Pazarlık Bir Yazı - Deniz Kavukçuoğlu

Türkiye'ye gelememecesine uzun yıllar yaşadığım Almanya'dan geri döndüğümde bana en çok sorulan sorulardan biri de beni en çok neyin şaşırttığı sorusuydu.İlk anda aklıma bir şey gelmediğinden olacak." Kâğıt paraların üzerindeki sıfırların bolluğu"der,geçiştirirdim.
İlerleyen yıllar içinde beni en çok şaşırtan şeyin telefon görüşmelerinin başındaki gereksiz konuşmalar olduğunun farkına vardım...
Ne dediğimi somutlaştırmak için bir örnek vereyim.
Diyelim ki bankanızdaki bir işlem sırasında bir kâğıdı imzalamayı unutmuşsunuz.Bankanın bir görevlisi sizi arıyor.
Konuşma Almanya'da şöyle geçer.
Zırrrrr...Açarsınız." Kavukçuoğlu,buyurun..."
Ben"falanca bankadan Müller,Bay Kavukçuoğlu,filanca şubemizde son işleminiz sırasında bilgi formunu imzalamayı unutmuşsunuz,arkadaşımızın ihmali,bir vaktiniz olduğunda uğrayıp imzalarsanız seviniriz..."
Tabii uğrarım,teşekkürler.
"Ben teşekkür ederim,iyi günler Bay Kavukçuoğlu."
"İyi günler Bay Müller."...
Aynı telefon görüşmesi Türkiye'de ise şöyle geçer.
Zırrrrr...Acarsınız." Alo."
"Alo,kiminle görüşüyorum."
Ben,falanca bankadan Nevzat,Deniz Bey'le görüşmek istemiştim..."
"Benim,buyurun..."
"Nasılsınız,Deniz Bey."
"Teşekkür ederim Nevzat Bey,siz nasılsınız."
"Ben de iyiyim,sağ olun.Deniz Bey,sizi merkezden arıyorum.işleminiz sırasında bir evrakı imzalamamışsınız,şubenize bir uğrayıp imzalarsanız..."
"Hangi evrakı."
"Sanırım,bilgi formunu..."
"Tamam.uğrar,imzalarım,İyi günler."
"İyi günler,Deniz Bey,Teşekkür ederim."
Hiç tanımadığım insanların,nasıl olduğumu,sormalarını,beni de kendilerine aynı soruyu sormak zorunda bırakmalarının ardında yatan,derin anlamı,bugün de anlayabilmiş değilim.Kibarlıktan mı,bilemiyorum,ama her defasında aklıma şu soru takılır,sorana.
" Bugün kendimi pekiyi hissetmiyorum,migrenim tuttu"türünden bir karşılık versem tepkisi ne olur.
Herhalde." Geçmiş olsun." dedikten sonra birtakım önerilerde bulunurdu." bilmem ne ilacı iyi gelir"türünden.
Neyse Türkiye'de her gün yüz binlerce,belki milyonlarca insanın zamanı bu tür,kibarlık temelli,boş laflarla geçiyor.Öyle ya,onca insanın bu boş laflarla geçen zamanlarını alt alta toplasak günde binlerce,belki de on binlerce saat ediyor.
Bunca hengâme arasında pek önemli bir konu değil,ama eğer hayatlarımıza akılcılığı egemen kılmak istiyorsak öncelikle kendimizi boş laflardan kurtarmamız gerektiğini düşünüyorum...
Bu konuya neden takıldığımı sorabilirsiniz belki,siz sormadan yanıtlayayım.
Geçenlerde Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun TBMM konuşmasını izledim TV ekranında,son zamanlarda duyduğum en boş konuşmaydı." bağımsızlık,kendi kararımızı kendimiz veririz"türünden kendisinin bile inanmadığı laflar...
Neyse.bir bahaneyle not olarak düşeyim dedim.
İyi pazarlar.. .

Deniz Kavukçuoğlu/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget