‘Hafıza-i Beşer...’ - Cüneyt Arcayürek

Dünkü saldırganlar bugün timsahın gözyaşlarını andıran bir görüntü veriyor.
Bugün saldırdıklarını yarın övmeye başlayacaklarından kuşkunuz olmasın.
Özel mahkemeler, özel savcıların
taleplerini; “Yavu bu ne iştir? Topsuz tüfeksiz üç kişi bir araya gelmiş. Terör örgütü kurarak nasıl darbe yapacak, hükümeti devirecek?” diye yorumlamadan…
… gazetecinin not defterini delil göstererek yıllarca sürecek tutukluluk talebini mantık süzgecinden geçirmeden o üç kişiyi içeriye tıkan kararlar verdi...
Özel yetkilerle donanmış savcılarla, mahkemelerin sakıncalarına, bir zamanların Güvenlik Mahkemelerinden farklı olmalarına işaret eden uyarılara karşın…
... yargıyı öven yazılar, yorumlar döktürüp, sayısız siyasal nutuklar atarak kalemlerini ve çenelerini kullananların yıllarca sesi çıkmadı.
***
Siyasetimizin medyamızın ustaları:
Kitapları ve yazdıkları haberler delil gösterilerek terörist diye içeri tıkılan iki gazetecinin duruşmayı izleyenlere “Hoş geldiniz tiyatroya!” dediği, Hrant Dink’i bir çetenin değil de üç beş serserinin öldürdüğüne hükmeden mahkeme kararına kadar… sustular!
CHP dışında, siyasal muhalefetin önemli bölümü, hatta medya; son günlerde bağımsız yargıya, adalete vurulan darbelerin somut örneklerini görmelerine karşın, özel yetkili savcı ve mahkemelere hâlâ yeterince karşı bir kampanya açamıyorlar!
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve CHP; özel mahkemelerin yargı erkine, adalete aykırı davranışlarına karşı cephe oluşturan kişi ve siyasal örgüt!
Ama iktidara egemen olan vurdumduymazlık, yargının özel amaçlarına koşut kararlarını hâlâ savunagelen bir Başbakan varken; AKP döneminde, CHP’nin çabalarıyla özel savcı ve mahkemelerin estirdiği korku rüzgârının engelleneceğini umut etmek; galiba abesle iştigal etmek gibi bir şey!
***
Bugünlerde yargıda yaşanan ve toplumda derin izler bırakan kimi olayları; insan belleği unutkandır demeye gelen hafıza-i beşer nisyan ile maluldür özdeyişine sarılarak bir kenara atabilir miyiz?
Yaşamını Kıbrıs Türklerine armağan eden, Türk cemaatinin ulus mertebesine ulaşmasını sağlayan ve… kurduğu bağımsız KKTC’yi son nefesine dek savunan Rauf Denktaş’ı bugün gözyaşları, övgü dolu mesajlarıyla uğurlayan ve cenazesinde saf tutanları gösteren fotoğraflara bakınız lütfen.
“Çözümsüzlük çözüm değildir” diye yola çıkan, Denktaş’ı çözümün önünde mutlak engel gören bir Başbakan’ı…
… ve AB temsilcisi Karen Fogg’un “Denktaş mutlaka etkisiz duruma getirilmelidir” diye yürüttüğü kampanyayı anımsamak veya o kampanyanın gerçek yüzünü görmek istiyorsanız...
... Annan Planı’nın KKTC’nin sonu olacağını savunan Denktaş’a Kıbrıs’ta ve Türkiye’de acımasız, karalayıcı kampanyayı yürüten Karen Fogg’un kampanyasına içimizdeki ve Kıbrıs’taki hangi gazetecilerin TV’lerde ve medyada paralı parasız destek verdiğini, adlarını ve marifetlerini öğrenmek istiyorsanız Doğu Perinçek’in “Karen Fogg’un e-postalları” başlıklı kitabını mutlaka okumalısınız.
Cumhurbaşkanı seçilmesine maddi-manevi tam destek veren AKP hükümetiyle işbirlikçi, Türkiye’yi anavatan saymayan MA Talat’la, Denktaş’ı fiili siyasetten koparıp evine mütevazı çalışma bürosuna hapsetmeyi başardılar…
... ama Denktaş’ın; Güney Kıbrıs’ın Kıbrıs’ı Rum adasına dönüştürmekten asla vazgeçmeyeceğini içeren görüşünü geç de olsa anladılar…
… ve Denktaş’ın bağımsız KKT Cumhuriyeti’ne sarıldılar.
İnançları uğruna cesaretle, azimle, inandığı temel ilkelerden asla ödün vermeden…
… yalnız dış güçlerle değil; Türk hükümetiyle ve Türk gazetecileriyle de savaştı.
Denktaş gerçek bir kahramandı. Nur içinde yatsın....
***
Nisyan ile malul olmayan hafızalar, dünü anımsayarak bugünü yaşıyor.

Cüneyt Arcayürek/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget