'Gerçekti Hayal Oldu' - Şükran Soner

Yandaşı, cemaatçisi, teslim alınmışı... derken medya gücü çok ağırlıklı gerçekleri görebilmemizin tersine işletildiğinden, bizim için en yaşamsal gerçekler, sorunlar, haklarımıza ilişkin olup bitenleri bilincimize kazıyabilmek şöyle dursun, kavrayamamaktan uzak kalıyoruz...

AKP’ye, iktidardayken oy kazandıran en etkin sloganlardan biri, Başbakan Erdoğan’ın da ağzından düşürmediği, “Hayaldi gerçek oldu” değil miydi? Eğitim-Sen’in DİSK, KESK desteğinde “Karanlığa teslim olmıyacağız” sloganıyla yarın yapacağı greve ilişkin öğretmenlere, öğrenci ailelerine yönelik olarak hazırladığı metinler yanında, derdini kamuoyuna anlatabilmeye yönelik bir de “Gerçekti Hayal Oldu” başlıklı metin var. Erdoğan hükümetleri iktidarlarında eğitim ağırlıklı hak kayıplarının bir dökümü yapılmış...

Medyatik güdülemeyle gerçekleri ne kadar da çarpık algıladığımızın çok çarpıcı aynası. Bizim pembe düşlerimizi birazcık sarsa da çok çıplak rakkamlara dayalı veriler karşısında azıcık olsun gerçekleri görmemize yarayabilecekse köşemizin elverdiği bir bölümünü sizlere paylaşmak istiyorum:

“ - 2002 yılında devlet okuluna kaydını yaptırdığımız çocuğumuz için ortalama 720 lira ödüyormuşuz. 2011 yılında 4.5 katı artışla bu para 3 bin 200 liraya çıkmış.

- Erdoğan hükümetlerinin 2002 yılındaki kuruluşunda eğitime yatırımın payı yüzde 17.15’ken, 2011’de yüzde 5.85’e düşmüş.

- Özel dershanelerin sayısı 1225’ten iki katı artışla 4099’a çıkarken öğrenci sayıları 606 binden 1 milyon 234 bine yükselmiş.

- Özel okulların öğrenci sayısı 223 binden 2 kat artışla 498 bine çıkmış.

- Erdoğan iktidarına kadar güvencesiz öğretmen çalıştırma yokken (sözleşmeli yüz binler, vekil 60 bin, ücretli 15 bin, 4-C’de değişken on binler) güvencesiz çalıştırma yöntemleri yaratılmış.

- Stajyer ücreti asgari ücretin 2/3’yken, ücret 1/3’e düşürülmüş.

- Part time, kısa süreli çalıştırılanlar yüzde 6’dan yüzde 25’e yükseltilmiş...

- Ve liberalizmin uc uygulamalarında 1986-2002, özelleştirmelerde rekor bildiğimiz yıllarda 8 milyon dolarlık toplam özelleştirme gerçekleştirilmişken Erdoğan iktidarlarında soluksuz 2002-11 yılları sürecinde 42 milyar dolarlık bir rekora ulaşılmış. 100 binlerce sözleşmeli, güvenceli kamu çalışanı işini kaybetmiş.

- Erdoğan iktidarlarına kadar kadınlar için 58, erkekler için 60 olan emeklilik yaşı 65’e çıkarılırken memurlar için yüzde 75, işçiler için yüzde 65 olan ücretin emekliliğe oranı, hepsi için birden yüzde 50’ye düşürülmüş...

***

Ve ağır sansür... Türkiye’de haklarını kaybedenler, tek tek iktidarı caydırıcı güçte direnişler, eylemler ortaya koyamasalar da demokratik muhalefet olarak demokrasi güçlerinin sesleri algılandığından çok daha gür çıkıyor... Kimi sokağa taşan eylemler elbet tümden sansürlenemiyor. Ancak sonuç olarak ortak gündemli, var olan hakların gasp edilişine yönelik protesto eylemlerinin, haklarını kaybedenlerle birlikte topluma bedelleri teğet geçilerek birbirleriyle de ilişkilendirilmeden günlük, hızlı haber biçiminde geçiştirilmeleriyle ortak akla, ortak bilince yerleşmesi engelleniyor. Toplumsal muhalefetin giderek artan sorunlarla, haksızlıklarla birlikte yükselişinin üzerine siyah perde çekiliyor...

Son haftaların en yaşamsal hak kayıplarına, en yaşamsal hak gasplarına ilişkin birkaç dik duruştan örnek vermekle yetinelim...

Özel yargı, katledilmiş yargı bağımsızlığı koşullarında hukukun çiğnenmesi, yargısız infazlar, tutukluluklar, çok ağır insan hakları, hukuk ihlalerine ilişkin çok çarpıcı belgeli verilerin ortaya çıktığı gün yaşanmıyor. En çok kanıtı ortaya konmamış terör örgütü suçlaması eksenli, her tür, en sıradan demokratik duruşun, muhalefetin, düşüncenin susturulması, ağır insan hakları ihlallerinin binlerle çarpıcı örneği, ayrı ayrı, küçük küçük haberler olarak verildiğinde toplumun bütünü hakkında doğru dürüst bir yargıya sahip olması, işin vahametini algılama güçlüğü bir yana... Her bir skandal hukuk ihlali suçu bağlantılı kaçınılmaz ayrı ayrı gündeme gelen demokratik direnişler, duruşlar da kaçınılmaz söz konusu iddianameler ekseninde, mağdurlar çevresindeki örgütlenmeler çapında kalıyor...

Aylar yıllar tutuklu kalmış kimi öğrencilerle kimi toplu davalarda (Hopa, Halkevleri, Ankara davası örneği) gelen beraatlarsa, hukuksuzluk karşısında medyatik, birlikte, daha örgütlü ses verme refleksleriyle ancak açıklamak gerek... Kamu üniversitelerindeki en kimlikli, nitelikli bilim insanlarını özel üniversitelerle özel hastanelere postalama, tıp eğitimi alan öğrencileri niteliksiz bırakma içerikli, yaşamsal değerde kıyımda doktorlarla, sağlık elemanlarıyla öğrencilerin ortak direnişleri sıradan haberler olarak içeriksiz verildi. Arkadan eczacıların ilaçtan yararlanma, sağlığı paralı hale sokma hak gasplarına ilişkin kendi özlük sorunlarını da içeren direnişleri geldi. Asıl sağlık hakkı gaspı tedavinin, ilacın sigortalılar için de paralı hale getirilmesi gerçeği hafta sonu ortak mitingle dillendirildi. Halkın durumu algılaması, bilincine varması için besbelli arkasının gelmesi gerek...

Şükran Soner/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget