Önceki gün.bir Meclis araştırma komisyonunun çağrısına uymak için Ankara'ya gittim.
Uçakta,çocukluğundan tanıdığım CHP'li bir parlamenter ile koltuk komşuluğu yaptık.O kırkbeş dakikalık yolculuk sürecinde,bana partisinin üst yönetiminden,özellikle de genel başkanından şikâyetlerini sıraladı.
Bir siyasal partinin çoksesli olması.AKP'de olduğu gibi,neylerse lider eyler,korosunun sahne almaması elbette istenilen bir şeydir.Ancak,hizip çekişmelerini vazgeçilmez bir ilke olarak görüp ülkenin sosyal demokrat partisine ne getirişi olduğunun da hesabını yapmak koşulu ile,Kurultay tartışmaları yerine,yurttaşın sorunlarına el koyup,çözüm seçeneklerini anlatmak koşuluyla.
Genç milletvekilinin,Baykal'in yerine Kılıçdaroğlu'nun gelmesini sağlayan süreçte aktif çalışmalar yapan ekipte olduğunu da biliyordum.Liderin dar kadroculuk yaptığını ileri süren bir dizi eleştirisini dinleyerek 45 dakikalık yolculuğu tamamlamış olduk.
Doğrusunu söyleyeyim.
Ana muhalefet genel başkanı ile,bu seyahat sürecinde bir araya gelmeyi düşünmemiştim.Ama.CHP'li parlamenterin böylesine kötümserlik sergilemiş olmasının neden olduğu çağrışımla başkente gelmişken Sayın CHP Genel Başkanı'nı da ziyaret ederek hem çok gecikmiş olan bir kutlama görevini yerine getirmiş olmak,hem de 12 Eylül darbesi öncesinde üst yöneticileri arasında görev aldığım CHP'de neler olup bittiğini birde kendisinden dinlemek istedim.Kendisine özgü nezaketi ile MYK toplantısının gündemde olmasına karşın zaman ayırdı.O nedenle de söyleşi sürecimizi olabildiğince kısa tutmaya özen gösterdim Kılıçdaroğlu,başkentteki masasında oturmaktan daha çok,partisinin örgütünü dinlemek,halkın nabzını tutmak amacıyla dolaşmaktan yana olduğunu söylüyor.CHP ile iktidar partisi arasındaki makası kapatmanın yöntemi olarak tanımladığı bu strateji için il ve ilçe örgütlerinin mahalle birimlerini canlı tutmaları gerektiğinin altını çiziyor.23 Aralık'ta,devrim şehidi Asteğmen Kubilay adına düzenlenen törenlere katılmak amacıyla Menemen'e gideceğini,bütçe görüşmelerinin ardından da yine ülkeyi harmanlamaya başlayacağını anlatıyor.
" Tek istediğim.CHP'li parlamenterlerimizin ve örgütümüzün mahalle birimleri ile yakından ilgilenerek yurttaşlara kendimizi tanıtmaları ve ülke sorunlarını anlatmalarıdır " diyor.
CHP Genel Başkanı'na,bu tür isteklerine parti grubunda ve örgütte ne ölçüde uyulmakta olduğunu sormadım.Ama benimle uçak yolculuğu yapan genç parlamenter dostumun,bir dönem genel başkanlıktan ayrılması için bayrak açtığı Deniz Baykal'dan aldığı davete uyarak eski lideri ile görüşeceğini de biliyordum.Siyasal partilerde çokseslilik,demokrat olmanın alfabesidir.Giderek tek adam partisi olma yolunda koşar adım atan AKP'yi,bu açıdan ne kadar beğenmezsek.
CHP'yi de,hizip çekişmelerini vazgeçilmez olarak alışkanlık haline getirenleri de,ölçüde eleştirmeliyiz.
CHP'nin oylarını yükseltmesini bekleyenler...
Siz de,Ne olacak bu partinin hali,demez misiniz ?
Orhan Birgit/Cumhuriyet
Yorum Gönder