SEVGİLİ okuyuculanm.AKP iktidarı son derece bilinçli bir planı ilk günden beri uyguluyor.Amaç medyayı ele geçirmek.Bunu büyük ölçüde başardıklarını hepimiz biliyoruz.
AKP,medyanın yumuşak karnını çok iyi keşfetti ve planını bu doğrultuda uyguladı.Neydi;keşfedilen yumuşak karın?
Büyük işadamı,para babası,iş bitirici medya patronlarının kazanç hırsı!
Bunların her biri,kendi parasal çıkarları açısından iktidara ve hükümete göbekten bağımlı.Bunların her birinin devletle ve hükümetle milyarlarca dolarlık büyük işleri,iş beklentileri var.
Tayyipgiller işte bunu keşfetti ve işin üzerine yürüdü.Bunların zayıf noktası artık bulunmuştu.Para babası medya patronlarının nasıl bir kağıttan kaplan olduğunu kısa süre içerisinde anladılar.
Geriye,yapılması gereken iki iş kalmıştı:
1-Sabah,atv örneğinde olduğu gibi,belli yayın kuruluşlarına yeni ve yandaş sahipler ayarlamak.
2-Bu yol bitince,mevcut patronları korkutmak,sindirmek,pıstırmak.Örneğin bunlann üzerine vergicilerini göndererek mahvetmek.
Medyanın önemli bir bölümü,bu iktidara zaten yandaşlık yapıyordu.O açıdan sorun yoktu.Önemli olan.adına merkez medya denilen.çok okunan gazetelerden ve çok izlenen televizyon kanallarından oluşan yayın organlarını,patron çıkarlarını tehdit ederek susturmaktı.
İşte bunu başardılar!
Açın ekranlarınızı,kaç muhalif ses duyabiliyorsunuz?
Bakın gazetelerinize,yüreklice yazabilen kaç gazete,kaç yazar okuyabiliyorsunuz?
Bu söylediklerim de asla yetmez.Ekleyin bunlara çeşitli bahanelerle tutuklayıp içeri attıkları gazetecileri.
Bu da yetmez.İşin çok önemli bir boyutu daha var:
İktidar baskısıyla kovulan,yazmalarına izin verilmeyen gazeteciler!
***
Kovma,kovdurma ve yazdırmama süreci 2007 yılında benimle başladı.İktidarın baskısıyla Hürriyet'ten kovuldum.
Şimdi bu yazıda size bazı örnek isimler vereceğim, o arkadaşların başına gelenlere kısaca değineceğim.İsimler o kadar çok ki,hepsini tek tek yazmam mümkün değil. İşte;sadece birkaç örnek;
Bekir Coşkun: Habertürk'te yazıyordu.Son referandum öncesinde yazılarını sayfaya koymadılar,üstelik sapasağlam adam için köşesine “Yazarımız rahatsızlığı nedeniyle yazısını yazamamıştır” diye anons koydular...Ve birkaç gün sonra kovdular.
Tufan Türenç: Hürriyette iktidarı eleştiren yazılar yazıyordu.Son seçim öncesinde “Sen aynı zamanda yazı işlerinde görevlisin ve işlerin çok yoğun.Seçim bitsin,yeniden yazmaya başlarsın” dediler.Bu bahanenin arkasına sığındılar.Seçim biteli bunca zaman oldu,yazdırmıyorlar.Tufan bu durumu içine sindirdi,gazeteden istifa etmeyi göze alamadı.
Necati Doğru: Vatanda yazıyor,iktidarı eleştiriyordu.Patronu Aydın Doğan'di,Necati'nin yazılarına sansür uygulamaya başladılar.Bir yazısını sayfaya hiç koymadılar ve Necati istifa etmek zorunda kaldı.İyi ki etti,şimdi Sözcü'de yazıyor.
Oray Eğin: Akşam da çok ilginç muhalif yazılar yazıyordu.Günün birinde bir baktık.Oray da gitmiş.Söylentiye göre kendisi.Ergenekon'dan tutuklama,tehditleri almış.Şimdi yurtdışında yaşıyor.
Sebahattin Önkibar: Yeniçağ'da yazıyordu.Fethullah la ilgili bir yazısını gazetenin taşra baskısında kullandılar,şehir baskısından çıkardılar.İktidarın hoşuna gitmeyen yazılar,gazetesini zaten rahatsız ediyordu.Baskı ve sansür nedeniyle istifa etmek zorunda kaldı.
Cüneyt Ülsever: Önce iktidar destekçisi idi.Sonra gerçekleri görünce eleştirmeye başladı ve Hürriyet'teki yazarlığına böylece son verildi.
Uğur Dündar: Türkiye'nin bir numaralı televizyoncusu.Aydın Doğan,ait Star televizyonunda idi,iktidar karşıtı haberleri Tayyipgilleri rahatsız ediyordu.Günün birinde Aydın Doğan,Starı işadamı ve medya patronu.NTV'nin sahibi Ferit Şahenk'e satınca,zaten yandaş olan Şahenk.Uğuru istemedi.Aydın Doğan da Uğura “Sana verecek boş koltuğum yok” deyince iş bitti.Yıllarca birlikte çalıştığı Uğuru böylece dışlamış oldu.Uğur Dündar aylardan beri boşta.
Oktay Ekşi: Hürriyet'in başyazarı.Bir yazısında iktidara yönelik ağır bir cümle kullanmıştı.Hürriyet yönetimi kendisini sözlü olarak “Ankara'da kıyamet kopuyor,başbakan çok kızmış “diye uyardı.Oktay abi özür yazısı yazdı,gazetenin tepkisi yine dinmedi.Bunun üzerine Aydın Doğan'la konuşup “İsterseniz ayrılayım” deyince aldığı yanıt “Beni rahatlatırsın” oldu ve istifa böyle gerçekleşti.Başyazarını feda etmişti.Tayyip aynı gün “Ben bu gazetecilerle savaşırım” dedi.
***
Burada Mehmet Altan'ın durumuna özellikle değinmek istiyorum.Kendisiyle yıldızımız hiçbir zaman barışmadı.Her zaman farklı dünya görüşlerinde olduk.Geçmişte birbirimiz hakkında epeyce yazılar yazdık,kapıştık,hatta karşılıklı hakaretler ettik.
Mehmet uzun süredir,AKP iktidarının sesi olarak görev yapmakta olan yandaş Star gazetesinde yazıp Tayyip,vesaireye övgüler düzüyordu.
Son zamanlarda iktidar eleştiren birkaç yazı yazdı...
Ve derhal kovuldu!
Dikkat ediniz,iktidarın baskı,sansür,kovma anlayışı sadece muhalefet yapan gazetecilere değil,eleştiren yandaşlara da uygulanmaya başlandı.
Asla affetmiyorlar.
Mehmet Altan gibilere şu mesajı veriyorlar:
“Sen bizim adamımızsın.Senin bizi eleştirme hakkın yoktur.Aksi takdirde şutlanırsın.”
***
Burada size iki somut örnek daha vereyim.Yukarda sözünü ettiğim Sebahattin Önkibar, günün birinde patron Mehmet Emin Karamehmet,in Akşam grubu ile anlaşmıştı.( Akşam ve Güneş gazeteleri,Show ve Skytürk televizyonları.)
Göreve başlamasına iki gün kala patrondan “Kusura bakma,seni alamıyoruz” mesajı geldi.Bunun üzerine Sebahattin,çok yakını olan o günkü Sanayi Bakanı Ali Coşkun un yanına gidip olanları öğrenmesini istedi.Ali Bey telefonla Karamehmet i arayıp neler olduğunu sordu.Yanıt ilginçti. “Kusura bakmayın sayın bakanım,sayın başbakanımız Sebahattin'i istemiyor.” ...
***
Bir örnek daha!Şimdi elinizde tuttuğunuz Sözcü gazetesinin kısa geçmişini bilir misiniz.Aydın Doğanın geçmişte Gözcü gazetesi vardı.O gazete,Aydın Doğan in gazeteleri arasında muhalefet yapabilen tek yayın organı idi.
AKP hükümeti,Gözcü nün yayınlarına çok bozuluyor ve bu yakınmalarını bay patrona sık sık bildiriyordu.
2007 nisan ayında”bay patron” gelen baskılara daha fazla dayanamadı ve Gözcü gazetesini kapatma karan aldı.İnanılmaz bir şeydi.
Bunun üzerine Gözcü'de çalışan gazeteciler bir araya geldiler ve yeni bir gazete çıkarmaya karar verdiler “Sözcü” Bu bağımsız,sansürsüz ve yürekli gazete işte böyle,Aydın Doğan in iktidar korkusu sayesinde kuruldu....
***
Bu rezil ortamı dün Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Ercan İpekçiye sordum.Söyledikleri çok ilginçti:
“Bizdeki verilere göre son birkaç yıl içerisinde 300 dolaylarında gazeteci ve yazar,iktidar baskısıyla gazete ve televizyonlardan kovuldu.”
Kovulmayanlar ise bu korkunç baskı ortamında zaten susturulmuş durumda.
AKP ve medya patronlarının baskısı,medyada sendikayı zaten yok etti.Sendika şu anda sadece Anadolu Ajansı,ANKA ajansı ve Cumhuriyet gazetesinde var.Devletin Anadolu Ajansı ise sendikayı kovmak için her yolu deniyor.
***
Buraya kadar olan bölümlerde size sadece çok kısıtlı sayıda örnek verebildim.Yazılı basından iktidar baskısıyla şutlanan daha nice isimlere değinemedim.
Televizyonlarda olanlara,oradan kovulanlara,programları iktidar baskısıyla kaldırılanlara da.Uğur Dündar dışında değinemedim.İşte sevgili okuyucularım,bizler 21.yüzyıl Türkiye'sinde böyle bir ortamda gazetecilik yapmaya çalışıyoruz.Bir yanda tutuklamalar,baskı,sansür,korkutma,istifaya zorlama ve işten koyma...
Öbür yanda ise yandaşlık rezaleti,iktidar yalakalığı,övücülük,omurgasızlık,avantacılık...
Ve iktidarın emir ve hizmetine girmiş,büyük parasal çıkarları nedeniyle baş eğmeyi içine sindirmiş,gazetecileri ensesinden yakalayıp kapının önüne koyuveren,iktidara böylece yaranmaya çalışan para babası medya patronları....
Kolay gelsin !
Emin Çölaşan/SÖZCÜ
Yorum Gönder