Dün Dündür... - Cüneyt Arcayürek

Yemin töreninde olası olaylar ve helalleşme gündemde...
Önce bir gerçekte uzlaşalım.
Medya, kimi kişilerle ilgili haber ve yorumlarda yanıldığını acaba kabul
edecek mi?
Seçimden önceki aylarda Kürt sorununda kimilerinin aşırı sert çıkışlarına katılmayan, hemen her konuşmalarında barıştan, demokratik çözümden söz eden BDP’lilerden övgüyle söz edildi.
Özellikle iki isim bu tür değerlendirmelerde ön plana çıktı.
Biri yıllarca millete vekillik yapan, soyadı Türk, Kürt Ahmet Bey. Diğeri Bülent Ecevit’in koalisyon hükümetinde Bayındırlık Bakanlığı’na getirdiği ve bakanlıkta Kürtçe konuşulabileceğini açıklayan Şerafettin Elçi!
Şimdi bu iki kişiden Türk Ahmet Bey; dağdaki teröristle aynı doğrultuda hareket ettiği ve terör örgütünün kentlerde temsilcisi olduğu için tutuklu bulunan bağımsız milletvekilleri (başta Hatip Dicle) tahliye edilmezse, Ya arkadaşlarımızı tahliye edersiniz ya da Millet Meclisinin kapısını açmayız! diye TBMM’yi tehdit ediyor...
***
Şerafettin Elçi, yemin metnine kafayı takmış. Söylemlerinden anlaşılıyor ki Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağı... büyük Türk milleti önünde namusu ve şerefi üzerine ant içeceği ifadelerinin metinden çıkarılmasını istiyor.
Anayasadaki metni okuyacaklarını, ancak iyi niyetli olduklarını kanıtlamak, olay çıkarmamak için anayasadaki metne sadık kalacaklarını sözlerine ekliyor.
MA Birand’ın haberi yorumlarken söylediği gibi, ne yapacaklar yemin ederken?
Örneğin bir ayaklarını mı kaldıracaklar!
Uzun lafın kısası.
Medyamızda Kürt sorunuyla ilgili derin görüşler açıklayan yazarlarımız, bilim adamlarımız bu iki -şimdilik- bağımsız milletvekilini Kürt sorununu barışçıl ve demokratik yollardan çözümlenmesini istiyorlar diye alkışlarken şöyle tanımladılar: Mülayimler!
Mülayimler seçimden önce mülayim idiler.
Dokunulmazlık zırhını kuşandıktan sonra… her ikisi de birer kaplan kesiliverdi!
***
RTE’ye içeriden dışarıdan bir övgü bir övgü ki dillerde, sütunlarda destan.
Newyork Times halk kahramanı, Amerikan haber dergisi Newsweek Osmanlı İmparatorluğunu canlandıracak diye övüyor RTE’yi.
Nedense medyamız, CHP’nin, MHP’nin Kürt sorununda öne süreceği çözüm formülleri olup olmayacağını düşünmüyor bile...
RTE’nin Kürt sorununu çözmüş, PKKyi dağdan indirmiş bir lider olarak hiçbir zaman unutulmayacağı vurgulanıyor; hatta devlete karşı işlenen suçların affı konusunda fazla aykırı ses çıkmaması çözüm yolunda önemli bir kilometre taşı olarak niteleniyor.
Fakat medyamız RTE’nin seçimden iki gün önce, üstelik bir TV’de canlı yayında RTE’nin Ben Öcalanı asardım dediğini de anımsamıyor.
Kürtlerin önderi ve kahramanı, adı ve posterleri bir bayrak gibi Kürt toplumunda dolaşan Öcalanı asacağını söylemesine karşın RTE’nin partisi AKP’nin Güneydoğu’da yine yüksek oy aldığını araştırmak gereğini duymuyor.
Kürt sorununu çözecekse, PKK’nin dağdan inmesini sağlayacaksa, düne kadar karşı çıkılan ödünlerin verilmesine yeşil ışık yakmaya hazırlanan işaretler alınıyor.
***
RTE’nin seçim gecesi ilan ettiği siyasetçilere, medyaya dönük helalleşme olgusu bir diğer baş konu.
Sözlükteki yorumsal açıklamalara göre, helalleşme sadece ibra etmek değil, aynı zamanda affetmektir, bağışlamaktır”.
Muhalefet liderleri RTE’yle helalleşmeyi reddetti. Karşılıklı af, bağışlama gündemden düştü.
Fakat helalleşme öylesine dal budak saldı ki, dış ilişkilerden tutun da AKP iktidarı ile şu veya bu nedenle ters düşen kurumlar, dernekler, hatta iş dünyasından kimi ünlüler, AKP yüzde 50 oyla yeniden tek başına iktidara gelince RTE ile helalleşmenin peşine düştüler.
Böyleleri dün dündür bugün bugündür anlayışıyla yaşıyor.
Helalleşmenin onlar için tek bir anlamı var: Affedilmek, bağışlanmak!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget