Fransız Senatosu sözde Ermeni soykırımı inkarının suç olduğuna dair yasayı kabul edince içte ve dışta garip ve anlaşılmaz bir körler-sağırlar diyaloğu başladı. Başbakan, geçen Salı günü grup konuşmasında “sabırdan” söz etti ve Fransız basınının da algıladığı gibi, Türk Devleti’nin yıllardır hatta birasırdan fazladır başına musallat edilen bu sözde Soykırım karşısında Fransa’nınaldığı tavrı “tatlı sert” geçirmeye çalıştı. Oysa daha dikkatli seçilmiş sertbir üslupla kendi tarihini unutan, özgürlük ve insan hakları konusunda kimseyesöz bırakmayan Fransa’yı sert bir şekilde cezalandırmakta, yaptığı marifetinbedelini ödetecek kararlılıkta olmalıyız.
Tarihi sansürleyen Fransa
Ancakher dönemde devreye girmenin ve ustalıklı manevralarla kendi politikasını öneçıkarmakta marifetli İngilizlerin ünlü Times Gazetesi, Fransızların kenditarihlerindeki gerçek soykırımlarının üstünü örtmek için basınına ve dünyakamuoyuna sansür uygulamaya başladığını açıklayıverdi. Bu haber tazedir veTimes’de yayınlanmıştır.
Gazete, Fransayı, kanlı sömürgecilik geçmişinisaklamaya çalışmakla suçluyor. Times’a göre, yetkililer, saygın bir Fransıztarihçi tarafından kaleme alınan metni sansürleme kararını, Cezayir’in kaybınınmodern Fransa’da travma kaynağı olmaya devam etmesiyle açıklamakta.
Fransa Hükümeti Toulouse Üniversitesi’ndentarihçi Guy Perville’den, Cezayir savaşıyla ilgili bir yazı kaleme almasınıistemiş.
Pervilleresmi yıllığa girecek bu yazısında düşmanlığı sona erdirmeye yönelik biranlaşmayla başlayan bağımsızlaşma sürecinin nasıl cinayet, adam kaçırma veterör saldırılarıyla son bulduğuna ilişkin objektif bir değerlendirme yaptığınıancak bunların sansürlenerek makalesinin bir zaferyazısına dönüştürüldüğünü söylemekte. Prof. Perville 40 yıllık kariyerinde ilkkez sansüre uğradığını belirtmekte. Edebiyat eleştirmeni Pierre Assouline,Kültür Bakanlığı’nı “bayağılıkla” da suçlarken Fransa UlusalArşiv Dairesi Başkanı Herve Lemoine, metni sansürlemek zorunda kaldığını, çünküCezayir savaşının tamamen tarafsız bir gözle bakılamayacak kadar hassas birmesele olmaya devam ettiğini ifade etmekte.
Timeshaberinde “Fransa’nın eski sömürgeleriyle ilişkilerini iyileştirmekistiyorsa gerçekle yüzleşmesi gerekiyor” diyor.
İngiliz usulü politika
İngilizlerinsözde Ermeni soykırımını kabul etmedikleri o kadar açıktır ki; tarihi belgelerbunu kanıtlamaktadır. Zaman, zaman Fransa ile birlik olup Ermenilere destekverseler de bunu onların dünya üzerindeki isteklerine bağlamak olanaklı.Nitekim İngiliz Devlet Bakanı Barones Ramsey of Cartvale 14 Nisan 1999 ‘da İngiltereHükümeti adına Avam Kamarasında yaptığı açıklamada, “…Osmanlı idaresinin Ermenilerin yok edilmesini kararını kanıtlayacakbir belgenin yokluğu nedeniyle İngiliz Hükümetleri 1915 ve 1916’daki olayları soykırımolarak tanımamaktadır… Bizce 80 yıl önce cereyan etmiş olayların bugünkühükümetler tarafından değerlendirilmesi uygun değildir. Zira bu olaylar hukukive tarihi tartışmalardır” demiştir. İngiltere Bayındırlık ve Çevre Bakanı BeverlyHughes da 24 Ocak 2001 tarihinde İstanbul’da Türk gazetecilere verdiğibeyanatta şunları söylemişti: “Bir süreönce İngiltere Hükümeti Ermeni konusunda sunulmuş olan delilleri gözdengeçirdi. 1915 ve1916’da meydana gelmiş olan olayların belgelerini inceledi, buolayların BM tarafından tanımlanmış olan soykırım tanımlamasına uymadığınakarar verdi. Bunlar İngiliz hükümetinin tutumudur ve değişmeyecektir.”
Tüm bunlar içimizde dışımızda bir körler ve sağırlar diyalogunun halkayutturulmaya çalışılmasından başka ne anlama gelebilir ki? Önemli olan Türkiyetarafının aklı başında ve itinalı bir diplomasiyle işin haklılığını kanıtlaryönde davranmasıdır ki, ne yazık bizi yöneten kadro ve medyamız “gözleri vardır görmeyen , kulakları vardır duymayan” bir sabır politikasını uygulamaktadır. Nereye kadar sabır onu şuanda anlamak mümkün değil .
Kurtul Altuğ/AYDINLIK
Yorum Gönder