Ermeni soykırım iddialarını inkâr edenlerin cezalandırılmasını öngören tasarının Fransa Ulusal Meclisi’nde yarın ele alınarak kabul edilmesine kesin gözüyle bakılıyor. Ankara karara nasıl tepki gösterecek? İlk adım olarak Paris Büyükelçisi geri çekilecek. Türkiye ile Fransa arasında siyasi ilişkiler zaten iyi olmadığından büyükelçinin geri çekilmesi bu aşamada çok caydırıcı bir hamle gibi gözükmüyor.Ankara’nın bundan sonraki stratejisi ise senatodaki oylamayı engellemek üzerine inşa ediliyor. Ulusal Meclis’te kabul edilecek yasanın yürürlüğe girebilmesi için bir senato onayı gerekiyor. Ermeni seçmenlerin oylarının peşindeki Fransız siyasetçilerin, şubat ayında senato tatile girmeden bu onayı çıkarmak isteyeceği öngörülüyor. İşte bu adıma engel olmak için “caydırıcı” adımlar üzerinde duruluyor.
***
Türkiye’nin Fransa üzerinde en fazla etki sağlayacak “acıtıcı” kozunun iki ülke arasındaki “15 milyar dolarlık ticaret hacmi” olduğunda herkes hemfikir. Hükümetin doğrudan Fransız firmalarını ihalelerden yasaklaması gibi bir adım Dünya Ticaret Örgütü ve AB normları nedeniyle mümkün değil. Ancak, katılsalar bile ihale sonuçlarının Fransızlar açısından memnun edici olmayacağını söylemek için kâhin olmaya gerek yok.
Ancak asıl ses getirecek tepkiyi kimin vereceği belli: Önünde hiçbir hukuki engel bulunmayan sivil halk. Bu konuda uygulanacak, yakın geçmişimizden bir örnek de var.
***
Abdullah Öcalan’ın 1998’de Suriye’den çıkarılışı sonrasında, bir süre ikamet etmesine izin veren İtalya’ya uygulanan “sivil boykot” bu kez Fransa’ya karşı gündeme gelecek. Yani arabadan uçağa, şaraptan peynire, içinde Fransız katkısı olan tüm ürünlere yönelik geniş bir halk boykotu gündeme gelecek. Hükümet yetkilileri ile bazı sivil toplum örgütleri yöneticilerinden yağan mesajlar bunun ön habercisi.
Dün Meclis’in AB Uyum Komisyonu ile Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu üyelerinin AB Bakanı Egemen Bağış ile yaptıkları görüşmede de İtalya’ya uygulanan “Öcalan boy-kotu” gündeme gelmiş. Toplantıya katılanlardan CHP Milletvekili Umut Oran o dönemi en yakın bilenlerden biri. Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı sıfatıyla o dönem İtalya’ya uygulanan boykota aktif katılan isimlerdendi. Fransa’ya da benzeri bir tepki gösterilmesi gereğini şöyle izah ediyor:
“O dönem İtalyan malı olan iğneden ipliğe her ürüne geniş bir boykot uygulandı ve etkili de olundu. Tamamen sivil bir inisiyatifti. Arkasında dernekler ve meslek örgütleri vardı. Şimdi bu yasanın uygulamaya geçmesini engellemek kararlılığımızı gösteren adımlara ihtiyaç var. Hükümet ve kamu kurumlarının boykot uygulaması bizi uluslararası ilişkilerde zora sokar. Ama içinde kamu unsuru bulunmayan sivil toplum örgütleri, dernekler ve vatandaşlar rahatlıkla bu boykotu uygulayabilir. 8-9 milyar dolarlık ithalatımız var bu ülkeden. Ancak bu gelir kapıları kapandığında canları yanacaktır. Uygulanacak boykot canlarını yakacaktır.”
MEMURLAR BUGÜN GREVDE
Başkent de dahil Türkiye’nin birçok ilinde bugün memurlar ve sağlık çalışanları taleplerini dile getirmek için demokratik haklarını kullanacaklar. KESK Başkanı Lami Özgen dün başlıca taleplerini şöyle sıraladı.
- Grevli toplusözleşmeli sendika hakkı.
- Güvenceli istihdam.
- Eşit işe eşit ücret sistemi.
- KESK yöneticilerine ilişkin sindirme, gözaltı, soruşturma ve tutuklama politikalarına son verilmesi.
- Kamu hizmetlerinin ticarileşmesine son verilmesi.
Sağlık çalışanları ile DİSK ve Türk-İş’in bazı sendikaları da bugünkü eyleme destek verecek. Kamu emekçileri Ankara’da Kolej, İstanbul’da ise Beyazıt Meydanı’nda öğlen saatlerinde bir araya gelerek kamuoyuna açıklama yapacaklar. İleri demokrasi iddiasındaki Türkiye’de emekçilerin hak ve özgürlük arayışının hukuk dışı müdahalelerle karşı karşıya kalmamasını dileriz.
Utku Çakırözer/Cumhuriyet
Yorum Gönder