Suriye'den sonrası - Rıza Zelyut

Geçen haftanın en ilginç haberi hiç kuşkusuz ki Hollwood'un güzel yıldızı Angelina Jolie'nin Türkiye'ye gelmesiydi. Bu melek; Hatay'da Türk Kızılayı'nın kurduğu geçici çadırkentte konaklayan Suriyelileri ziyaret etti.
Amerikan  devleti; sinema üzerinden dünya kamuoyunu etkilemeye ve yönlendirmeye çalışıyor. Sadece Angelina değil, ABD'li yakışıklı oyuncular da Afrika'da veya uzakdoğuda boy gösteriyorlar.
Bütün bu çabalarda rol alan oyuncuların kötü niyetli olduklarını söyleyemem. Bunları CIA ajanı gibi görmek de doğru değil. Ama; Amerikan sanatçılarının çoğu; kendilerini Amerikan devletinin ulusal hedefleri doğrultusunda kullandırıyor. Bu kullanma süreci de Angelina örneğinde olduğu üzere Birleşmiş Milletler şemsiyesi altında yürütülüyor.
ABD'den şüphelenen dünya kamuoyu da BM şapkasını görünce; daha alıcı hale geliyor.

SINIRIN ÖTESİ
Angelina ile ona yön veren ABD siyaseti; dünyaya; sınırın Türkiye tarafını gösteriyor. Öbür taraftan ise; doğruluğu kuşkulu, hele hele nedenleri hiç doğru sunulmayan haberler veriliyor.
Doğrudur; Suriye  kaynamaktadır.
Ama Suriye'deki olaylar Mısır'daki gibi değildir.
Suriye'de, halkın içine girmiş; onların bir parçası gibi görünen güçlü terörist gruplar vardır.
Gelen haberlere göre; bunların elindeki silahlar; Suriye polisinin (jandarmasının) elindeki silahlardan daha modern ve etkilidir.
Ve bu silahlı gruplar; yüzlerce güvenlik görevlisini öldürmüştür.
Suriye hükümeti; bu olayları bastırmak için uğraşmayı bırakıp da siyasal reformlarla uğraşacak zaman da bulamamaktadır.
Ve Suriye'yi karıştıran güçlerin arkasında, Müslüman Kardeşler'in de aralarında olduğu bir takım şeriatçı örgütler bulunmaktadır.
Bunlar; devleti yöneten Şii kökenli Esad ailesini devirmeyi birinci amaç edinmişlerdir.
Yani; Suriye'deki olayların arkasında daha çok mezhep katılığı bulunmaktadır.

TÜRKİYE'NİN TUTUMU
Suriye'deki olayların, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında ele alınması gerektiğini herkes kabul etmelidir.
Bu süreç; Ortadoğu devletlerinin kapalı kapılarını kırmak ve büyük kapitalizmi buraya sokmak amacıyla planlandı.
Kapitalin önündeki ulusal sınırların parçalanması hedefinde Türkiye de vardır.
Ama; Türkiye; kapılarını uluslararası sermayeye açarak bu baskıyı hafifletmesini bilmiştir.
Bölgede; artık yaşaması olanaksız hale gelmiş diktatörlüklere karşı tavır takınmak da ABD'nin bilinen politalarından birisidir.
Amerika; yeni oluşacak sistemde kendisine sempati duyan bir kamuoyu yaratma peşindedir. O yüzden de ayaklanmacılara mümkün olduğunca destek verir gibi gözükmektedir.
- - -
Türkiye bu ortamda; kendi sınırları içinde benzer olayların meydana gelmesini engellemeye çalışacaktır.
Bu konuda  var olan en önemli tehlike de Kürtçü/Kürdistancı kadronun yarattığı eylemlerdir.
Özellikle Güneydoğu bölgemiz; bu kadronun at koşturduğu bir alan haline getirilmiştir.
Başbakan Erdoğan; bu ekibin bölücü tehditleri ve istekleri karşısında, seçim öncesinde 'Türkiye'yi ameliyat ettirmem!' diyerek ciddi bir duruş sergilemiştir. Suriye'ye verilen uzun süreli destek de bu tür ayaklanmalara karşı AKP hükümetinin duyduğu kaygıyı gösteriyor  gibi...
Bu yaklaşım, doğrudur.
Türkiye; neye mal olursa olsun; Suriye'nin ameliyat edilmesini engellemelidir.
Her sokağa çıkanın, devleti ele geçirdiği bir sürecin Türkiye'de nasıl bir yankı yapacağı bilinmiyor.
Burada bir tehlikenin olduğunu  sanıyorum ki Türk hükümeti de görüyordur.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget