Hemen her gün toplumu sarsacağı sanısıyla yeni iddialar ortaya atılan Türkiye’ye benzer bir ülke yok yeryüzünde!
Öyle açıklamalar yer alıyor ki
gazetelerde, Uğur Mumcu’nun; yıllar önce benzeri olayların, açıklamaların, iddiaların yaşandığı günlerde, TTC (Türkiye Tımarhane Cumhuriyeti) tanımına hak vermemek olanaksız!
Son günlerde bu tanıma uygun düşen bir açıklama izledik.
Darbecilere idam cezasını az bulan, kendini hem mümtaz ve hem de önde giden Türk sanan, sıfatı ve adı Prof. Mümtaz’er Türköne, “Ben onlar için idam cezası yerine eskiden olduğu gibi yağlı kazıklara oturtularak cezalandırılmaları taraftarıyım” dedi.
Bu ifadeye bakarsanız, adam, Türkleri kazığa oturtarak öldüren Kazıklı Voyvodo’nun çağdaşı!
Hani akıl hastanesindeki tedavi görene sormuşlar: “Kaç kişisiniz içeride?”
“Dışarıdakiler bizden fazla” demiş.
Fethullah’ın organı Zaman yazarı da “dışardakilerden” biri mi acaba?
***
İçerideki gazeteci sayısı 96’dan 105’e çıktı.
Son rakamı veren Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu, “Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün yayımladığı 2011/2012 Dünya Basın Özgürlüğü listesinde Türkiye 10 sıra daha geriledi ve 148. sırada yer aldı” diyor.
Fakat Platform’un bir itirazı var.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün Aralık 2011 tarihli raporunda, Çin’in en fazla gazeteci tutuklayan ülke olduğu belirtiliyor.
Oysa Çin’de hapisteki gazeteci sayısı belirsiz.
Nasıl oluyor da tutuklu gazeteci sayısı belirsiz bir ülke Çin, en fazla gazeteci tutuklayan ülke olarak birinci sırada ilan ediliyor?
Oysa olması gereken şu: Kalkınan, gelişen ve değişen ülkeler arasında ilk sırada yer almakla övünen Türkiyemizde, tutuklu gazeteciler sayısı 105!
Yağma yok!
Türkiye’nin hakkını kimseye yedirmeyelim diyor Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu, gerçeği ilan ediyor:
Tutuklu gazeteci sayısında dünya birincisi, Türkiye!
***
Türkiye Futbol Federasyonu’nun şikeden küme düşme yerine puan indirme önerisi olağanüstü kurulda reddedildiğinden beri TTC’ye yaraşır bir kargaşadır gidiyor.
TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar istifa edecek mi, etmeyecek mi?
Soru bu iken beklenen oldu.
Bir deli bir taş atar kuyuya, yüzlerce akıllı çıkaramaz özdeyişine koşut çözüm formülünü, Akşam’da İsmail Küçükkaya açıklayıverdi: “Krizi çözerse Başbakan çözer!” dedi.
Yazdığına göre; TFF, sık sık ya Ankara’da ya da Dolmabahçe’de ziyaret ederek -herhalde- nasıl bir yol yöntem izlemelerini konuşurmuş Başbakan’la.
RTE de TFF’ye: “Totalde Türk futboluna özelde kulüplere zarar vermeyin ya da en düşük seviyede tutun. Ama suç işleyen varsa yargı gereğini yapsın... Kişilerle kurumları birbirinden ayırın. Hatayı kimin yaptığına bakın” diye akıl veriyormuş.
Başbakan’a atfedilen bu söylem doğruysa; içeriği açısından TFF’nin kulüplere önerdiği ve reddedilen çözüme koşut!
Bu duruma göre, ne yapacağı, neye karar vereceği günlerdir tartışılan kararsız TFF Başkanı’na Başbakan, kal görevde, 58. maddeyi uygula. Yargı kararı olmadan suçlanan takımları kümeden düşür, nasıl diyecek?
***
Bir de şu halimize bakın. Yabancı kalemler, RTE’nin, “her geçen gün daha da ‘otokratlaştığını’” yazıyor.
İçimizden kimileri ise sanki TTC’ye yaraşır bir çaba içinde.
TFF istifa etsin mi, etmesin mi sorusuna yanıtı, sonuçta Türk futbolunun geleceğini etkileyecek çözüm formülünü giderek “otokratlaşan” RTE’den bekliyor!
Demek istiyorlar ki, bakma, kulak asma içimizdekilerle dışımızdakilerin böyle yazıp söylediklerine.
Orduyu, medyayı, yargıyı ele geçirdin.
TFF’nin de dümenine geç!
Daha da otokratlaş RTE !
Cüneyt Arcayürek/Cumhuriyet
Yorum Gönder