En Kenardakiler - Işıl Özgentürk

Genç adam aşka geldi.Zaten tedarikliydi.Hemen pantolonunun arka cebine el attı.Aslanım be,oradaydılar işte.İşi sağlama almış,ne olur ne olmaz,demiş,ikilemişti.Asıldı pantolonunun cebine,bir tanesini çekti çıkardı.Hazırdı işte.Birden bir nara kopardı : “Aslanım!Canım sana feda
Müslüm Abim !” Naranın ardından elindeki jiletle başladı üst tarafı çıplak olan bedenini santim santim doğramaya...
“Ah Müslüm Abim,ah!Anam bacım senin yoluna kurban olsun!Olsuun!"” Müslüm Gürses'in onu duyması imkânsızdı.Olsun.. bağırmaya da kendini jiletle doğramaya da devam etti.Şu dünyada tek bir şey için yaşıyordu.Varsa Müslüm Abisi yoksa Müslüm Abisi.Bütün bir yıl bu konseri beklemişti.Müslüm Abisinin bütün kasetleri kendinde var olmasına vardiya,konser gibisi yoktu.Şu jileti çekip,şöyle derinin üstünde gezdirmek,bedeninin hafifçe ürperdiğini hissetmek,sonra usul usul derinin daha altına kaymak...Yoktu lan! Bundan daha zevkli bir şey yoktu.Karı kız bile yanında sıfır kalırdı.
Tabii,önce bir iki duman üflemek gerekirdi.İfrata kaçmadan,az kafa yapmalıydı.. yoksa sonra ne yaptığını hatırlamazdı insan.O zaman işin zevki de hoşluğu da kaçardı.Kafa tam kıvamında olmalıydı.O zaman jilet bir tüy gibi okşardı insanı.Bu durumda derhal harekete geçilmeliydi.Bu Müslüm Abi de acayip adamdı.Büyük bir adamdı.Ne sözler geliyordu adamın aklına.Nereden bulup çıkarıyordu bunları.Sanki Müslüm Abisi her sözü onun için kaleme almıştı.Her söz onun hayatı üstüneydi.Aynen bu sözler gibiydi onun hayatı.Baştan sona zulüm.Baştan sona kahır.
O neden doğmuştu?Anası onu neden doğurmuştu?Lağımdan beter bir çirkefin içinde yaşasın diye mi?Lakin anasının ne kabahati vardı?Kadıncağız ne bilsindi oğlunun hayatı kahır içinde geçecek.Zulümden başka bir şey görmeyecek.Beş paralık bir hayatı olacak.Ne bilsindi.
O da aynen Müslüm Abisi gibi mertçe,erkekçe sevmişti.Sevmişti de ne olmuştu.Yüreksizin biri çıkmıştı kız. “Ulan sen şu çulsuz halinde benim peşimden niye koşturup duruyorsun.Şu odun kafana iyice bir sok.On tane yüreğim olsa sana birini bile vermem.Haddini bil azıcık”
Kızı orada,o anda çekip vurması lazımdı.Lanet olsun!Ah ulan lanet olsun.O an donup kalmıştı,kız şımarık şımarık yürüyüp yanından geçip gitmişti.Keşke kızı öldürseydi.Şimdi mapusta olur,sabahtan akşama kadar Müslüm Abisini dinler,bir iki püf çekip zıbarırdı.Ne kızı öldürebilmiş ne de mapusa düşebilmişti.Koskoca kışı orada burada,inşaat şantiyelerinde,kahvelerde,çay ocağının yanında geçirmişti.Ah ah.. keşke bir cinayet işleyip mapusa düşseydi.Orada kış daha korunaklı olurdu.
“Anam bütün jiletler senin olsun.Bütün kahırlar.” Bu jiletler de bu aralar pek kötü çıkıyordu.İşte bir iki doğramadan sonra ortadan ikiye ayrılı vermişti elindeki.Neyse ki,tedarikliydi.Of be,taze bir jiletle,yeni taze bir çizik.Vallahi bir süre sonra acı bile duyulmuyordu.Jilet artık yüreğine doğru ilerliyordu.Acı vermeden,usulca.
Beş parası yoktu tabii.Onun parayla işi de yoktu.Bugün kazanır bugün harcardı.Yeter ki bu dünyada dirlik düzen olsun.Yeter ki kafamız iyi,elimizde jilet bir Müslüm Abi'yi dinliyor olalım.O kadar!
O gece o, Müslüm Gürses konseri bitene kadar kendini doğradı.Kendini doğrayan başkaları da vardı.Konser bittiğinde ortalık kan revandı.Yeterince kahır depolayanlar sakin bir biçimde evlerine dağıldılar.Onlar her zaman en kenarda dururlardı.Daha geçenlerde beş tanesi,bu taşı toprağı altın denilen iş kentinde bekâr odasında çıkan bir yangında hayatını kaybetmişti ve kimseler onlardan söz etmediler,öylece geçip gittiler .

Işıl Özgentürk/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget