Tayyip Bey ile generaller ABD’den niye korkar? - Sabahattin Önkibar

Tayyip Erdoğan 10 yıllık iktidarında neredeyse herkesi payladı.
Gün geldi çiftçi annesini diline doladı, gün geldi 12 yaşındaki çocuğun konvoyuna laf atmasına sinirlendi, gün geldi, Merkel’e Sarkozy’e kızdı, gün geldi Rasmussen’e laf çaktı ve gün geldi İsrail’i hedef aldı.
Ama dikkat edin 10 yılda bir şeyi asla yapmadı.
Ne midir o?
ABD’yi eleştirecek tek bir söz etmedi.
Söz etmek bir yana danışmanı Cüneyt Zapsu’yu Washington’a gönderip, “Deliğe süpürmeyin, kullanın” mesajını iletti.
Peki, ama neden?
İşte bu soru bağlamında yapılan spekülasyonların özeti:
-AKP kuruluşundan beri bir ABD projesi olduğu ve iktidara onun zemin inşa etmesiyle geldiği için.
-Tayyip Erdoğan’ın BOP eşbaşkanlığı gibi ABD’nin bölge acenteliğini baştan kabul etiği için.
-CIA’nın Erdoğan’ın Wikileaks’de iddia edilen İsviçre’deki hesapları ile ilgili bazı belgeleri elinde bulundurması ve bu belgeleri Tayyip Bey’in başında demoklesin kılıcı misali sallandırması sebebiyle.
-ABD desteğinin çekilmesiyle ekonomimize sıcak para akışının kesileceği endişesi.
-Aynı şekilde ABD desteğinin çekilmesiyle Suudi Arabistan ile körfez ülke desteklerinin çekileceği endişesi.
-Ortadoğu ve Ön Asya’da ABD ile birlikteliğin Türkiye’nin yararına olacağı inancı.
-İktidarda kalmanın ancak ABD desteği sayesinde olunacağına inanmak.
Gelelim askerlere?
Onların gerekçeleri biraz daha farklı.
Birincisi generalliğe terfi eden komutanlar dolaylı olarak en üst sicil amiri olarak Pentagon’u görür ve görevde iken ABD hakkında olumsuz ne bir hareket yaparlar ne de bir ima da bulunurlar. (Eğer bunları yapan olursa türlü tezgâhlarla Silivri ve Hasdal gibi zindanlara atıldığı bugün itibarı ile sabittir.)
İkinci boyut TSK’nın NATO içinde olması ve ABD’nin de NATO’nun fiili patronluğudur. Generaller NATO ve dolayısı ile Pentagon’u bu boyuttan da dikkate alır.
Üçüncü husus Türk Savunma Sanayinin ABD’ye olan tam bağımlılığıdır. Generaller Türkiye’nin ABD’nin izni olmadan uçak bile uçuramayacağını bildiğinden ona karşı çıkmayı ülke çıkarlarına karşı çıkmak olarak bakar.
Evet, hem Başbakanımızın hem de TSK üst kadrolarının takındığı tutum itibarı ile ABD sadece dost veya müttefik ülke değil adeta sahip ya da efendidir.

Cumhuriyetten rövanş almanın yol haritası

- AKP, ABD desteği ile ekonomik krizin gölgesinde yüzde 34 ile tek başına iktidar oldu.
-İlk işi medya’nın fethi idi. Bu şekilde iletişimin tartışmasız patronu oldu.
-Sonrasında bürokrasiyi ele geçirmeye başladı.
-Atatürk’ten rövanş için atağa kalkması Cumhurbaşkanlığı makamına erişmesi ile oldu.
-Emniyet Teşkilatının bütün stratejik noktalarına malum operasyonel kadrolar atandı.
-Hrant Dink, Danıştay, Rahip Santaro ve benzeri cinayet organizasyonları ile birileri iç ve dış kamuoyunu hazırlarken harekete geçildi.
- Hemen sonrasında Ergenekon senaryosu uygulamaya kondu ve TSK’yı aşağılamak ve hatta tasfiye için büyük taarruzlar başlatıldı.
-Son stratejik adım 12 Eylül 2010’daki referandumdu. Bu referandum ile yargı kurumu büyük ölçüde yandaş hale getirilerek Cumhuriyet’ten rövanş almanın en önemli zemini inşa edilmiş oldu.
-Son hamle yeni Anayasa olacak ki bu Anayasa ile üniterlik mazi olacağa benziyor.

Libya’ya gönderilen 400 milyon dolar çöpe gitti

Hatırlayın Başbakanımız Libya’ya ilan edilen Haçlı saldırısının hazırlık günlerinde “NATO’nun orada ne işi var” demişti ama hemen birkaç gün sonra da Türk savaş gemilerini Haçlı armadasına katmıştı.
Dahası, Kaddafi’yi linç eden yerli işbirlikçilerin sempatisini kazanmak için o başıbozuklara bu ülkenin hazinesinden nakden 400 milyon dolar aktarmıştı.
Parayı alan Mustafa Abdül Celil isimli Fransa istihbaratının çok sevdiği malum mahluktu.
Ve o isim şimdi hedefte.
Bırakın Trablusluları Bingazililer bile bu Celil denen adamı sokağa çıkartmıyor, öyle ki arabası iki gün önce havaya uçuruldu.
Peki, bunun anlamı ne midir?
Gitti gülüm 400 milyon dolar.
Öyle çünkü Abdül Celil artık çöpe atılma noktasında ise o para da dolaylı olarak çöpe atılmış oluyor.
Bu şekilde değil bir devlet, şirket bile yönetilse sermayedar şirketi yöneteni anında kapıya koyar da bizim millet ülkeyi böyle yönetenlere hala niye yol veriyor anlamış değiliz.

Baykal’a komplo örgütünden ne çıkar?

Duydunuz mu Deniz Baykal’a komployu bir örgüt kurmuşmuş.
Dolayısı ile dosya Özel Yetkili mahkemeye verildi.
Hemen soralım Türkiye’de kuşların bile izlendiği bugün devletin bilgisi ve onayı dışında üstelik ana muhalefet liderini dinleyebilecek bir örgüt olabilir mi?
Böyle bir şey milyarda bir bile ihtimal değil.
Oysa Baykal ve söz konusu olan hanımın yıllardır hem telefonları dinlenmiş hem de bu şekilde izlenmiş.
Bir başka boyut bütün uzmanlar koro halinde hem fikirdir ki Baykal’a o tezgâhın devlet imkânlarının dışında kurulabilmesi mümkün değil.
Dolayısı ile Deniz Bey’e kurulan komplo da eğer gerçekten bir örgüt var ise o örgüt devlette mesela Emniyet ya da MİT’te aranmalıdır.
Tam bu noktada soralım Başbakan bu konu ile alakalı olarak MİT’e görev vermişti ne oldu bilen var mı?
Açık söyleyeyim bu örgüt hikâyesi bana iki şeyi çağrıştırıyor:
1) CHP bu hikâye ile gündem yapılıp dövülmeye devam edilecek.
2) Çok çok az ihtimal olsa da birileri, Baykal’a komplo yapanlar yarın bana da yapar endişesi ile devletin içindeki o yapıyı dağıtmak istiyor!

Sabahattin Önkibar/Yeni Mesaj

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget