Millet Meclisi’nde ant içme töreni yapılmadı. Başkanlık Divanı seçilmedi. Hükümet kurulmadı ama… yeni parlamento çeşitli sorunlarla karşı karşıya.
Parlamentoda çoğunlukta olan AKP’nin Meclis başkanı saptamasına itirazları olamayacağını belirten CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu; balkon konuşmasında yeni anayasanın hazırlanmasında muhalefet partileriyle görüşerek uzlaşma zemini arayacağını açıklayan RTE’nin bu vaadinde samimi olduğunu Meclis başkanı seçiminde muhalefete danışarak kanıtlayabileceğini söylüyor.
AKP (RTE), sekiz yıllık tek başına iktidarlarında Meclis başkanı seçiminde muhalefete danışmaya gerek görmedi. Adayını saptadı, Meclis Genel Kurulu’na dayattı.
Meclis başkanı seçiminde de hemen her konuda kullandığı gerekçeye göre:
Ulusal irade AKP’yi dilediği gibi davranmak, karar almak ve uygulamakla görevlendirmişti. Muhalefetle görüşmeye gerek yoktu!
Bakalım sekiz yıl sonra AKP, kimi temel ulusal konularda partiler arası uzlaşmanın kapısını aralamak için Meclis Başkanlığı seçimini bir fırsat olarak değerlendirecek mi? Yoksa:
2007’de olduğu gibi balkon konuşmasını bir kez daha öylesine söylenmiş, gerçekleşmeyecek vaatler diye çöp sepetine mi atacağız?
***
Oysa, daha önceki dönemlerde Meclis başkanını çoğunluk partisi ile muhalefet uzlaşarak seçti.
Meclis başkanının parlamentoda çoğunlukta veya daha fazla milletvekili olan partiden seçilmesi geleneksel bir kural.
Bu kural, 1950-60 arası Demokrat Parti ve AKP 8 yıllık tek başına iktidarlarında uygulanmadı...
27 Mayıs’tan sonraki seçimlerde tek başına iktidara gelemeyen, ancak öteki partilerden daha fazla milletvekili çıkaran İsmet İnönü liderliğinde CHP; muhalefetteki Adalet Partisi ve Yeni Türkiye Partisi ile uzlaşarak CHP’li Fuat Sirmen’in Meclis başkanı seçilmesini sağladı.
Demirel’in genel başkanlığında 1965’te tek başına iktidara gelen Adalet Partisi, muhalefetle görüşerek Meclis başkanını seçme kuralını bozmadı.
AP, Ferruh Bozbeyli adı üzerinde CHP ile mutabık kaldı. Bu kurala göre partiler arası uzlaşmayla 12 Eylül’e kadar, Cahit Karakaş (CHP) başkanlık görevi yaptı.
Daha sonraki dönemlerde de, ta ki 2002 yılında AKP tek başına iktidara gelinceye dek uzlaşma kültürünün bir ürünü olan bu temel kural işledi.
AKP bakalım “biz” diyebilecek mi, yoksa “ben” demeye mi devam edecek?
***
CHP’deki iç gelişmeler Meclis Başkanlığı, yeni anayasa konularını ikinci plana itti.
Dünkü gazeteler, pazar günü TV haberleri bir kez daha CHP kurultayının toplanmasını içeren girişimleri işledi.
Genelde haber ve yorumlar Baykal-Sav, kurultay için imza toplanmasında uzlaştı başlığı altında sunuldu.
Yakın çevrelerden edindiğim bilgiye göre, “imza toplama girişimleri var ama Baykal ile Sav arasında bu konuda bir anlaşma yok!”
Örgütten gerekli sayıda imza toplanmasına her ikisinin de yeşil ışık yaktıkları bir gerçek. Ama (arada gidip gelenler var mı, şimdilik bilmek olanaksız) Baykal, Sav’la telefona veya yan yana bir araya gelmiş değil.
Baykal, Sav’ın aksine genel başkan seçimine sıcak bakmıyor.
Ortak görüş; olası kurultayda Parti Meclisi (PM) seçimi yapılması.
Neden parti meclisi? Baykal, PM’de partiyi doğrudan ilgilendiren temel konularda karar alınmadığını söylüyor ve eksen kaymasından söz ediyor.
Baykal ola ki Kılıçdaroğlu ile görüşebilir. Seçim sonuçlarının irdelenmesi ve yeni bir PM seçilmesine olanak sağlamak için Kurultay’ı genel başkanın toplantıya çağırması daha yararlı diye düşünüyor da olabilir.
***
Kurultay’ı delege istedi veya Kılıçdaroğlu çağırdı diyelim.
Tartışmalara yeni ivme kazandıracak veya partideki iç çekişmeyi -belirli ölçüde- sonuçlandıracak veya sonuçlandırmayacağını içeren sorun; yeni PM’nin hangi yöntemle seçileceği üzerinde toplanıyor.
Kılıçdaroğlu, PM seçimine genel seçim arifesindeki kurultayda uyguladığı genel başkanın hazırladığı tek liste ile mi gidecek?..
…yoksa daha önce vaat ettiği gibi PM seçiminde çarşaf liste mi uygulayacak?
Söylenen şu: “Çevre” ve bugünkü üyeler, PM seçiminin genel başkanın hazırlayacağı liste ile yapılmasında direnecek ve kurultayda çok laf söylenecek ama, hiçbir şey değişmeyecek!
Ya da; parti içi muhalefetle birlikte çalışabileceğini kanıtlamayı, parti içi huzursuzluğu çok düşük düzeye indirmeyi isterse Kılıçdaroğlu, PM seçiminde çarşaf liste yöntemini uygulayacak.
Ne olur ne olamaz CHP’de; önümüzdeki günlerin konuları!
Yorum Gönder