Birbirine sarmaş dolaş kocaman ağaçların dalları ormanın içinden eğrile büğrüle uzanan daracık yola sarkmış. Ağır ağır tırmanıyor dağa araba. Karşıdan bir araba gelirse n’olucak? Tek araba zor geçiyor patikamsı yoldan.
-Karşıdan bir araba gelse n’olucak?
diye sordu arka koltukta oturan genç adam.
-Karşıdan araba gelmez Köyde araba yoktur.
diye gülerek yanıtladı sürücü.
Köy meydanındaki ulu çınarın altında soluk mavi örtülü bir tahta masanın üstünde duruyordu bomboş şeffaf oy sandığı. Çıranı dibindeki piknik tüp üstünde çay kaynıyor, tüpün yanıbaşındaki örtüsüz küçük masada, uçmasın diye üstüne taş koyulmuş oy pusulaları ve zarfları ve mühür. Masanın başında oturmuş sigara tüttürüyor muhtar, gözü saatinde.
Bir muhalif güvercin uçuşuyor ulu çınarın dalından dalına, arasıra başını yana çevirip boş saydam oy sandığını dikizliyor. İktidar yanlısı hiç de ak olmayan güvercin oy sandığının çevresinde uçuşuyor, kimi zaman yere konuyor, masanın altında taş, toprak didikliyor.
Çınarın dibine ulaşıyor araba. İniyor genç adam arabadan, muhtar ona doğru seğirtiyor;
-Hoşgeldiniz.
-Hoşbulduk.
diyor çevreye göz atan genç adam.
- Niye kimse yok?
- Ağır ağır gelirler…
diye gülümseyerek masanın ardındaki sandalyelere buyur ediyor onları muhtar, çay ikram ediyor.
Üstüne uçmasın diye taş konulmuş eser miktar oy pusulalarını göstererek;
- Başka oy pusulası yok mu?
diye soruyor, iktidar partisinin sandık görevlisi olduğu anlaşılan genç adam.
- Bir düzine var işte! Çok bile!
diyerek gülümsüyor muhtar.
- Kaç seçmen var?
- Bennen beraber 9! Sen de burda kullanıcan eder 10, bi de muhalefet partisinin görevlisi gelir; 11… Hüsnü Dayı pusulayı yırtarsa diye bir de yedek var işte!
- Toplam dokuz seçmen mi?
- Evet. Arazi ormanlık. Tarım arazisi çok az. Herkes göç etti. Üç aile kaldık biz burda.
Beyaz bir atla ulaşıyor çınarın altına ana mıhalefet partisi görevlisi, saçları kırlaşmış adam. Daldan dala uçuşları hızlanıyor muhalif güvercinin. Hiç de ak olmayan iktidar yanlısı güvercin gelip saydam oy sandığının üstüne konuyor, muhtar yerinden kalkıp kovalıyor onu.
- Merhaba.
diyerek gelip oturuyor yanlarına ana muhalefet partisi sandık görevlisi.
- Başka partilerin sandık görevlileri gelmeyecekler mi?
sorusunu ifraz ediyor, iktidar partisinin sandık görevlisi genç adam. Muhtar ve ana muhalefet partisi sandık görevlisi gülüşüyorlar. Beyaz at kişniyor.
- Burdan başka partiye oy çıkmaz. Sonuç hep 4-4… Bir de geçersiz… Hüsnü Dayı’nın gözü görmüyor, mührü pusulaya zor denkleştiriyor… Son seçimde mührü pusulaya diye masaya basmıştı…
diye gülüyor muhtar.
- Ben gidip aşşağıda oy kullaniim, sonra gelirim.
diyerek onları terk ediyor sürücü.
Muhtarın karısı bir tepsi gözleme getiriyor, çay ve gözleme muhabbetine geçiyor sandık başındakiler. Hiç de akolmayan iktidar yanlısı güvercin, kendisinden beklenmeyen bir pike uçuşuyla tepsiden bir gözleme araklayıp dalıyor ulu çınarın yaprakları arasına. Muhalif güvercin kıstırıyor onu konduğu dalda, didişmeye başlıyorlar, gözleme ağacın dibine düşüyor. Ağaca bağlı beyaz at lap diye yutuyor gözlemeyi.
Seçmen beklemekten sıkılan iktidar partisi sandık görevlisi;
- Ben oyumu kullanayım bari!
diye ayaklanıyor, pusulayı, mührü kapıp giriyor hücreye. Katlanmaktan şişmanlamış pusulaya itiraz etmek isteyen zarfı ite kaka sokuyor saydam sandığa ve gol atmış bir santrofor gibi oturuyor sandalyesine.
- Ben de kullanayım da 1-1 olsun!
diye kalkıp oy verme işlemine yöneliyor ana muhalefet partisi sandık görevlisi. Kendisine dar gelen zarfa sokuşturduğu muhalif oyunu sandığa atarken kişniyor beyaz at, beraberlik golünü atan yeniktakımın amigosu gibi.
Öğlene kadar gelen giden olmuyor sandığa. Muhtarın karısı taze gözleme ve ayran getiriyor. Öğleden sonra sakallı Rahmi, sakalsız karısı, sakallı damadı, sakalsız kızı geliyorlar sandık başına, sırayla oy kullanıp oturuyorlar sandalyelere, ayran ve gözleme muhabbetine katılıyorlar.
- 5 – 1 oldu! Gel Fadime biz de kullanalım; 5-3 olsun!
diyor muhtar karısına. Onlar oylarını kullanırken muhalif güvercin endişeyle uçup gidiyor ulu çınarından. Hiç de ak olmayan iktidar yanlısı güvercin kimi gurultular çıkararak dolanmaya başlıyor oy sandığı masasının altında.
Oy verme süresinin bitimine bir saat kala Hüsnü Dayı, oğlu ve gelini geliyorlar ağır ağır sandık başına, başlarının üstünde çemberler çizerek uçan muhalif güvercinle arkadaş.
- Siz kullanın, ben önce gözleme yiyicem!
diyerek çöküyor bir sandalyeye Hüsnü Dayı. Oğlu ve gelini oylarını kullanıyorlar. Beyaz at kuyruğunu fırıl fırıl döndürüyor havada, kişniyor.
Nihayet Hüsnü Dayı elinde oy pusulası, zarfı ve mühürle gidiyor dört yanı perdeli, üstü açık oy verme yerine. Muhalif güvercin ve iktidar yanlısı hiç de ak olmayan güvercin, telaşlı kanat çırpışlarla uçarak oy verme yerinin üst demirlerine ulaşıyor, tünüyor ve başları yana dönük tek gözle Hüsnü Dayı’yı izliyorlar.
Bir elinde zarf, öbür elinde katlanmış oy pusulası:
- Ben bunu bunun içine sokamıyom!
diye isyan halinde çıkıyor oy verme yerinden Hüsnü Dayı.
- Tamam tamam. Sokmaya gerk yok. Herkes oyunu kullandı. Oy verme işi bittti. Seninkinden başlayalım saymaya!
diyerek elinden alıyor oy pusulasını muhtar. Açıp bakıyor.
- Bunu nasıl becerdin la Hüsnü Dayı?
- N’apmışım?
- İki bağımsız adayın ortasına basmışsın! Geçersiz oy!
- Tüh!.. N’apalım! Önümüzdeki seçimlere bakıcaz!
diyerek yeniden gözleme yemeğe koyuluyor hüsnü Dayı.
Sayım sonucu her iki partiye de beşer oy çıktı sandıktan.
- Olmaz ki! Buraya birilerini yerleştirmek lazım. Buraya bir Orman Kent kurulabilir… Burayı TOKİ’leştirmek şart!..
dedi iktidar partisi sandık görevlisi.
Yorum Gönder