Ergün Poyraz, yazar.
Mustafa Balbay, Cumhuriyet Gazetesi yazarı.
Tuncay Özkan, Kanaltürk eski sahibi, yazar.
Mehmet Haberal, Başkent TV sahibi.
Doğu Perinçek, yazar.
Turan Özlü, Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni.
Nedim Şener, Milliyet Gazetesi muhabiri ve Posta Gazetesi yazarı.
Ahmet Şık, Radikal Gazetesi eski muhabiri, yazar.
Soner Yalçın, Odatv İnternet Sitesi İmtiyaz Sahibi, yazar.
Barış Pehlivan, Odatv Genel Yayın Yönetmeni.
Barış Terkoğlu, Odatv Haber Müdürü.
Coşkun Musluk, Odatv Yazarı.
Doğan Yurdakul, Odatv Yazarı.
Müyesser Yıldız, Odatv Yazarı.
Ragıp Zarakolu, Belge Yayınları Sahibi ve Yayın Yönetmeni.
Cihan Deniz Zarakolu, Belge Yayınları Editörü ve Çevirmeni.
Yalçın Küçük, yazar.
Ve daha 80’e yakın muhabir, editör, imtiyaz sahibi... Dicle Haber Ajansı’nın, neredeyse tüm kadrosu!
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nun listesine göre, bugün cezaevinde yargılanmayı bekleyen gazetecilerin sayısı 97...
Bunlara gazeteci olmayan yazarları da eklerseniz; liste 100’ü aşmış, 200’e gidiyor!
Aralarında beş yıldan fazla bir süredir tutuklu olan bile var!
Evlerinde patlayıcı bulunmadı, üzerlerinden silah çıkmadı...
Sadece “mış’lardan ve miş’lerden” oluşan nedenlerle özgürlükleri kısıtlandı...
Daha da ötesi; susturuldular, mesleklerini yapamaz hale getirildiler...
Aileleriyle birlikte akıl almaz trajediler yaşamaya mahkûm edildiler.
Hayatlarından yıllar çalındı ve çalınmaya devam ediyor...
Bunların dışında bugün yazdıkları yazılar nedeniyle gazeteciler aleyhine açılan ceza ve tazminat davalarının sayısı 10 bini geçti!
Kalemini esirgememekte direnen yazarların çalıştığı gazetelerin patronlarına, dünyada eşi benzeri görülmemiş vergi cezaları kesildi...
Kimler tarafından hazırlandığı belli olmayan “işten atılacak gazeteciler” listesi, sosyal medyanın en çok okunanları arasından yıllardır çıkmadı.
Klavyenin ya da kameranın karşısına geçip iktidarı eleştirenler; yargıyla sindirilemediyse, işverenlere yapılan baskılar devreye girdi:
Onlarca gazeteci; yıllarca emek verdikleri gazetelerinden ayrılmak zorunda bırakıldı.
Hâlâ yazmaya çalışanların; “efendi efendi kendiliklerinden gitmesi” istendiği için, maaşlarına yıllardır tek kuruş zam yapılmadı!
İktidara açık tavır almayan binlerce gazeteci de tüm bu gerçekler ortadayken, “Aklımızı peynir ekmekle mi yedik” diyerek tırstı!
Gündemi sarsacak bomba haberler, yazı işleri masalarına bile getirilemez oldu!
“Sınır tanımayan ve boyun eğmeyen” gazetecilik anlayışı yerine, “güdülen, yönlendirilen, dikte ettirilen” bir gazetecilik yapılmaya başlandı!
Gazeteciler bin parçaya bölündü, tüm bu baskılara karşı örgütlü tepki göstermelerinin önü kesildi.
Bugün 10 Ocak ya... Bazı siyasetçiler bildiriler yayınlayıp ya da demeçler verip, “Çalışan Gazeteciler Bayramı”nı kutlamaya kalkışacaklar...
Neymiş; 10 Ocak 1961 günü yürürlüğe giren 212 Sayılı Yasa, gazetecilerin çalışma koşullarını iyileştirmiş...
Oysa ne 212 Sayılı Yasa kaldı bugün ne de “iyi koşullar...”
Siz değerli okurlar başta olmak üzere herkesten bir ricam var:
Ölü evinde zurna çalınmaz!
Kısacası; acımız var...
Sakın bayramımızı falan kutlamaya kalkmayın!
CEZA!
Sosyal Güvenlik Kurumu müfettişleri, Uşak SGK İl Müdürü Kenan Şenol’un, yurt dışındaki baldızını sahte sigortalı olarak gösterdiğini ve yüksek emekli maaşı almasını sağladığını tespit etmiş...
Peki; Kenan Bey nasıl cezalandırılmış, biliyor musunuz?
Hayır, görevden falan alınmamış, hakkında dava da açılmamış...
Sadece “laf”tan ibaret olan, uyarı cezası verilmiş!
Olmadı Sayın Çalışma Bakanı... Hiç bu kadar ağır ceza (!) verilir mi? Nasıl kıydınız zavallı bürokratınıza?
Üstün hizmet madalyası takıp, terfi ettirmeliydiniz!
GÜNÜN SORUSU
Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı, Ergenekon yargıçları için, “Onlara yargıç demeyi içime sindiremiyorum” diyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs iddiasıyla soruşturma başlatmış... Sorum ortaya:
Dava açılırsa; bu, Kılıçdaroğlu ile birlikte sözünü ettiği yargıçların da yargılanması anlamına gelmeyecek mi?
Kendisini ‘aldatılmış ve aptal’ hisseden yönetmen!
AKP’ye verdiği açık destekle tanınan Yönetmen Kutluğ Ataman, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in terör ve terörist konusundaki yeni tanımını sert bir şekilde eleştirmiş...
Radikal Yazarı Ezgi Başaran’a açıklamalarda bulunan Ataman şunları söylemiş:
“Bugün Türkiye, Midnight Express imajından kurtulduysa bunda ben dâhil sanatçıların çok önemli rolü oldu. Bakan bir tek demeciyle bizlerin bu çalışmasını tarumar etti. Bu noktadan sonra kim, nasıl düzeltebilir bu görüntüyü? Hiçbir kültür ve sanat insanı, o bahtsız konuşmadan sonra artık bu hükümetin yanında yer alamaz. Çünkü en azından uluslararası platformda inanılırlığı kalmaz. Benim gibi son iki seçimde olsun, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı sürecinde olsun, son referandumda olsun hükümeti desteklemiş biri bile bu konuşmadan sonra hükümetin yanında yer alamaz. Kendimi kandırılmış, aptal hissediyorum.”
Günaydın Kutluğ kardeş... Uyandın ama hayli geç oldu!
Bu ülke seni ve diğer “kananlar”ı hiç unutmayacak...
Mustafa Mutlu/VATAN
Yorum Gönder