Tüzük Kurultayı için şu kadar imza topladık, diye övünenlere bakınca şaşırıyorum. Sanki yeni bir genel seçim oldu da bunlar iktidara geldiler ve Türkiye’yi kurtaracak projeleri başlatmak için düğmeye bastılar. Şimdi onun zaferini kutluyorlar.
Herkes çok iyi biliyor: Bu istenmeyen tüzüğü Deniz Baykal getirdi. Şimdi onu istemeyenler de Baykalcılar.
Dün, doğru dediklerine bugün eğri diyenlerin derdi tüzük falan değil; Kemal Kılıçdaroğlu’nu sarsmak; becerebilirlerse de devirmek.
Kemal Bey giderse ne olacağını hiç düşündükleri yok. Partinin baraj altında kalacağı bile onlar için önemli değil. Yeter ki parti onların elinde olsun, hükümeti ne yapacaklar ki?
İTTİFAKA BAK
Düne kadar Deniz Baykal’a demediğini bırakmayanlar, şimdi Sayın Baykal’ın bir komploya kurban edildiğini söylemeye, yazmaya başladılar.
Buna bağlı olarak yeni bir haber daha sürüldü piyasaya. Kaset operasyonu CHP’yi dizayn etmek için yapıldı.
Dikkat edin bu dizayn haberini imal edenler, CHP’nin yeminli düşmanları. Baykal CHP Lideri iken ona demediğini bırakmayanlar; şimdi Deniz Baykal için ağıt yakmaya başladılar. Başta Sabah Gazetesi’ndeki bazı kadınlar olmak üzere...
CHP’de tüzük kurultayı isteyenlerle bu eski Baykal düşmanlarının bugün aynı noktada buluşmuş olması anlamlı değil mi? Kaset işi çıktığında; bunlar; Sayın Baykal’a, “Vay vay; bak neler de yapmış!” diye ağızlarına ne gelirse söylemediler mi?
KURULTAYMIŞ
CHP’nin bugünkü temel sorunu yeni bir kurultay değil yeni bir zihniyettir.
Halk; CHP’yi, kendi kendisiyle kavgalı bir parti gibi görüyor. Her yeni kurultay da bu imajın pekişmesine yol açıyor.
Önümüzdeki ay yapılacak kurultaydan yeni bir parti yönetimi çıkarmayı planlayanlar hüsrana uğrayacak... Çünkü parti tabanı Sayın Kılıçdaroğlu’nun iyi niyetli biçimde yoğun bir çalışma yürüttüğünü görüyor. Onun politikalarında eksiklik bulanlar olabilir amma partiyi daha geniş yığınlara açtığını; hoşgörüyü yaydığını da herkes kabul ediyor.
Sayın Kılıçdaroğlu; ilk girdiği genel seçimlerde CHP’nin oylarını yüzde 25 artırmadı mı?
Unutmayın: CHP’nin tüzüğü vatandaşın hiç umurunda değil.
Ulu Tanrı bu işlerle uğraşmayı siyaset sananlara akıl fikir versin, efendim...
HEM SAVCI HEM HAKİM ÜNAL BEY
Futbolda şike diye başlatılan operasyonun şike dışı bir iş olduğunu yazıyorum aylardır.
Çünkü; iddianameyi hazırlayan Savcı Mehmet Berk; işin içinde Aziz Yıldırım’ın telefon konuşması olunca bunu “kesin şike” gösteriyor da örneğin Orduspor’un şu “Doğrucu Davut” başkanı Nedim Türkmen’in Diyarbakır maçını almak için yaptığı telefon söz konusu olunca bunu “Delil yok” diye soruşturma gereği bile duymuyor. Yine yasal gerekçeler bularak Galatasaray’ın 2006’daki Denizli-Fenerbahçe maçı öncesinde Denizli’ye 1 milyon lira teşvik parası yolladığı iddiasıyla ilgili dosyayı da ayırıp normal mahkemeye gönderiyor.
Yanlı davranan Savcı Mehmet Berk’i; Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na şikâyet ediyorum.
***
Bu süreçte; Galatasaray Başkanı Sayın Ünal Aysal; kendi takımının geçmişteki şüpheli ilişkilerini görmezden gelerek bütün gücüyle Fenerbahçe’yi çökertecek bir mücadele yürüttü. Galatasaray’ımızın Başkanı hem savcı hem yargıç olmuş kararları tebliğ ediyor: “Şike yüzünden bir veya iki takım düşer.”
Demek istiyor ki: Fenerbahçe’yi düşürün yeter.
Sayın Aysal; nereden biliyorsun bir veya iki takımın düşeğini? Siz daha başlamamış olan mahkemede sonuca ulaşmışsınız bile. Bu yaptığınız “Yargısız infaz” dır. Galatasaray geleneğinde yargısız infaz var mı?
Belli ki kendileri bu konuda TFF yönetimini de ikna etmişti; son toplantıda işte bu oyun bozuldu.
Ayıptır Ünal Bey ayıptır! Bırakın yargı hükmünü versin; ondan sonra FB küme düşürülecek ise düşürülsün.
58. Madde için elini kaldırmadı ya gerisi hiç önemli değil.
***
Başbakan Erdoğan’dan çekinmenize gelince... Hiç korkmayın. Çünkü Fenerbahçeli Erdoğan; Fenerbahçe için bir çivi bile çakmadı amma size hayal bile edemeyeceğiniz muhteşem bir stad yaptırıp verdi. Fenerbahçe küme de düşürülecek... Rakipsiz olarak koşturacaksınız ligde. Daha ne istiyorsunuz ?
Rıza Zelyut/GÜNEŞ
Yorum Gönder