Memleketin birinde, dünya üzeti tarihi kentinin içinden nehir gibi geçen eşsiz bir doğal deniz kanalına vaktiyle 2 köprü kurulmuş. Bunu yetersiz bulan İktidar ise 3'üncüsünü eklemekte ısrarlı m» ısrarlıymış...
Kenti binyıllardır yaşatan ormanları ile su kaynaklarını yok edecek bu projeye belediye başkanıyken "hayır" diyen başbakan ise adının verileceği söylenen köprüyü mutlaka istiyormuş...
Hem çevreyi tahrip edeceği, hem de ulaşıma çare olamayacağı için bilim insanlarının karşı çıktıktan köprünün nereden geçeceği ise önceleri gizlenmiş... "6 ayrı güzergâh" olduğu söylenmiş. "Nereye" yapılacağına ise başbakanın bizzat kendisi helikopterden bakarak karar verecekmiş!
Derken "yıllar önce belirlenen yer"e karar verilince, diğer seçeneklerin kandırmaca olduğu anlaşılıvermiş... iktidarla aynı siyasetteki mimar belediye başkanı da kenti için en zararlı olan bu yere Doyun eğerek demiş ki: "Bu bir hükümet projesidir; karar onların.”
***
Öykümüzün bundan sonrası başkentteki özel toplantılarda şu konuşmalarla sürüyor
Başbakan: Köprü ve yollan onur projem izdir, mutlaka yapmalıyız.
Maliye Bakanı: Bütçeden karşılayamayız; DPT de onaylamıyor. Yap-işlet-devret modeliyle 49 yıllığına ihale edelim.
Ulaştırma Bakanı: Bunun için "kâr güvencesi" lazım. Eğer geçiş gelirleri beklenen kazancı sağlamazsa, farkını devlet karşılaşın.
Başbakan: Halkın köprüye "kesin ihtiyaç" olduğuna inandırılması lazım. Bu yüzden eski köprüleri de rahatlatacak olan "Deryaray" tamamlanmadan önce inşaat başlamalı.
Ulaştırma Bakanı: Otomobil tüp geçişi de köprülerin yoğunluğunu azaltacağından hızlı davranmalıyız.
Şehircilik Bakanı: imar planlarına 3'üncü köprü işlenemiyor. "Belediyenin plan yetkisini bize bağlayacak kanun!” çıkarmalıyız.
Başbakan: Kanun zaman alır…KHK ile işi bitirelim
"Akil" Adam: Ama İDO'nun lstanbul-Bandırma Ro-Ro projesi 6-7 saatlik yolu 2-3 saate
indirecek ve tüm ağır vasıtaları da kendine çekecek... Köprü boş kalabilir!
Ulaştırma Bakanı: Ro-Ro'yu erteletiriz ama Deryaray'ı daha fâzla geciktiremeyiz; köprüyü hemen ihale etmeliyiz.
***
Bu görüşmeler üzerine yeni köprünün yap-işlet-devret ihalesine, "kar garantisi"ne rağmen kimse teklif vermez... Başbakan ise "Gerekirse milli bütçeden yaparız" deyince de başkent görüşmeleri yeniden başlar.
Başbakan: Çözüm ortağı olabilecek bize yakın firmalar bulalım.
Maliye Bakanı: Para bulunamıyor. Yabancı bankalar, aleyhte davalar sonuçlanmadan; ayrıca kamuoyu tepkisi veAB'nin çevre politikası yüzünden kredi vermiyorlar.
Ulaştırma Bakanı: 3'üncü köprünün "şart" olduğunu kanıtlamak Ulaştırma Bakanı: 3'üncü köprünün "şart" olduğu, nu kanıtlamak için 40 yaşına gelen Vinci köprüyü onarım bahanesiyle kapatalım.
Maliye Bakanı: Harika! Böylece otomobillerin "mecburen" geçeceği köprüye müşteri çıkar.
Şehircilik Bakanı: Bunun için projeyi değiştirip, kent içinden 3'üncü köprüye bağlantı yollan açmalıyız. Plan yetkisini almamız şart.
"Akil" Adam: Ama o zaman da metrobüs geçişi için onca masrafı neden onanma 1 yıl kala yaptınız demezler mi?
Başbakan: Biz çözüm peşindeyiz, sen hep engel çıkarıyorsun... Senden ummazdım.
Masalımız, son bir çabayla toplumun desteğini alabilmek için köprünün "demiryollu"yapılacağını n açıklamasıyla sona eriyor.
Akil Adam ise "sürgün "den gönderdiği mektubunda diyor ki: "Yük ve yolcu trenleri zaten Deryaray'dan geçecek... Trenli 3'üncü köprü için ormanlardan 500km daha yeri demiryolu açmak kime hizmet edecek ?"
Oktay Ekinci/Cumhuriyet
Yorum Gönder