine bile sahip çıkıyorlar. 2005 yılında Fransa'da; Fransa'nın 300 yıllık sömürge tarihinin insanlık için iyi bir aşama olduğu yönünde kanun bile çıkarmaya kalkıştılar. Bunu da sömürülen ülkelere medeniyet götürmek diye aklamaya çalıştılar.
Kendi yağmasını ve sömürüsünü medeniyet diye gören ve göstermeye çalışan Fransızlara siz bunları hatırlatmakla boş yere kendinizi yoruyorsunuz.
***
Alınacak ders de var Fransızlardan: Adamlar; kendi sömürge tarihlerine bile sahip çıkıyorlar; onu allayıp pullayarak insanlara sevdirmeye çalışıyorlar.
Ya biz ne yapıyoruz?
Sarkozy'e kızanlar cevap verin: Ya biz ne yapıyoruz?
-Kendi tarihimize Fransızlardan daha fazla hakaret ediyoruz. Ermenilerin ve Sarkozy'nin demediklerini bile cumhuriyet tarihine diyenlerin Sarkozy'ye kızma hakları yoktur.
UYGARLIK DERSİ ŞART
Orta Çağ geride kaldı; tarım toplumu olmaktan da hızla çıkıyoruz. Lakin bilinçaltımızda hala derebeylik sisteminin kalıntıları dolu. Şehirlere akınla; ne şehirli ne köylü... İki arada bir derede kalmış yeni ve vahşi bir yığın oluştu.
Bakın İstanbul'un çevresine gerçeği görün... İstanbul'un en modern alanlarında bile insanlıktan nasibini almamışlar çoğunlukta. Trafikte bir araba öne geçebilmek için birbirlerini ezenlere; ters yola girip giderken kendisini uyaran birisine; 'Sana ne?' diye çemkirenlere insan demek mümkün mü?
Hep yazıyorum: Kulağında müziklik; elinde telefon... Oturmuş toplu taşıma aracının koltuğuna... Başında yaşlı kadın ayakta duruyor ama o kalkıp yer vermiyor.
Ahlakı; kadının bacak arasından doğmuş bir şey zannedenler, onlarca milyon. Bunlar; bir saniye sonrasını düşünmeden insan öldürebiliyorlar.
Kedilere tekme atan; köpekleri zehirleyen de bizim içimizde dolaşıyor.
***
Hükümet Milli Güvenlik Dersi'ni kaldırıyormuş.
Kaldırsın ama yerine biraz medeniyet dersi koysun... Şu Gavur diye kötülediğimiz Avrupa insanı var ya biraz onların birbirlerine ve dünyadaki en gerçek dostumuz olan hayvanlara ve kuşlara karşı takındıkları uygarca tavra bakıp örnek alsınlar da biz im çocuklara öyle dersler koysunlar.
***
Askeri eğitimi kaldıralım okullardan. Lakin, vatan, millet, bayrak sevgisini yok etmeyelim. Korkarım ki askeri öne çıkartarak hedefte bu kutsalları aşındırma var. Böyle olursa Sarkozy'den ne fark kalır?
Rıza Zelyut/GÜNEŞ
Yorum Gönder