Şarlatan mı Soytarı mı? - Cüneyt Arcayürek

Başbakan’ın son grup konuşması doğudan batıya yine saldırılar içeriyor.
Ameliyattan sonraki haftalarda durgun, yumuşak, kavgadan uzak üslubunu son günlerde geride bıraktı. Hırçın, kavgacı,
saldırgan üslubuna yeniden dönmesi, sağlığına kavuştuğunu kanıtlıyor.
Grup konuşmasında Sarkozy’den, Maliki’den girdi, Kılıçdaroğlu’nda nokta koydu...
CHP Genel Başkanı’na “Niçin imam hatipler sizi bu kadar rahatsız ediyor? Niye?” diye soruyor ve yanıtını yine kendi veriyor:
“Dindar bir nesil gelmesin, herhalde bundan” diyor.
Kılıçdaroğlu, RTE’nin yine din sömürüsü kokan bu sözlerini nasıl yorumlar bilemem ama yerinde olsam; imam hatiplerden rahatsızlığımızın nedenini öğrenmek istiyorsanız, “aynaya bakmanız yeterli” diye yanıtlardım Başbakan’ı!
Dindarlık başka, dini sizin gibi siyasal yaşamın temel öğesi yaparak iktidar sahibi olmak başka. Bu iki farklı anlayışı birbirine karıştırmamasını bir kez daha salık verirdim RTE’ye.
***
Batı, RTE’yi Arap ülkelerine laik demokrasi ihraç etsin diye yola çıkardı.
O demokrasi ihraç edeceği yerde, o ülkelerden demokrasiyi hacamat eden kurallar, uygulamalar ithal etti.
Basını, yargıyı iktidar partisinin arka bahçesine dönüştürdü.
Toplumu ikiye, hatta üçe bölecek politikalar izledi.
Neredeyse Türk’üm demenin ayıp sayılacağı bir toplum yarattı.
Şimdi de, Ermeni soykırımını inkâr etmeyi suç sayan yasayı tezgâhlayan Sarkozy’i hırpalamak için Yahudi kökenden geldiğini anımsatarak ırkçılığın daniskasını yapıyor.
Ne RTE ne de “ağırbaşlı ol molla desinler” rolü benimseyen ulusal medyamız; Sarkozy’nin gerçek kişiliğini açıklamıyor…
....Fransızı, Amerikan New Yorker dergisi gibi tanımlayamıyor.
Yalnız bir Amerikan dergisi gibi değil, ekonomide dara düşten İtalya ile alay eden Sarkozy’e İtalyan medyası gibi de davranamıyor.
Medyamız, İtalyan medyasının Sarkozy’i “soytarı” ilan etmesini sütunlarına almadığı gibi, New Yorker dergisinin Fransız Cumhurbaşkanı’nı tanıtım yazısına da iltifat etmedi...
Sarkozy’nin kamuoyu önünde ipliğini pazara çıkarmak için -Amerikan dergisinin anımsattığı gibi- “seçildiği günden bu yana verdiği hiçbir sözünü tutmadığını” kanıtlayan örnekler sıralamak da yeterli değil.
”Parayı çok sevdiğini… gafları nedeniyle ona ‘İtalyan komedisinden çıkmış bir aktör gibi’ benzetmesinin yapıldığını… palyaçolukları nedeniyle kendisine büyük bir güvensizliğin var olduğunu… buna rağmen seçildiği gün Fransa’nın en popüler cumhurbaşkanıyken bugün en sevilmeyen cumhurbaşkanı diye anıldığını”...
....her fırsatta, iletişim başta hemen her alanda söylemek, yinelemek gerek.
Son sıfatı, soytarı veya şarlatan Fransız Cumhurbaşkanı!
***
Başbakan, Kılıçdaroğlu ve Sarkozy’yle yetinmedi son konuşmasında.
“Türkiye bizim içişlerimize karışmasın” diyen Irak Başbakanı Maliki’ye de yüklendi.
“Irak’ta mezhep çatışması başlatırsanız buna sessiz kalamayız” dedi.
Suriye’de -BM kararı ile- askeri müdahaleye hazır olduğunu, İsrail’le savaşabileceğini ima eden açıklamalarından sonra… Irak’ı da tehdit ediyor.
Bu arada “ABD ve diğer ülkeler Irak’a girdiğinde Iraklı kardeşlerimiz bizim oraya girmemizi istemediği için girmedik” diyor...
Oysa gerçeği böyle bilmiyorduk.
Biz gerçeği; ABD’ye Türkiye topraklarında geniş konuşlanma olanakları sağlayan ve güneyimizden ikinci bir cephe açmasına izin veren 1 Mart hükümet tezkeresini; Türkiye Büyük Millet Meclisi onaylamadığı için Türk askerinin Irak’a girmesine ABD izin vermedi diye biliyorduk.
Meğer, bugüne dek yanılmışız... Kuzey Irak’a o tarihte girmemizin gerçek nedeni; ABD’nin düşmanca tavırlarına yol açan, hâlâ eleştirilen 1 Mart tezkeresini TBMM’nin ret etmesi değilmiş….
….Iraklı kardeşlerimiz gelmeyin demiş! Irak’a girmemişiz!
RTE, pek çok ustalığına, tarihsel gerçekleri kendine göre yazmayı da ekledi.
Pes vallahi !

Cüneyt Arcayürek/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget