CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu; bir önceki Genel Başkan Deniz Baykal’ın görevinden istifa etmesine neden olan kaset olayı soruşturmasının özel savcıya devrini “ortalık karışacak” diye özetliyor.
Yargı erki o hale geldi ki; AKP dışındaki partiler, bağımsızlığını henüz yitirmeyen kesimler, kurumlar…
…bir konu savcıdan özel savcılara devrildi mi bu davranışın altında mutlaka bir hinoğlu hinlik yattığı, iktidar hesabına bir hınzırlığın var olduğu veya olacağı kaygısına kapılıyor.
CHP Genel Başkanı, kaset dosyası yakında açıklanınca ortalığın neden karışacağına ilişkin işaretler açıklamıyor. Doğal olarak Kılıçdaroğlu’nu (veya parti yönetimini) bu kuşkuya sürükleyen nedenlerin neler olabileceği sorusu gündeme geliyor.
Örneğin, Kılıçdaroğlu’ndaki bu kaygı ve kuşku; Başbakan RTE’nin kaset olayı patladıktan sonraki süreçte yaptığı konuşmalardan mı kaynaklanıyor?
Anımsayalım: Başbakan, kasetin açıklanmasından sonra basına ve hatta grupta yaptığı konuşmalarda zihinleri karıştıracak kimi dokundurmalar yaptı.
CHP’de o sırada yaşanan kargaşayı daha da ateşleyecek değinmeler içeren konuşmalarında...
…hemen her çevre parti dışındaki bir örgüt veya kişiler aramaya yönelmişken, Başbakan kasetin:
“Baykal’ı genel başkanlıktan uzaklaştırmak amacıyla parti içindeki kimileri tarafından tezgâhlanmış olabileceğini” bir iki kez söyledi.
Kılıçdaroğlu Başbakan’ın bu konuşmalarına değinmiyor, “ortalığın karışacağını” söylediği son açıklamasında…
…ama uydurma tanıklar icat edilebileceğine değiniyor ve böylece…
…kasetin; parti içindeki Baykal’a muhalif grup veya kimi kişiler tarafından, üstelik Kılıçdaroğlu’nu genel başkanlığa getirmek amacıyla tezgâhlandığının yinelenebileceği olasılığını akıllara getiriyor.
***
Üstelik kaset dosyası, CHP’nin AKP’li Cumhurbaşkanı’na AKP’nin attığı hukuksal kazığı çıkarmayı düşündüğü bir sırada patlak verdi.
CHP; Çankaya’daki AKP’liyi şu genç yaşında Çankaya emeklisi olmasını sağlayan yasayı veto etmeye çağırdı.
Çankaya’daki AKP’li ise AKP grubunun anayasaya aykırı davrandığına inanmasına karşın, yasayı onayladı!
Çankaya’dakinin nedir yapmak istediği?
Partisine karşı hukuksal savaşıma giriştiğini içerecek olası izlenimi doğrulamaktan kaçınmak mı?
Yoksa, kişisel hesaplar peşinde olmadığını, ha 7, ha bir 5 yıl daha Köşk’te kalmak gibi bir düşüncenin, tutkunun asla tutsağı olmadığını kanıtlamak mıydı amacı?
Uzun uzadıya düşündü, kararını verdi.
Yasayı onaylamalı, ama hukuksal hakkını korumak için ana muhalefet partisinin yüksek Mahkemeye başvurmasını önermeliydi.
Çankaya’daki AKP’li ile bu noktada buluşan CHP’nin:
AKP’li Cumhurbaşkanı hesabına Anayasa mahkemesine başvurması bekleniyor.
***
30’a yakın diplomatımızı Ermeni terör örgütü ASALA katleder. En az 1915’te ölen Ermenilerin sayısı kadar, belki de daha fazla sayıda Türkleri, Ermenilerin katlettiği kanıtlanır.
“Hepimiz Ermeniyiz” diye sokak sokak bağıranların gıkı çıkmaz.
Fransız parlamentosu Ermeni soykırımını inkâr yasasını kabul eder; yurtdışındaki Türkler miting yapar Paris’te… Ya burada?
Sokakları “Biz de Ermeniyiz” diye dolduranlar; inkâr yasasını kabul eden Fransa parlamentosu üyelerinin de artık Ermeni olduklarını ilan ettiğini kabullenmiş olacaklar ki; susma haklarını kullanıyorlar!
Başbakan’ın iki yıl önceki “Bugün bizim yaptığımız Dink’in, İpekçi’nin, Uğur Mumcu’nun, tüm kirli saldırıların üzerindeki sis perdesini, tüm bu olayları aydınlığa kavuşturmak…” diyen vaadi, bugün anımsatılmaz Başbakan RTE’ye…
Bütün bu olmazların olduğu, olması gerekenlerin olmadığı bir ülke burası der, geçeriz!
Böyle değildik, böyle olduk!
Cüneyt Arcayürek/Cumhuriyet
Yorum Gönder