Nedim’le göz göze - Melih Aşık

 Nedim’le göz göze
Nedim Şener mahkeme salonunda, uzun boyuyla her şeye hâkim. Bizler salon dışında yüksek bir yere çıkıp el sallıyoruz. O da el sallıyor. Böylece aramızdan ayrılışının 45. gününde bir uzak görüş mümkün oluyor. Salona girebilen bir dostumuz anlatıyor:
- Nedim duruşma salonuna girdiğinde bizleri görünce gözleri doldu. Kendini tutamadı. Elindeki peçeteden belli ki oraya gelmeden de ağlamıştı. 45 günde eşi Vecihe Şener 6 kilo, kendisi de en az 10 kilo vermişti. 7 yaşındaki kızı babasının suçunu anlamadığından ‘Babam ben üzdüğüm için mi eve gelmiyor’ diye soruyormuş annesine.
Adliye sarayları yapılıyor… Tabelalarında “Avrupa’nın en büyük adliye sarayı” yazıyor. Gelin görün ki duruşma salonları küçücük. Örneğin dün Nedim’in yargılandığı 2. Asliye Ceza Salonu’na sadece 9 izleyici aldılar, dışarıda ise yüzden fazla izleyici birikmişti. Anayasa’ya göre “Duruşmalar herkese açıktır”… Tabii salona girebilirseniz!
Nedim Şener, Hanefi Avcı’nın eşinden aldığı bilgileri yayımlayarak soruşturmanın gizliliğini ihlalden yargılandı dün. Hakkında istenen ceza; 4.5 yıl…
Mahkeme çıkışında Nedim’in arkadaşları adına basın bildirisini Sedat Ergin okudu… Onun neden hapiste olduğunu anlattı:
“Nedim Şener, arı kovanına çomak soktu, doğru bildiğini söylemekten geri durmadı. Cinayette ihmali bulunan polisleri teşhis etti…”
Başbakan Erdoğan geçen hafta Strasbourg’da tutuklu gazeteciler hakkında şöyle dedi:
“Suç örgütleriyle ilinti halindeler…”
Yüzyılların acılarından süzülüp gelen masumiyet karinesi… Suçsuz ceza olmaz ilkesi… Bunlar bizim ileri demokraside yaşamıyor ne yazık ki…

İnternette bağlantı hızı son 5 yılda 50 kat artmış.
Aynı dönemde yasaklanan site sayısı kaç kat arttı acaba?
Fahrettin Fidan

Erdoğan’ın “Fransız kalmak” esprisi Fransa’da çok tutmuş.
Bu kadar ince ve anlamlı espriye layık olduğu değeri verdikleri için Fransızları kutlamak lazım…
Haldun Ertem

Öğrencilerin YGS protestosuna karşı çıkan Erdoğan “Biz de karşılarına 5-10 bin genci koyarız” demiş.
Hadi bakalım!
Bu sayede şifre verilen öğrenci sayısı da ortaya çıkmış oluyor…
Gülhan Elmas

Guten Tag
Aydın Boysan’ın son kitabı “Haydi Dostlar” dün geldi masamıza kondu… Kitaptan bir küçük bölüm sunalım:
“… Naziler döneminde Hitler saygısı öylesine abartıldı ki, Almanlar birbirine “İyi günler” bile demeyip, “Heil Hitler” (yaşasın Hitler) demeye başladılar.
O sıralarda devletin en üst kademelerinde bulunan iki kişi, birbirine takılıyor. Göring, Propaganda Bakanı Goebbels’e görüş bildiriyor:
- Bu denli propagandaya karşın hâlâ birbirine ‘İyi günler’ (Guten Tag) diyenler var.”
Öteki yanıt veriyor:
- Sevgili Hitlerimiz yaşadıkça artık ‘İyi günler’ söz konusu olamaz.”

İnsanlık nerede?
Kars’taki “İnsanlık Anıtı”nın yıkılmasına karşı toplantıya katılan ressam ve yazar Bedri Baykam Akatlar Kültür Merkezinden çıkışta bir saldırgan tarafından bıçaklanıyor. Çığlıklar atarak araç arayan Bedri’nin yanına kimse yaklaşmıyor. Kameramanlar “reyting yapacak olay” yakalamanın şehvetiyle deklanşöre basmaya devam ediyor. Bedri haykırarak araçlara koşuyor. Yaralıyı gören kimi özel araç sürücüleri kapılarını kilitleyip kaçıyor. Bedri Baykam biraz önce İnsanlık Anıtı’nın yıkılmasına karşı uzun bir konuşma yapmış… Yalnız anıt yıkılmıyor insanlık da yıkılıyor görüldüğü gibi. Şiddet ve korku iklimi sokaklara giderek daha fazla egemen oluyor…
* * *
Aynı sıralarda Başbakan’ın şifre iddialarına karşı haklarını aramak için yürüyüş yapan gençlere şu seslenişi düşüyor ekranlara:
“Taksim’de bin kişiyi, iki bin kişiyi yürütmek, iki bin genci yürütmek problem değil. Onlar YGS sınavının karşısında tavır ortaya koyduklarını açıklarken, biz de kalkarız onların karşısına 5 bin, 10 bin tane genci koyarız. Ama biz bu ülkede gerilimden yana değiliz. Bırakın kurumlar işini yapsın…”
Bırakalım 2 bin gencin karşısına 10 bin gencin çıkarılmasını… Bunun düşünülmesi bile vatandaş olarak bizleri ürkütüyor… Gençleri birbirine kırdırma politikasından bu ülkenin çektiği yetmedi mi?
İktidar yanlısı sokak örgütlerini çözüm veya tehdit olarak akıllara getirmek, teşvik etmek akıl kârı mı?

Doktor müzesi
Profesör Cenk Büyükünal, Oyuncak Müzesi’yle ilgili yazımız üzerine bir bilgi notu gönderdi… Okuyalım:
“Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin Tıp Tarihi Müzesi’nde 1. katta yer alan bir sergiyle de ilgilenmenizi dilerim.
Ülkemizde ve sanırım Avrupa’da türünün tek örneği olan “Doktor biblo, doktor kukla, doktor oyuncak ve ambulans” koleksiyonu sürekli sergimiz burada gösterime açıktır. Eşim Prof. Evin Büyükünal ile 21 yılda biriktirdiğimiz ve müzeye bağışladığımız tüm materyal burada sergilenmektedir…”
Sergiye en başta doktorlar ve tıp mensuplarını davet ediyoruz…

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget