Sil Baştan... - Orhan Erinç

Şöyle bir asker hikâyesi anlatılır.
Kendi başına buyruk bir asker,talimlerde “bölük dur” komutuna uymuyormuş.Bu nedenle de bölüğe komuta edenler “Bölük dur.Filan yerli sen de dur” derlermiş.
Açıklanan üçüncü yargı reformu paketinin kimi bölümleri bana nedense bu hikâyeyi anımsattı.Özellikle de Ceza Muhakemeleri Yasası'nda zaten var olan tutuklama kararı verilirken.somut belge ve olguların gerekçede yazılmasını öngören bölüm varken....
***
Adalet Bakanlığı'nın tasarılaştırılmak üzere Başbakanlık'a sunduğu taslak ilginç bir yaklaşım içeriyor.Gazeteciler için açılan dava ve soruşturmaların neredeyse tamamını kapsayan Türk Ceza Yasası'nın kimi maddelerindeki cezalar birer ya da yarımşar kat arttırılıyor.
Suç tanımlarında ise önemli bir değişiklik yok.
Yalnızca soruşturma ve kovuşturmanın gizliliğini ihlal edeni cezalandıran 285.maddenin sonuna “Soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin haber verme sınırlan aşılmaksızın haber konusu yapılması suç oluşturmaz” fıkrası eklenmiş.
Geçen yıl Meclis'e sunulan tasarıda yer verilen ve “bir internet sitesinde ifşa edildikten sonra” yayımlamayı suç olmaktan çıkaran ve özel hayatı korumama sonucunu doğuran bölüm çıkarılmış ama yerine “hukuka aykırı olarak” tanımı getirilmiş.
İddianamelerde ve eklerinde yer verilen özel hayata ilişkin bölümlerin hukuka uygunlaştırılarak yayımlanmasının önü açılmış oluyor.
Anımsanacağı gibi kimi özel görevli savcılara “tazminat davaları açılmış” kimilerini de açanlar kazanmıştı.Davaların arttığı görülünce de tazminat davalarının savcılara değil,devlete açılmasını öngören değişiklik uygulamaya sokulmuştu.
***
Bilebildiğim kadarıyla tasarının iyi,ama iyi olduğu kadar da kötü yönleri var.
Örneğin 31 Aralık 2011 tarihine kadar basın yayın yoluyla ya da başka düşünce açıklama yöntemiyle işlenmiş ve doğrudan para cezasına ya da üst sınırı beş yıl hapis cezasına bağlı olan suçlarla ilgili soruşturmalarla kovuşturmalar ve cezalar erteleniyor.
Bunların tamamen düşmesi için aynı suçun işlenmemesi bağlamında beş yıl olan süre de üç yıla indiriliyor.
Bir başka deyişle otosansüre zorlayan Damokles'in kılıcı iki yıl az sallanacak.
Peki 1Ocak 2011'den sonra işlendiği iddia edilecek benzer suçları işleyenlerin durumu ne olacak?
Orası biraz karanlık.Doğal olarak gazeteciler ayaklarını denk alacaklar!
***
Bir başka iyileştirme Terörle Mücadele Yasası'nda.Verilecek hapis cezaları.yıla kadarsa başka seçeneklere dönüştürülebilecek.
Basın Yasası kapsamında işlenen suçlarda ise dava açma sürelerinde 12 Eylül yönetiminin belirlediği sürelere dönülüyor.Günlük gazeteler için altı ay,öteki süreli yayınlar ve kitaplar için bir yıl.
Terörle Mücadele Yasası'ndaki gazete kapatmadan vazgeçiliyor olması da bir başka iyi yön.Ama...
Basın Yasası'ndaki tümüyle toplatma kararı verilmesini öngören hüküm ise dikkate alınmamış.
Buna karşın mahkemelerce 1Haziran 2005 tarihine kadar basılı yayınlar hakkında verilmiş toplatma,yasaklama,dağıtım ve satışın engellenmesi kararları da mahkemelerce yeniden karar verilmemesi halinde geçersiz kalacak.
Sürenin niye 1Haziran 2005'le sınırlandırıldığı maddenin gerekçesinde de yer almıyor.Herhalde tutarlı bir gerekçesi vardır .

Orhan Erinç/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget