'Kara Ayağınla Basma!' - Oktay Akbal

"Nerde eski zaman karları" der François Villon... "Her şey göz içindir, kulağa bir şey yok" der Baudelaire...
Bîr sabah gözlerinizi açıyorsunuz, her yan beyaz! Damlar pencereler, sokaklar, taşıtlar. Eşsiz bir görüntü seyretmesi güzel, ama kent insanının yaşamını altüst eden bir değişim! Sular kesilir, elektrik bozulur, telefondan çevir sesi gelmez, TV kararır. Çaresiz çekersin koltuğu, pencere kenarına, dalarsın önündeki manzaraya...
***
Dış ülkelerde de böyle karlı günler yaşamıştım. Kar başlar başlamaz kent belediyeleri işbaşı yapar. Yollar temizlenir, karlar süpürülür, otobüsler, tramvaylar, metro\ar aksamaz. Herkes işine her zamanki gibi rahatça gider gelir. Anımsıyorum, Stutgart'ta böyle bir karlı günde alışveriş ederken iki ekmek istemiştim fırıncı kadından! "Niye iki" demişti! Havayı göstermiştim. Her gün bir ekmek aldığımı bilen kadın, "Ne var? Ne güzel hava" demiş, bir tek ekmek uzatmıştı. Uzun süren bir fırtınalı, karlı havada evlere gaz dağıtan kamyon yine her zamanki gibi zamanında gelmiş, bu kez beş değil, dört teneke bırakmıştı, özürler dileyerek...
***
Yağmur yağar. Yağacak elbet! Kar da yağacak, deprem de olacak, fırtına da, kasırga da. Yaşayan, hepsini görecek! Önceden bileceksin, anlayacaksın, çaresini arayacaksın. Ben yıllardır biraz yağmurda sellerin sokakları, meydanları, evleri doldurduğunu, insanların dalgalarla boğulduğunu gördüm.Gördük hepimiz,görüyoruz.Yağmur kar vb.kaçınılmaz doğa olayıdır!Uygar bir toplumda yaşayanlar bunu önceden bilir, düzenini ona göre kurar... Sorumlular da üstlerine düşen görevi zamanında yerine getirir. Şu İstanbul, kaç kez sellere boğuldu. Dereler taştı. İnsanlar öldü. Bir daha, bir daha... Yine evler çarşılar tehlikeli yerlerde kuruldu. Beş on katlı apartmanlar dere yataklarında yükseldi. Bütün bunlar gözler önünde yaşandı. Sonra ne oldu? Olanlar oldu? Yıkımlar, acılar, sefillikler!.. Zamanlar geçti birazcık uyandı yetkililer! Bu kez o yapılan yıkmak gerektiğini düşündüler, belediyenin yıkıcılarını o yörelere yolladılar, bu kez yerleşik halk ile çatışmalar başlamaz mı?
***
Kar yağmasın mı şu istanbul'a? Hem birkaç gün üst üste gelirse, o güzelim beyaz yapraklar birikirse kapı önlerinde, yollan kaplarsa, yandık, diyorum! Böyle günler çok yaşadık. Dünyanın en güzel olayıdır kar yağmur, ama bizim gibi akılca azıcık gerilerde kalmış bir toplumda, daha doğrusu böyle bir toplumun yöneticileriyle, daha nice seller, felaketler yaşanır!..
***
İşte yine kar yağıyor. Şairler ne güzel duyarlıklar yaşamışlar, yaşatmışlar böyle karlı günler için. Japon şairi Mikata No Sami'den bir "Hai-Kai" ile bitireyim:
"Kara ayağınla basma I şu sarayın çevresinde düşen kara I Her zaman böylesine çok yağmaz I Dağdakiler gibi olmaz I Ey yolcu, yalvarırım sana I Bu güzel kara ayağınla basma."
Ah şu şairler!...

Oktay Akbal/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget