PKK kendini şeyhini arıyor!.. - Mehmet Faraç Köşe Yazısı
PKK’nın ajansı 28 Mayıs’ta çok ilginç bir röportaj yayımlamıştı. Haberin ara başlıklarından birinde, “Kürtler savaşı da öğrendi siyaseti de” denilmişti…
Röportaj yapılan kişi PKK’nın Kandil Dağı’ndaki sorumlusu Murat Karayılan’dı… Bu röportajda Karayılan’ın klasik söylemlerinin dışında, ilginç bir bağlantıyı deşifre eden satırlar da vardı.
PKK da, siyaset uğruna her türlü sosyal ve siyasal ilişkiye girişebileceğini öğrenmişti! Geliniz önce Karayılan’ın sözlerini okuyalım:
“Ben bundan bir süre önce Şeyh Şebendi ile görüştüm. Nakşibendi tarikatının merkezi Süleymaniye’dedir. Tarikatın en büyük Şeyhi de Şeyh Şebendi’dir, kendisi de bu durumu dile getirdi. Bu bir hakikattir. Bütün Nakşibendiler kötüdür demiyoruz, hayır. Biz, samimi ve dürüst dindarlar, Türkiye işgalciliğinin Kürt halkına karşı bir koz olarak dini kullanmasına izin vermemelidirler diyoruz.”
***
PKK ve Zerdüşlük!..
PKK’nın Nakşi şeyhiyle irtibata geçmesi, Başbakan Tayyip Erdoğan‘ın mitinglerde dini söylemi öne çıkarmasıyla aynı döneme rastlamıştı.
Erdoğan’ın Güneydoğu’daki mitinglerinde PKK ile Zerdüşlüğü yan yana getirmesi, muhafazakar kesime yanaşan Kürt siyasetini rahatsız etmişti.
Karayılan’ın Nakşi Şeyhi Şebendi ile Süleymaniye’nin bir köyünde görüştüğü ileri sürülüyor. İkili arasında ne konuşulduğu bilinmiyor. Ancak bilinen tek şey var, muhafazakar kesimi dışlayarak “Türkiyelileşme” projesini başarıya ulaştıramayacağını gören PKK, kendi şeyhini bulmaya çalışıyor!..
Yani PKK, Nakşiliğin ve Nurculuğun etkin olduğu bir cografyada, muhafazakarlarla arasındaki mesafeyi kapatmak için her yolu deniyor.
PKK’nın Nakşi şeyhine yanaşmasının en önemli nedenlerinden biri de Fethullahçıların Güneydoğu’daki devinimi!..
Anlaşılıyor ki, cemaate karşı molotoflu saldırılar, tehditler ve hatta cinayetlerle bir yere varılamayacağını anlayan örgüt, muhafazakarların başka cephelerini kendine çekmeye çalışıyor!..
Öcalan’ın din konusunda yürütülen tartışmalara katılması PKK’nın önümüzdeki günlerde muhafazakar çevrelerle diyalogu iyice attıracağını gösteriyor.
Öcalan’ın üç gün önce, Hizbullahi derneklerin Demokratik Toplum Kongresi saflarına alınması için çağrı yapması da bunu doğruluyor!..
Sakın ola kimse, PKK’nın tarikatlara yanaşmasını yalnızca önümüzdeki genel seçimlere yönelik bir manevra olarak algılamasın…
***
Muhafazakar Entegrasyon!..
BDP-PKK çizgisinin son 4 yıldır muhafazakar çevrelerle yürüttüğü diyalogun Kürt siyasetine ne kazandırdığını görmek için 2009 yerel seçim sonuçlarına bakmak yetiyor.
BDP’nin 49 olan belediye başkanı sayısını 102′ye çıkardığı o seçimlerde muhafazakar kesimler BDP’ye ciddi oranda oy vermişti.
PKK, 12 Haziran seçimlerinde de tarikat şeyhlerine ve muhafazakar çevrelere zeytin dalı uzatarak BDP’ye başarı kazandırmaya çalışıyor.
Önümüzdeki dönemlerde karşımıza etnisiteyle dinsel kaygıları entegre etmiş bir Kürtçü din adamı firügü çıkarsa şaşırmayın.
Bilin ki PKK-BDP çizgisi artık şeyhini bulmuştur!..
Yoksa Karayılan.“Kadiri olsun, Nakşibendi olsun Kürtlerin mensubu olduğu tarikatlar Kürtlerin haklarına da sahip çıkmalıdır” der miydi?
***
Kendi Dilinden Siyaset!..
Doğrusu MHP‘nin Dyarbakır mitinginde gerginlik çıkacağından az da olsa ben de endişe ediyordum…
Geçen hafta 15 Ülkücünün “provakasyon” iddiasıyla tutuklanması da kaygımı arttırrmıştı!..
Ancak PKK‘nın çatı örgütü KCK’nın mitingden önce ” gerginlik çıkarmayın” şeklindeki çağrısı hem endişemi azaltmış hem de Diyarbakır’daki havayı yumuşatmıştı!..
Benim üzerinde duracağım asıl konu bu değil!.. Yani KCK’nın sukunet çağrısına çok takılmadım. Çünkü KCK böyle bir çağrıyı kendi dengeleri açısından da yapmak zorundaydı!..
Çünkü KCK, olası bir provakasyonun BDP’li bağımsız adayların Batıdaki etkinliklerini de olumsuz etkileyeceğini öngörmüştü!..
***
Bahçeli’nin Dersi!..
Benim üzerinde asıl durmak istediğim mesele, Bahçeli’nin Diyarbakır‘daki tavrıydı…
Bahçeli de, klasik siyasetçiler gibi nabza göre şerbet mi verecekti?… O da tarlasını yağmurlu alana mı taşıyacaktı?..
O da eğilip bükülecek miydi?.. Rotasından çıkacak mıydı?..
Oy uğruna yamulacak mıydı?.. Cümleleri ezip büzecek miydi? Başında puşuyla lafları yuvarlayıp duracak mıydı?
Yani Bahçeli de Diyarbakır’da “Güneydoğu sorunu”, Batı da “terör sorunu” diyen takiyeci siyasetçiler gibi rüzgarda savrulacak mıydı?..
Bir haftadır Bahçeli’nin Batıdaki mitinglerde söylediklerini yerine getirip getiremeyeceğini merak ediyordum…
“Batıda ne diyorsam Diyarbakır’da da onu söyleyeceğim…” diyen Bahçeli dik durabilecek miydi?..
***
Kırmızı Çizgiler!..
MHP’nin diyarbakır mitingini televizyondan izledim. Bahçeli Batı da ne söylediyse Diyarbakır’da aşağı yukarı aynı şeyleri söylemeye çalıştı…
MHP lideri ısrarla kardeşlik vurgusu yaptı… Kentin tarihi ve kültürel sembollerine ve Ziya Gökalp gibi önemli şahsiyetlerine değinen Bahçeli anlaşılıyordu ki dersine iyi çalışmıştı!..
MHP lideri, oraya uzak olmadığını ve duyarsız kalmadığını göstermek için Diyarbakır’ı Diyarbakır yapan bütün enstrümanlara özellikle vurgu yaptı!..
Bahçeli, Türklük vurgusu yaparak, bölücülüğe karşı durduğunu belirterek, özerkliği reddettiğini vurgulayarak ve de ana dilin Anayasa’ya girmesinin yarar getirmeyeceğine dikkat çekerek partisinin kırmızı çizgilerinde yürümeye çalıştı…
“Verecek ne bir çakıl taşımız ne de vazgeçecek insanımız vardır” diyen Bahçeli Diyarbakır sınavından başarı ile geçti!..
MHP’nin 16 yıl sonra Diyarbakır’da gerçekleştirdiği miting hem yöre insanının sağduyusu hem de Bahçeli’nin tavrı nedeniyle ileride çok konuşulacak.
Yorum Gönder