Ne Yapmalı - Ali Sirmen

Fransız Senatosu da 1915 olaylarını, Ermeni soykırımının inkârını cezalandıran yasayı kabul edince, gündeme şu soru geldi:
- Peki şimdi ne yapmalı?
Yanıt çok daha kolay olurdu eğer soru şöyle olmuş olsaydı:
- Bu durumda acaba ne yapmamalı?
Yanıtı da şöylesine basitti tabii ki:
- Şimdiye kadar ne yapılmış ise özellikle onlar yapılmamalı.
Gerçekten de 1915 olaylarıyla ilgili olarak Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak isteyenlere karşılık olarak şimdiye kadar yapılmış olanlar, yarar değil zarar vermiştir.
Tepkisel politikalar özden, yaptırımcı güçten yoksun, gelip geçici ve Türkiye’yi küçük düşüren reaksiyonlardan ibaret kalmıştır.
Amaçlanan etkilerden hiçbirinin gerçekleşmesini sağlamadıkları gibi Türkleri ciddiye almayın! Bir parlar hemen sönerler gibi söylemlere yol açmıştır.
Ve Türkiye’nin soykırımı tanıması yolunda 1965’ten bu yana artarak süren kampanyalara inanılmaz bir aymazlıkla aynı şekilde tepki verilmesi sürdürülmüştür.
Bu tutumun hiçbir sonuç vermeyeceği hâlâ görülmemişse, bu davayı da Türkiye’nin kaybetmesi kaçınılmazdır ve bunun suçlusu da Türkiye’deki iktidarlar olacaktır.
***
Bu sütunun değerli okurları, yazarının soykırım iddialarına hak verenlerden olmadığını çok iyi bilirler. Burada bu konuda daha önce yazılanlar tekrarlanmayacak.
Ancak soykırımın olmadığını kanıtlarıyla söyleyebilecek durumda olmak yetmiyor.
Aynı zamanda sesimizi duyuracak bir devlet politikasına sahip olmak gerek.
Diyasporayla Ermenistan Ermenileri dönem dönem değişen ittifaklarıyla da desteklenerek 1965 (olayların 50. yıl dönümü) yılından beri istikrarlı, bir politika yürütmekte, termin 100. yıl olan 2015’tir.
Soykırım iddiacıları, en çok karşılarındakilerin kararsızlığından ve istikrarlı bir politika oluşturamamasından yararlanmaktadır.
Türkiye bütün bu iddialara karşı, (haklı olarak) “soykırım yok” diyor.
Ama soykırım yoksa da var olanın ne olduğunu tartışmaya açmak için inisiyatif almıyor.
Karşı tarafın bu konudaki isteksizliğini fırsat bilip üzerine yatıyor.
Ayrıca bir noktayı belirtmekte yarar var.
Olan soykırım değil, anladık.
Ama yine de bir şey oldu.
Olan nedir?
***
Geçmişte olanlarda Osmanlı’nın hiç kusuru olmadı mı, olduysa nedir?
Tarihte üzerinden geçen anlaşmalarla kapanmış olan bu olaylarla ilgili olarak ne söylenecektir?
Osmanlı soykırım amacıyla hareket etmemiş, bu suçun unsurları oluşmamıştır ama o zamanki yönetimin hiçbir şeyde hiçbir sorumluluğu yok mudur?
Varsa nedir?
Türkiye Cumhuriyeti, kendisini yalnızca “inkârcı” konumuna düşüren salt “yoktur”la sınırlı kalmayacak bir politika oluşturmak için ne yapmalıdır?
Türkiye derdini dünyaya açıklamak için nasıl bir yol izlemeli, amaca adım adım nasıl varmalıdır?
Türkiye bu sorunun karşımızdaki iki tarafından birinin diyaspora Ermenileri ise ikincisinin de Ermenistan olduğunun farkında mıdır?
O zamanlar bu güçlere karşı nasıl bir politika izleyeceğine karar vermelidir.
Ama daha önce belirlenmesi gereken husus; politikayı Ankara’nın mı, yoksa ABD ile AB’nin mi oluşturacağıdır .
Bütün bunlar olmadan, günübirlik tepkiler göstermek acınası durumlar yaratır.
2015’e şunun şurasında çok az kaldı ve mücadeleye çok geriden başlıyoruz.
Ama unutmayalım 35 yıl önce de çok geride kaldığımızı düşünüyorduk ve olduğumuz yerde sayarak daha da vakit kaybettik .

Ali Sirmen/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget