Kadife Devrimin Yazarı! - Özgen Acar

Çekoslovakya ile bağlantılı olarak kendimi şanslı bir gazeteci kabul ediyorum! 20/21 Ağustos 1968’de Moskova’nın önderliğinde Varşova Paktı ülkeleri, Çekoslovakya’yı işgal ettiklerinde “Cumhuriyet” adına olayları izlemek üzere 23 Ağustos’ta oradaydım.
Çekoslovakya Komünist Partisi Genel Yazmanı Aleksander Dubçek’in başlattığı “Prag Baharı” adlı “demokratikleşme” sürecine Rus tanklarınca son verilmişti. Bugün, Arap ülkeleri için sözü edilen “Arap Baharı” tanımlaması, adını Dubçek’in “baharından” alır.
Dubçek ve arkadaşları götürüldükleri Moskova dönüşünde istifa ettirilmişlerdi. Dubçek’in istifasını bir radyo konuşması ile açıklayacağı bildirilince ben de otelde konuşmayı dinlemeye karar vermiştim.
Radyo, Dubçek’in “ulusa sesleniş” konuşması öncesinde Ludvig van Beethoven’ün “yazgı” olarak bilinen ünlü “5. Senfonisi’ni” çalarken Çekoslovakların gözyaşlarını hıçkırıklar izlemişti.
***
Dubçek, 26 Ocak 1970’de Ankara’ya büyükelçi olarak sürüldü! Bir yabancı gazeteci olarak ilk ve son demecini bana “Cumhuriyet” için verdi. Demecinde “Prag Baharı’ndan” söz edince Moskova’nın talimatıyla 150 gününü bile tamamlamadan geri çekildi.
İşgal altındaki Çekoslovakya artık eski Çekoslovakya değildi. Halk, özgürlük peşindeydi. O yıllar için şu fıkra anlatılır:
“Bir Polonya, bir de Çekoslovak köpeği yolda karşılaşmışlar. Ters yönde gidiyorlarmış. Polonyalı köpek ‘Sen delirdin mi? Ben orada açlıktan ölüyorum. Onun için senin ülkene gidiyorum’ diye sormuş. Çekoslovak köpeği ‘Ben de özgürce havlamak için ülkemden ayrılıyorum!’ yanıtını vermiş…”
***
“Prag Baharı” bittiğinde ünlü Çek tiyatro yazarı Vaclav Havel de tutuklanmış, yazarlık yapması yasaklanmış, 5 yıl hapis yatmıştı. Cezaevinden çıktıktan sonra Havel, işçilik yaparken bir yandan da gizlice yazdığı tek perdelik oyunların evlerde sahnelenmesine çalışıyordu.
Oyunlarında “ahlak, insan hakları, özgürlük, demokrasi” kavramlarını öne çıkaran “Çek” Havel, 18 günlük kitlesel gösterilere sahne olan yeni bir bahar dalgasının ardından, 29 Aralık 1989’da Cumhurbaşkanlığı’na getirildi. “Slovak” Dubçek de Meclis Başkanı yapıldı. “Kadife Devrim” denilen bu olay ile “Prag Baharı” tamamlandı.
Ülkesinin Avrupa Birliği’ne (AB) ve Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü’ne (KAAÖ) giriş ortamını hazırladı. Ancak, ülkesi 1993’te “Çek Cumhuriyeti” ve “Slovakya” adları ile gürültüsüz, patırtısız, kavgasız “kadife bölünmeye” uğradı. Havel, Çek Cumhuriyeti’nin ilk devlet başkanı seçildi.
“Çağın en önemli Avrupalılarından biri” olarak kabul edilen Havel’e Ankara’da Bilkent Üniversitesi’nde “Onursal Doktor” unvanı verildi. Havel, “Prag Baharı” bağlantılı olarak ülkesine gösterdiğim ilgi nedeniyle, imzalı bir fotoğrafını bana verme gereği duymuştu. Bir yazara yakışır biçimde, imzasının yanına “sevgiler” sözcüğü yazmak yerine, küçük bir “kalp” resmi çizmişti.
Cezaevinde zatürreeye yakalanan Havel’de sonradan oluşan kanser nedeniyle akciğerinin önemli bölümü alındı. Pazar günü, bir kitabından dolayı “absürdistan (saçmaistan)” dediği dünyadan ayrıldı…

Hangi Kadife Bölünme?
Avrupa’nın göbeğindeki bu “kadife bölünmeye” karşılık, Kıbrıs Adası’nda bir başka bölünmüşlük yaşanıyor. Bu bölünmüşlüğe Batı’nın hâlâ burnunu sokmasını anlamak çok güç!
Çekoslovakya’da olduğu gibi “kadife” yerine, üstelik “top-tüfek” ile ortaya çıkan bu bölünmeye yaklaşık yarım yüzyıldır çözüm aranıyor. BM şemsiyesi altında çözüm arayan kaç “genel yazman” geldi geçti. Onların görevlendirdiği “arabulucuların” adlarını anımsayan var mı? ABD’den Çin’e, Rusya’dan AB’ye kadar ülkeler “özel temsilcileri” artık atamıyorlar. BM’nin son arabulucusu Avustralya’nın eski Dışişleri Bakanı Aleksander Dovner önceki gün Rum Kathimerini gazetesine bakın ne demiş:
“Taraflar iki uçta kıpırdamadan duruyorlar. Düş kırıklığımı saklayamayacağım. Son görüşme de başarısız oldu. Bu durumda görüşmeler çöker. Rum siyasal partilerin 1963’ten bu yana BM’ye yaptığı saldırılardan bıktık!”
Dovner bugün 60 yaşında. Dovner, 7 yaşında kısa pantolonla oynarken biz bu sorunla 1958’de tanışmıştık. Bu yolda gidilirse daha nice düş kırıklığı yaşanır.

Irak’taki Son ‘Yankee’!
Ünlü İngiliz casusu Thomas Edward Lavrence, 1916-18 yılları arasında Osmanlı’ya karşı, tarihin ilk “Arap Baharı” ayaklanmasını başlatarak başarıya ulaşmıştı. Yıllarca sonra Lavrence, bu başarısı hakkında bir soruya karşılık “etnik mozaiği birbirine karşı kullanarak Osmanlı’yı çökerttiğini” söylemişti.
***
Pazar sabahı daha gün ağarmadan son 500 Amerikan askeri de kimselere görünmeden Kuveyt üzerinden Irak’ı terk etti. Irak’ı “özgürlük, demokrasi, insan hakları, kalkınma” vaadi ile işgal eden George V. Bush’un “yankee”leri ülkeye gecenin karanlığında girip yine karanlıkta ayrıldı. 9 yıl önce vaat edilen “aydınlığı” arkalarında bıraktılar mı?
Müslümanlar, Şii-Sünni diye birbirlerine düştü. Hıristiyanlar ile Müslümanlar birbirlerine düşman kesildi.
Arap-Kürt karşıtlığının tohumları filizlenmeye başladı. Kürtler de Müslüman-Kürt Yahudisi diye bölündü. Kürtler, Türkmenleri baskı altına aldı.
Saddam Hüseyin’in ezdiği Kürtler ise ABD’nin desteği ile petrol gelirlerinin özellikle kendi yörelerinde yatırımlara dönüşmesinden dolayı işgalden en çok memnun olanlar.
***
Bush, aynı yörede, aynı mozaik üzerinde oynadı. Gecenin karanlığında son askeri de Irak’tan ayrılırken bu kez yalnızca ABD değil, değişik etnikli Irak da çok şey yitirdi. Bu olgu, önümüzdeki yıllar için Kuzey Irak ile Türkiye arasında bazı olayların tohumlarını da attı!

Özgen Acar/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget