Erdoğan Filistin’e destek vermek amacıyla İsrail’le ilişkileri bozmayı göze aldı.
Amerika’nın tepkisine rağmen Hamas’ı korudu, kolladı.
Öyle ki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda bile bütün Batı’yı karşısına alacak nitelikte bir konuşma yapmaktan kaçınmadı.
Mavi Marmara gemisini, engelleneceği bildiği halde tehlikeli yolculuğa çıkarmakta tereddüt göstermedi.
İsrail’in kanlı saldırısına karşı olağanüstü tepki gösterdi, dünyayı ayağa kaldırdı.
Öyle ki, o güne kadar pek çok saldırıya imza atan İsrail bile “Bu olay hiç de iyi olmadı, ilk kez suçlu konuma düştük” itirafında bulundu.
Erdoğan Hamas temsilcilerini Türkiye’de “birinci derecede protokolle” ağırladı.
Türkiye’yi ziyaret eden Gazze Başbakanı Haniye bile bu ağırlamaya şaşırmıştır. Herhalde bırakın dünyanın herhangi bir ülkesini, kendi ülkesinde bile bu kadar şatafatlı birkaç gün geçirmemiştir.
Erdoğan Hamaslı Haniye’yi Meclis’te, AKP Grubu’nda da ağırladı, onore etti. Kürsüye çıkardı, tüm dünyaya meydan okurcasına ona sarıldı, ellerini kaldırdı, bağrına bastı.
Haniye BDP Grubu’na da gitti. BDP’lilerle sarmaş dolaş oldu.
Ve o Haniye BDP’lilere dedi ki “Diyarbakır’ı da özgür görmek istiyoruz.”
Belli ki Haniye, yani Gazze’nin Başbakanı, yani Hamas liderlerinden biri, Diyarbakır ile Filistin’i bir tutuyor.
Merakım şu; Haniye Başbakan Erdoğan’a da bu dileğini iletti mi? Yoksa “Diyarbakır’a özgürlük” söylemi Başbakan için de bir sürpriz mi oldu?
Uğruna birçok ülkeyle ilişkimizi bile tehlikeye attığımız Hamas örgütünün gerçek niyeti bu işte.
Başbakan verdiği desteğe karşı aldığı bu cevaptan herhalde pek mutlu olmamıştır.
Filistin direnişini, bir avuç Hamas militanının çıkarına indirgemenin bedelidir bu. Erdoğan bu konuda gereğini yapmak zorundadır.
Başka soykırım iddiaları gelebilir
Yılın son günlerinde emekli büyükelçi ve eski CHP milletvekili Şükrü Elekdağ’ın Fransa Meclisi’nde kabul edilen “soykırımı inkâr yasası” ile ilgili görüşlerini içeren “tweet-makalesini” sizlerle paylaşmıştım.
Şükrü Elekdağ çok nazik bir teşekkür mesajı gönderip yaklaşan bir başka tehlikeye dikkat çekmiş.
Bu mesajı da sizlerle paylaşmak istiyorum. Şöyle diyor Şükrü Elekdağ:
Makaleniz sayesinde sorunun daha geniş bir kitle tarafından anlaşılması mümkün oldu.
Ancak sorunun kamuoyumuz tarafından bilinmeyen bir başka boyutu var.
AB çerçeve kararı soykırım suçunu saptama ve cezalandırma yetkisini uluslararası hukuka aykırı olarak AB ulusal mahkemelerine veriyor.
Ve... Esas tehlike işte buradan kaynaklanıyor. Çerçeve karar tam anlamıyla uygulanmaya başlanınca, Ermeni, Pontus, Rum, Süryani soykırım iddialarının AB mahkemeleri tarafından ele alınıp karara bağlanması süreci başlayacak.
Takdir edersiniz ki böyle bir gelişme Türkiye’nin sadece AB’den değil, Avrupa’dan dışlanmasına zemin hazırlayacak.
Fransa’nın hâlen yaptığı, AB çerçeve kararından doğan yükümlülüğünün bir uygulaması niteliğindedir.
Yerli muzu bitirdiler
Kaçakçılıkla ilgili yazdığım dünkü yazımdan sonra Antalyalı bir muz üreticisinden aldığım mesajı sizlere de aktarıyorum;
Antalya Gazi Paşalıyız, yerli muz üreticisiyiz. Aynı zamanda da 20 yıldır muz ithalatı yapmaktayız. Son 4 yıldır Türkiye’de kaçak muz vardır.
Bazı firmalar gümrüklerde düşük mal beyan ederek muz ithalatı yapmaktadır. Bunların çözümü için defalarca ilgili mercilere müracaat ettiğimiz halde hiçbir sonuç alamadık.
Bu sebepten dolayı yerli muz üretimimiz bitti. Ayrıca ithalatımız da bitme noktasına gelmiş bulunmaktadır.
Ayakta kalabilmek için bankalara borçlanmış bulunmaktayız borçlarımızı ödemekte zorluk çekmekteyiz.
Sizin gibi değerli yazarların bu tarz yazıları bizleri yeniden umutlandırmaktadır. Yalnız olmadığımızı hissettik, yazılarınızın devamını bekler bizlerin haklarını bir nebze de olsa koruduğunuz için size ayrıca teşekkür ederiz. (M. B.)
BMW artık türbanlı bir reklam çeksin
Gördünüz değil mi AKP iktidarının yarattığı korku ikliminin koca bir şirketi ne hale düşürdüğünü.
BMW bünyesindeki Mini Cooper bir televizyon programına sponsor olmuş. Ancak sunucu kadın yanına türbanlı birini alarak aracı test etmiş. Mini Cooper’ın yöneticisi de bunun marka imajını bozduğunu söylemiş ve sponsorluğu bitirmiş.
Ayıp mı? O kadar da değil. Sanki bütün büyük markalar türbanı sembol alıyor da bir tek Mini Cooper bu işten kaçmış.
Sponsorluğu bitirmek “ayrımcı” gibi görünmek açısından eleştirilebilir.
Ama bizde ne oldu? İktidar yanlısı medya ayağa kalktı, tam sayfa haberlerle BMW’ye saldırı başladı.
Neye uğradığını şaşıran Türkiye’nin en büyük kuruluşlarından biri olan Borusan çareyi en geçerli akçe olan “yalakalık” yapmakta buldu. Özür üzerine özür diledi, tam sayfa ilanlar verdi.
Ama kesmez bu zihniyetin önünü. Onlara daha çok reklam verecek ve reklamlarında da türbanlı kadın kullanacak.
NOT: Yine soruyorum. AVM yönetimlerinin “türbanlı çalıştırılmayacak, imaj bozuyor” kararı daha ne kadar sürecek. Vakko mağazası olan Egemen Bağış’ın eşinden “ayrımcılığa karşı büyük hamleyi” bekliyoruz hâlâ.
Ya Müyesser Yıldız’ı ziyaret edenler
Metris’teki tutuklu muvazzaf generalleri ziyaret eden Eski Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner hakkında “teröre yardım ve yataklık” iddiasıyla soruşturma açılması üzerine “Daha önce halkı kin ve nefrete tahrik etmekten” hüküm giyen Erdoğan’ı “çete liderliği yapmakla” suçlanan Aziz Yıldırım’ı ziyaret edenlerin ne olacağını sormuştum.
Odatv davasından yargılanan gazeteci Müyesser Yıldız önceki gün duruşmaya girmeden küçük bir not göndermiş.
Diyor ki “Beni ziyaret eden bazı AKP’li milletvekilleri olmuştu. Şmdi onlara da teröristlere yardım ve yataklık nedeniyle soruşturma açılacak mı?”
İster misiniz onlara da açsınlar. Ama açmazlar, onlar asker değil ki.
AKP Milletvekili Hakan Şükür, “Maraton” adlı programda futbol yorumculuğu yapacakmış. Vatandaş kendisini “yasama maratonu”nda koşması için Ankara’ya yolladı ama anlaşılan “lig maratonu”nda millete daha faydalı olacağını düşünüyor! (Gani Yıldız)
Can Ataklı/VATAN
Yorum Gönder