Bomba - Işık Kansu

Bomba

Gazeteci arkadaşlarımız Nuri Kayış ile Serhat Hürkan. “Sansürsüz Sansür Tarihi'” ni yazdılar.Kitapta,kimilerinin yüceltip nereye koyacaklarını bilemedikleri 2.Abdülhamit dönemi de var.İşte Abdülhamit'in “yasaklı kelimeler'' den bazıları; “Grev,ihtilal,sosyalizm,hürriyet,vatan,millet,cumhuriyet,adalet,zulüm ve bomba."
Geçenlerde Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç,Cumhuriyet'i ziyarete gelmişti.Kurduğu bir cümlenin içinde “bomba” sözcüğü geçti. “Aman efendim” diye uyardık. “Bomba demeyin lütfen.Ne olur,ne olmaz,iddianameye filan gireriz sonra.”
Bülent Arınç da bize hak verdi,önündeki masanın üzerinde duranları göstererek “Bomba demeyelim.Çiçek diyelim,kek diyelim,kurabiye diyelim”dedi.
Bilesiniz:Çiçek,kek ve kurabiye serbesttir.

BOL KEPÇE SATIŞ

CHP milletvekili Ali İhsan Köktürk,bir hesaplama yapmış:
“1923 yılından 2002 yılına kadar yabancılara toplam toprak satışı 11 milyon metrekare iken,sadece 2011 yılında gerçekleşen yabancıya toprak satışı 18 milyon 402 bin 131 metrekaredir.Baktığımızda.2002-2011 yılları arasında yabancı gerçek kişiye 75 milyon 893 bin 700 metrekare,yabancı tüzelkişiye 30 milyon 447 bin 810 metrekare,yabancı ortaklı ve yabancı sermayeli şirketlere 30 milyon 186 bin 277 metrekare,yani toplam 2002-2012 yılları arasında yabancılara satılan toplam toprak miktarı 136 milyon 527 bin 787 metrekaredir.Dolayısıyla 80 yılda satılan toprak parçasının neredeyse iki katı 2011 yılında.12 katı AKP iktidar döneminde gerçekleşmiştir.”
Köktürk,AKP'nin yabancılara bol kepçeden toprak satışı yapmayı öngören Tapu Yasası'ndaki değişikliği için diyor ki:
“Toprak konusu sadece bir mülkiyet sorunu değildir.Toprak,ülke egemenliğinin ve bağımsızlığının vazgeçilmez asli unsurudur.Bu nedenle'kısa erimli ticari çıkarlar uğruna ülke egemenliğinin ve bağımsızlığının asli unsuru olan ülke topraklarının makul ölçüleri aşan ölçüsüz satışı ve yabancılaştırması kabul edilemez.”
Daha önce de bağırıp çağırmıştık.Ne oldu?
AKP bildiğini yaptı...

Arzu

Emekli Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ,un tutuklanması üzerine Recep Tayyip Erdoğan,ın 2 yıl birlikte “mesai arkadaşlığı” yaptıklarını belirterek “Tutuklama yoluyla değil de tutujsuz yargılama yolu,bizim her zamanki arzumuzdur” demesi dikkatlerden kaçmamıştı.
Ankara,da üst düzeyden bir yorum duyduk:
“Başbakan,ın,İlker Başbuğ,un tutuklanmasına hiç sıcak bakmadığı,ancak camaatin çok bastırdığı ve ağırlık kazandığı biliniyor….”

TUTUKSUZ TUTUKLU

Avukat Ayşegül Şahin,gazeteci Hikmet Çiçek'in tutuklandığı suçtan yargılanmadığını,yargılandığı maddelerden de hakkında tutuklama kararı bulunmadığını savunuyor:
“Hikmet Çiçek için'suçluluk hakkında kuvvetli belirt i'den söz etmek mümkün değildir.Zira,hakkında iddianamedeki sevk maddesinden verilmiş bir tutuklama karan yoktur.Keza'risk koşulumdan da söz edilemez.İşlendiği iddia edilmeyen ve yargılamaya konu edilmeyen suçlardan dolayı kaçmayı,delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadı veya bunlar gibi risk içeren faktörlerin varlığından da söz edilemez.Fiilen zor kullanılmakta ve müvekkil özgürlüğünden mahrum edilmektedir.”
Bu arada hatırlatmak gerek:Hikmet Çiçek'in tutukluluğu 4. yılına girmek üzere.

Yasaklı tez

Fransız senatosunun verdiği karar ile Uğur Mumcu'nun anılışı hemen hemen aynı günlere denk geldi.
Uğur Mumcu'nun bir tezi vardı.Emperyalist Batı,Kıbrıs Barış Harekâtı'ndan hemen sonra Türkiye'yi bölgede kıstırabilmek için Ermeni terör örgütü ÂSALA'yı devreye sokmuştu.Birçok vatandaşımızın ve diplomatımızın ölümünden sorumlu olan ASALA örgütü güçten düşünce.bu kez aynı tezgâh PKK üzerinden yürütülmeye başlamıştı.Şimdi bu tezi de ağzımıza alamayacak mıyız?
Orly Havalimanı saldırısını anımsatamayacak mıyız örneğin?Fransa'nın en büyük havalimanlarından biri olan Oriy'de 15 Temmuz 1983'te ASALA militanlarının patlattığı bomba sonrası 2'si Türk,4'ü Fransız,1'i Amerikalı,1'i de İsveçli olmak üzere 8 kişinin öldüğünü,28'i Türk,55 kişinin de yaralandığını kuşaktan kuşağa aktaramayacak mıyız?
Az bekleyin,Türkiye dışında ve hatta içinde “Türk” demenin bile yasadışı sayılacağı günleri de göreceğiz...

Tüzük taslağı

CHP Genel Merkezi,tüzük değişikliği taslağını eleştirilmesi için örgütlere gönderdi.
Taslağın en çok eleştirilen yanlarından biri, “Genel başkan,genel başkan yardımcılarından en fazla üçünü,parti meclisi üyesi olmayan partililer arasından belirleme yetkisine sahiptir.Bu durumda,görevlendirilenlerin isimleri parti meclisinin bilgisine sunulur” hükmü olmuş.
Bu maddenin demokratik olmadığı bir yana,Siyasi Partiler Yasası'nın.
“Merkez karar ve yönetim organlarının üyeleri büyük kongrece seçilir” ifadesine yer veren 16.maddesine aykırı olduğunu söyleyenler partide çoğunlukta.
İşin ilginç tarafı,Siyasi Partiler Yasası'na açıkça aykırı olan bu değişikliği önerenin hukukçu olması….

Işık Kansu/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget