Bilmem yazmış mıydım, Cumhuriyet Halk Partisi’ne açtığım kredi 12 Haziran akşamı sona erecekti, erdi. Bunun seçim sonuçlarıyla bir ilgisi yok; bundan böyle eskiden olduğu gibi tümüne eşit uzaklıkta durduğum sosyalist örgüt ve girişimleri desteklemeyi sürdüreceğim.
* * *
Bu arada CHP’lilere de bir çift sözüm var. Seçimler sonrası parti içinde başlayan kayıkçı kavgası CHP’ye oy veren seçmenler gibi “zayıf da olsa bir umut” diyerek belli bir süre için onu destekleyen insanların midesini bulandırıyor.
Önce şunun bilinmesi gerekiyor: Sosyal demokrat partiler, kapitalizmin onarımını öngören, emek ile sermaye arasında sermaye lehine bozulan dengeyi emek lehine düzeltmeyi amaçlayan düzen partileridir. Sosyal demokrasinin özgürlük, eşitlik, sosyal adalet, laiklik, çoğulculuk gibi ileri sürdüğü istemler özünde burjuva-demokratik istemler olup sınıfsal bağlamda bir düzen değişikliğini öngörmez. Yine de sosyal demokrat taleplerin tümü ele alındığında ondan bir “ideoloji” olarak söz edilebilir.
Dolayısıyla CHP’liler eğer partilerinin sosyal demokrat bir örgütlenme olduğuna inanıyorlarsa kendilerinin bir ideolojinin, “sosyal demokrasi ideolojisinin” taşıyıcısı olduklarını bilmek durumundadırlar.
Ne var ki CHP’lilerin büyük çoğunluğu bunun bilincinde değildir.
* * *
Bir ideolojinin taşıyıcısı olan insanlar ideolojik savaşım verirler. Oysa CHP’de görülen “sen, ben, bizim oğlan” kavgasıdır.
Başka ideolojik yapılanmalarda olduğu gibi sosyal demokraside de tartışmalar kişilere endeksli olmamalıdır.
Bu liderde iş yok, eskisi ya da yenisi gelsin derken temel alınan ölçüt nedir? Somut konuşalım: Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştirenler, Deniz Baykal yeniden gelsin diyenler hangi çıkış noktasından hareket ediyorlar?
Kemal Kılıçdaroğlu şunun şurasında 13 aydır genel başkandır; Deniz Baykal ise 19 yıl genel başkanlık yapmıştır. Eğer ölçüt seçim başarısı ise Kılıçdaroğlu bir genel seçimde, Baykal ise genel-yerel altı seçimde başarısız olmuştur.
* * *
Kılıçdaroğlu döneminde hiç kuşkusuz önemli yanlışlar da yapılmıştır. Milletvekili adaylarının Türkiye genelinde önseçimle belirlenmemiş olması gibi sosyal demokrasiyle hiç ilgisi olmayan Sinan Aygün, Mehmet Haberal, Turhan Tanay’ın listelerde seçilecek yerlere konmaları hatadır. Örgüt küstürülmüştür. Fakat bunun karşılığı Genel Başkan 81 ilde, 200’ün üzerinde ilçe ve beldede mitingden mitinge koşarken, edilgen kalmak mıdır?
Seçim öncesi CHP yönetimi değişik konularda kamuoyuna önemli içerikte raporlar sunmuştur. Yönetimin yanlışları elbette eleştirilmelidir, fakat eleştirilere zemin olması gereken Genel Başkan’ın ve yönetimin bu raporların ruh ve söylemine uygun davranıp davranmadıkları olmalıdır. Bunun için de CHP’lilerin ilk önce yapmaları gereken bu raporları dikkatle incelemek, değerlendirmeleri olumlu ise içselleştirmek, değilse bu metinler üzerinden tartışma yürütmektir.
CHP’nin bugünkü görünümü ideolojik yapıda bir siyasal partiden ziyade çok hisseli bir vodvil kumpanyasını andırmaktadır.
Bu görünümü değiştirecek olan CHP’lilerdir.
* * *
Daha dün siyasete bir süre ara vereceğimi yazmıştım, olmadı. Burası Türkiye, isterseniz dünyanın öbür ucuna kaçın, münasebetsizlikler peşinizi bırakmıyor.
Yorum Gönder