Dışarıda hava eksi 4.
Gazete haberleri de soğuk!
İktidardan muhalefete irili ufaklı siyasetçilerin açıklamaları önceki gün neyse dün de aynı.
Temel bir konu sürekli işleniyor. İktidar muhalefetten, muhalefet iktidardan kurtularak ülkenin esenliğe kavuşabileceğini söylüyor.
Bu yeknesak hava ister istemez, bir zamanlar, ulusal savaştaki başarılarından sık sık söz ederek övünenleri eleştirenlerin; “Bu memleketi kurtardıklarını durmadan söyleyen kurtarıcılardan ne zaman kurtulacağız?” söylemini akla getiriyor.
Ulusal kahramanlıklardan söz açılınca, çoğu günlerimizi birlikte geçirdiğimiz dostum, arkadaşım, bir gazeteci, bir yazar olduğu kadar siyasal olayları, kişileri alaya alan fıkralarıyla ünlü rahmetli Şinasi Nahit Berker’in bugünlerle örtüşen fıkralarından birini anımsadım.
Orhan Veli’nin öldüğü gün Şinasi Nahit, şimdi yerinde yeller esen ünlü Karpiç Lokantası’nın barında acısını dindirmeye çalışırken, saatlerce süren hamasi cumhuriyet nutuklarıyla ünlü Hamdullah Suphi Tanrıöver içeri girer: “Günaydın Şinasi Bey!”
Şinasi, Orhan Veli’nin ünlü şiiri ile yanıtlar Tanrıöver’i: “Neler yapmadık şu vatan için / Kimimiz öldük / Kimimiz nutuk söyledik!”
Hamdullah Suphi Bey şaşırır: “Siz neler söylüyorsunuz Şinasi Bey?”
Şinasi bir dizesi eksik şiiri yineler: “Kimimiz öldük / Kimimiz nutuk söyledik!”
Hamdullah Suphi; “Ben sizinle konuşmam Şinasi Bey, saçmalıyorsunuz” deyince Şinasi bu kez: “Kimimiz nutuk söyledik” der.
Bugün olduğu gibi…
***
Şinasi Nahit, Ankara Cezaevi anılarından ve hapse girmesine neden olan fıkralarından oluşan Matbuat Hazretleri adını verdiği bir sergi açtı. Sergiyi gezen biri, çerçeveli bir fıkrayı beğenmiş, Şinasi Nahit’e: “Bunları bana satar mısınız?” diye sormuş. “Satarım” demiş Şinasi. “Kaça satarsınız?”
“Maliyetine.”
“Yani?”
“Her fıkra için sekizer ay hapis yattım. Sekiz bin sekiz yüz seksen sekiz lira para cezası ödedim.”
Günümüze getirelim fıkrayı. Silivri’deki gazetecilere böyle bir soru yöneltilse, sorandan, içeride yıllardır yatmanın maliyeti olarak, yazdıkları her haber için acaba kaç milyar lira ödemesini isterler?
***
Bir olay, bir fıkrayı anımsattı: Tek parti döneminde, hangi ünlü şair ya da yazar söyledi anımsamıyorum şimdi. “Ben partinin değil, Atatürk’ün dalkavuğuyum” demiş.
Dalkavukluğun karşılığı bugün; yalakalık!
Dün gazetelerin ilk sayfalarında yayımlanan aşağıdaki haberi yalakalığa örnek diye mi, nasıl yorumlarsınız, bilemem:
“32. Gün’e konuk olan GS Başkanı Ünal Aysal, ‘Başbakan’ın stat açılışı nedeniyle bize kin tutacağını düşünmüyorum’ derken oy analizi yaptı. ‘25 milyon taraftarımızın 20 milyonu kendisine oy vermiştir’ açıklaması gündemi, tabii GS camiasını sarstı ve sosyal medya bu söze aleyhteki yorumlarla çalkalandı”.
Haberin yorumu: “GS Başkanı Ünal Aysal şöyle demiş: ‘GS’nin 25 milyon taraftarının 20 milyonunun AKP’ye oy verdiğini tahmin ediyorum.’
Son seçimde AKP’nin aldığı oy miktarına bakalım. 21 milyon 399 bin 82.
Eğer Ünal Aysal’ın dediği doğruysa AKP’ye giden oyların tamamına yakınının GS taraftarından gittiğini söyleyebiliriz.
Kısacası… Nereden baksan saçma bir hesap… Nereden baksan mübalağalı bir çaba…
Nereden baksan gülünç ama bir o kadar da acıklı bir gayret.
Peki Ünal Aysal neden böyle yapıyor? Neden Başbakan’ı memnun edeceğim diye milleti kendine güldürmeyi göze alıyor? Neden Başbakan’ı etkilemek için takımının bütün taraftarlarını bir anda AKP defterine kaydediyor? Neden olacak?
Stat açılışında küçük çapta bir protestoya maruz kaldı diye GS’ye bozulan Başbakan Erdoğan’ın gazabından kurtulmak istiyor da ondan…” (Ahmet Hakan-Hürriyet-28.1.2012).
***
Bu haberleri ve bu yorumu okuyunca; bir tarihte bir açıklaması Başbakan’dan sert karşılık gören ünlü bir GS’linin, Başbakan’a sözlerinin yanlış anlaşıldığını anlatmak ve ikna etmek amacıyla başkente koşup, AKP merkezinde kabul edilmesini beklediğini içeren Hürriyet’in manşeti aklıma geldi.
Oluyor böyle vakalar günümüzde. Kimi çevrelerde artık olağan sayılıyor yalakalık !
Cüneyt Arcayürek/Cumhuriyet
Yorum Gönder