MÜZAKERE sürmüyor, çözüm süründürülüyor. New York görüşmelerinin özeti budur. Söylendiğine göre, Rum tarafı hep “hayır” demiş, ama sınırlı gelişme kaydedilmiş. Bir şey anladınız mı bundan?
Genel Sekreter Ban Ki-mun kendi özel temsilcisi Alexandre Downer’den değerlendirme raporu istemiş, mart sonunda alacağı rapordaki izlenim olumluysa mayıs başında uluslararası konferans düzenleyecekmiş.
Yine “congoloz” olacaklar demektir.
Açık konuşalım: Dünya halklarının rızkından kesilmiş katkılardan oluşan Birleşmiş Milletler bütçesi, yarım yüzyıldır sürdürülen bir Kıbrıs davası merkezdeki birkaç memura ve emekli iki-üç eski diplomata iş çıksın diye harcanmıyor ki.
Adanın kuzeyindeki Türkler ufuksuz bırakılsın, şaşkına çevrilsin, dünyadan soyutlansın, onları küçümseyen güney komşularının pasaportlarına muhtaç kalsın diye de değil.
Hele Mustafa Kemal’in yarattığı koskoca Türkiye Cumhuriyeti ile büyük mücadeleci Rauf Denktaş’ın kurduğu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, saygın birer devlet oldukları unutulup toplantıdan toplantıya nafile sürüklensinler diye hiç değil.
Artık yeter.
Bu açıdan bakınca, son Greentree fiyaskosunun ardından Türk tarafının sürece bağlı kalmakta bunca ısrar edişini anlamak çok zor.
Sonuç bakımından verimsiz bir masadan ilk kalkan taraf olmamak için mi? Önceki masa sonuçlarına hep “hayır” diyenler AB üyeliğiyle ödüllendirilmişken, Kıbrıs Türklerine layık görülen bu ne biçim kurbanlık? Çok taraflı bir uluslararası konferanstan Annan Planı gibi bir dayatmanın çıkacağı ve sonuçta haklı tarafın köşeye sıkıştırılıp haksız yere yetersiz bir çözüme zorlanacağı belli değil mi?
Yoksa, Ankara’nın iktidar politikacıları birkaç yıl önce “besleme” denmiş bir toplumu şimdi rastgele bir sonuca mahkûm edip yakalarından düşürmek için mi Lefkoşa’yı bu tutuma zorluyorlar?
Deneyimli diplomasimiz, böylesine çok taraflı bir tuzağa düşecek kadar çaresiz midir? Gerçekten iki devletli ve güven verici bir Türk Planı’nı ileri sürüp bitiş için ön almak hiç mi olanaksızdır?
Son olarak, Ankara’daki parlamento, Kıbrıs’taki bu kuşkulu gidişi uzaktan seyirle yetinecek ölçüde vurdumduymaz mıdır?
Mümtaz Soysal/Cumhuriyet
Yorum Gönder