Değmez Bu Yangın Yeri, Avuç Açmaya Değmez!.. - Ferhan Şensoy

9 gündür Murat Uyurkulak okuyorum. Kitabın ismi Bazuka. 9 öyküden oluşuyor. Her gün bir öykü okuyorum, gazetelere sinirsel dikizden önce, günün haberlerine Uyurkulak’ın hüzünlü hiciz penceresinden bakabileyim diye. Bir de şu var, kitap ince; Murat Uyurkulak’ın keyfim 9 gün sürsün diye…”Değmez bu yangın yeri, avuç amaya değmez…” Şekspirengiz cümlesinin Can Yücel’ce söylenişiyle başlıyor kitap.
“Karaköy’ü hep sevmişimdir, okşar, Reha Mağden, şehir dışına çıkıp plazalaşmaya mecali olmayan, ama iddiasıgani bir gazetede çalışıyordu”diyor yazar ilk öyküsünde.
Gazeteler tatsız, 2 milletvekili tutuklu CHP Meclis’e gitti, yemin etmedi. Oktay Ekşi Meclis Başkanı olarak;
-Hepimiz yokuz!
dedi ve fakat Meclis Başkanı olarak mecburen yemin etti. BDP Meclis’e gelmedi.
Devrisi gün erken kalktım. Çayı demledim, aldım elime Bazuka’yı.
“İki üç mırıltıya kulak verince işin anlamını anladım.Bu adalı kitlenin kızgınlığı, vapurun çalışmamasından çok, önemsiz yolcu muamelesi görmekten kaynaklanıyordu. 19.45 seferinin iptal olduğuna dair ilk açıklama 19.55′te yapılmıştı. Çingene İrfan’la iskele görevlisinin hızla kavgaya yelken açan konuşmasına birkaç kişi daha karışınca görevli de sinirlenip kaptan edasına bürünmüş ve ortam daha da gerginleşmişti.
-Kardeşim biz sizin güvenliğinizi düşünüyoruz.
-Düşünme kardeşim bizim güvenliğimizi falan. Biz düşünürüz onu, sen bize şu sisi göstersene allahaşkına.” diyor ikinci öyküsünde.

Gazeteler çok fazla ekli. emlak ekleri ağırlıklı. İstanbul’un yeni merkezi Babaoğlu Lagaluga Kent! İzmit’e 5 km. Başbakan balkondan paraşütle inmiş, seçim öncesi pervasızca konuşmuş;
-İsteyen gelir istemeyen gelmez! Biz buradayız! Meclis ben oluyorum! Biz Türkiye’nin olduğu kadar, Gazze’nin güvenliğini, Filistin’in güvenliğini, Suriye’nin güvenliğini de düşünüyoruz!
İster misiniz “Çingene İrfan’la kavgaya yelken açan kaptan edasına bürünmüş iskele görevlisi” bugünkü gazeteleri okuyup ya da televizyonda Başbakan’ı izlyip kendisini Gazze’nin, Filistin’in ve Suriye’nin güvenliğinden de sorumlu hissetsin? Kimse onu bu sorumluluğa memur etmemişken!..
Geç kalktım devrisi gün.
“İstanbul’daki Taksim Meydanı hayattır. Türkiye’nin neşeli, kederli, cani balinasıdır. Ağzından su, kıçından rakı fışkırtır. Her daim taksicilerin kuşatmasındadır ve taksiciler meydanı ağızlarındaki okkalı sigaralarla süzerlerken ekmek, memleket ve meşk hayalleri kurarlar…” diyor yazar.
Gazete haberleri sinir bozucu. Milletin seçtiği vekillerini tahliye etmiyor Başbakanlık’a tabi mahkeme! Top Başbakan’da! Top Cumhurbaşkanı’nda! Top Hakan Şükür’de! Top Çingene İrfan’da! Top katan edasına bürünmüş iskele görevlisinde! Şut! Top denize kaçtı! Maç iptal! Diyarbakırspor kendi sahasında yemin etmeye karar verdi. Federasyon pek şaşkın!
Köpek havlamalarıyla uyandım sabahın köründe! Yatalı çok az olmuş. Nedir lan bu köpeklerin derdi? Neyin havlamasıdır bu? Er sabah kahvesi yaptım kendime.
“Cezaevmizin sigortası, garip gurebanın babası, kötülerin hasmı, iyilerin dokstu, çok saygıdeğer Müdürüm… Benim hayatımı pembe yaktı. Pembe sebebiyle tahrip oldum, pembe yüzünden kader mahkumu oldum. Ben ne zaman pembe görsem kötğ olurum, bir acayip olurum, hatta bazen öyle olurum ki gözüm kararır, başka bir alemde kendimi kaybederim, adeta deliririm…” diyor yazar sabahın köründe. Gazeteler henüz kapıya ulaşmadı. Televizyon kurcalıyorum.
Gazetelere bakasım yok. Bakıyorum mecburen; Amerka2nın Sesi radyosunun türkçe yayınları kapanmış! Oh! İyi olmuş! Amerka’nın sesi yandaş medyaya birinci haber zaten, okyanus ötesinden türk radyosuna ne lüzum var? Üstelik twitter aleysselam sayesinde anında ulaşıyor ülkemize Prensilvanya söylemi!.. Neden hapiste olduğu iki yılı aşkın süredir bilinmeyen, onu suçlamak için hakkında elektrik süpürgesiyle delil aranan ve fakat bulunamayan milletvekili seçilmiş Mustafa Balbay;
-Kendimi özgür hissediyorum. demiş.
“Okullar kapandıi epeydir yaz tatilindeyiz, ama tatile giden yok, cümleten mahallede, yani doğal ortamımızdayız. Peterson köşkü denilen metruk binanın bitik bodrumunda buluşuyoruz yine. Bizim çetenin mensupları haricinde mahallenin bütün veletleri korkuyor bu binadan, lanetliymiş öyle diyorlar, olsun sanırım biz de öyleyiz, kimse bizi sevmiyor…”
diyerek günaydınlaşıyor benimle yazar. Günaydın yazar! Yazara çay, kendime çay. Yazar burada değil, onunki benim yedek çay. Mutfağa gidip gelişi ikidebire indirme yöntemi. Acayip vakit kazanıyorsun, bir sayfa fazla okuyabilirsin.
Gazetelerde Hatip Dicle sorunu. Niçin çözülemiyor? Erbakan’ı affeden Cumhurbaşkanı, Hatip Dİcle’yi affedemez mi? Edemiyor demek ki! Çünkü Erbakan müslümanca para götürmekten suçlu, Cumhurbaşkanı da aynı davadan zanlı, Hatip Dicle hiçbir yerden para götürmemiş. Düşündüğünü söylüyor! Söylemesin mi? O söylemese bile, bunu söyleyecek 35 arkadaşı var Meclis’te!
Yazın gelmeyeceği kesinleşti. Şakır yağmurla uyandım.
“Türkiye’nin iç bölgelerinde, Kangal köpeği, etli pidesi, madımak çorbası, madımak katliamı ile meşhur Sivas kentine bağlı Belveren kasabasının iki kilometre güneyinde antik bir yerleşim bulunduğu haberi, iki sene önce arkeoloji camiasında orta çaplı bir heyecan fırtınası estirmişti.”
diyerek günaydınlıyor beni yazar.
Gazeteler iç karartıcı. Sivas’ta Madımak Oteli’nde yobazlarca katledilen 35 kişiyi anmak isteyenleri polis copladı, biber gazı sıktı. Şehit cenazeleri… Bülent Arınç’ın epik gözyaşları bununla ilgili değil. Başbakan Aydın Üniversitesi’nde doktor oldu, cübbe kuşandı. Artık bir yerimiz ağrıyınca onu arayacağız; Doktor RTE! Her yerimiz epeydir aprıyor. Onu muntazam arayacağız ve fakat ulaşabileceğimizi sanmıyorum.
Bugün hava güneşli ve fakat güneş hüzünlü.
“Sokaktan geçen ilk ademi kolundan yakaladım ve telaşla sual ettim:
Sarayda kim var, tahtta kim oturmakta?
Kolunu sertçe çekip yüzüme ters ters bakarak çekip gitti genç adem.
Başka birini yakalayıp aynı suali sordum.
-Atatürk vardı. Ama öldü, dedi, şaşkın.” diyor yazar.
Biricik güzel haber gazetelerde; Ulusal Kız Voleybol Takımı Avrupa’dan gümüş madalyayla dönüyor. Olimpiyatlara katılma hakkı kazanıyor! Başbakan 12 Dev Adam’a yaptığı kıyakları bu altın kızlarımıza da yapacakmı acaba? Sanmıyorum. Hiçbiri tesettürlü değil kızların ve donla dolaşıyorlar sahada! İstanbul’da sıradan bir gün; Maltepe’de bomba patladı. Üsküdar’da yangın çıktı. Avcılar’da silahlı çatışma: 1 ölü. Zeytinburnu’nda otomobilde infaz. Tesettür kıyafetleri defilesinde üç manken ilahiler eşliğinde podyıumda cenaze namazı kıldı! Kim ölmüş ki? Kimin cenazesi bu?
“İnsan çocukken bir büyük saadet ülkesinde yaşıyor, sağa sola şuursuzca koşturup neşeyle kişniyor. Sonra büyüyor, büyüdükçe salaklaşıyor, salaklaştıkça unutuyor o mesut diyarı, bir nevi ölüyor, Çocuklukla yaşlılık arasındaki dönem araf misali; kitabesi ağır mesailerle, küçük hesaplarla,kesif mutsuzluklarla yazılan bir mezartaşının gölgesinde azap gibi kokan boktan hayatlar. Yetişkinler zombilere benziyor…”
Başbakan Kütahya’da bas bas bağırırken deprem oluyor.Ayağı çok uğurlu! Siyanür kokuyor Simav. Fenerbahçe yöneticileri şike iddiasıyla tutuklanıyor. Fenerbahçe küme düşebilirmiş! Anlat anlat heyacanlı oluyor! Buna Başbakan müsade etmez! Makset gündem bulansın. Balbay, Haberal, Alan tutuklu… Sen boşver onları yahu; Aziz yıldırım tutuklu! Fenerbahçe Stadı’nın önünde meydan muharebesi! Başkanı bırakmazlarsa iç savaş çıkabilir!
Yazarla son sabahımız, yarın tek çay bardağı olacak masada.
“Boğma rakı içerlerdi bir zamanlar, Edirne’den, Hatay’dan, İzmir’den sipariş edilir, tadına doyum olmazdı. Öyle ki, gayrimeşru meyleri men ve imhayla vazifeli nice inhisarlı müdürü, Nurperi’nin yerinde boğma rakı içmekten boğulacak raddeye gelirdi.”
diyor sabah sabah rakıya yönlendirecek beni!
Zaten gazete haberleri sabahtan rakıya başlamak için gayet müteharrik!
Fenerbahçeli taraftarlar toplandı ve slogan attı: “Cemaat Fener’le başa çıkamaz!..” 6 komutan daha tutuklandı!.. Başbakan’ın konvoyunu görünce “Oha arabalara bak” diyen genç kızın 2 yıl hapsi isteniyor.
Yemin etmemekte direnen CHP’liler için;
-Tükürdüklerini yalayacaklar! diye kükrüyor sinirli Başbakan! Ortada bir tükürük yok! tutuklu milletvekili arkadaşlarının serbest bırakılmasını istiyorlar. Bir tavır sergiliyorlar!
Son buldu Murat Uyurkulak’ın “aşk, yalnızlık ve şiddete dair” öyküleri. Daha sinir dingildetici olarak yarının gazete haberleri.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget