Zafere ve hezimete dair her şeyi yaşamış olan Napolyon’un bir sözü var:
“Coğrafya ülkelerin kaderini belirler!”
Bu sözün en uygun düşeceği ülkelerden biri Türkiye.
Türkiye bir bakıma dünya ile komşu.
En uzun sınırımız Suriye ile; 877 kilometre. Bunun 510 kilometresi mayınlı.
Neden?
Soğuk Savaş döneminde Türkiye NATO üyesi ve uç karakol, Suriye de Sovyetler Birliği müttefiki olduğu için.
Bugün güney komşumuz Suriye’de iç savaş ortamı var, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi yaptırım kararı almak istiyor ama alamıyor.
Neden?
Kuzey komşumuz Rusya veto hakkını kullandığı için.
NATO’nun Libya operasyonunda en hassas olması gereken ülke Türkiye.
Neden?
Hem NATO üyesi olan hem de NATO’nun hedefindeki Ortadoğu-Kuzey Afrika ülkeleriyle özel bağlantıları olan tek ülke Türkiye.
***
Girişte aktardığımız Napolyon’un sözü sadece diplomatik içerik taşımıyor.
Yaşadığımız coğrafyadan her şeyimiz etkileniyor. Ekonomimiz, demokrasimiz, yaşam biçimimiz, aklınıza ne gelirse.
Özünde bunun yadırganacak bir yanı yok. Türkçemizdeki komşulukla ilgili atasözlerini ve deyimleri anımsayın, her biri Napolyon’un sözünü tamamlar.
“Ev alma, komşu al” diyelim, orada bırakalım.
Özgürlük günlerinde, yabancı bir gazeteci Irak-Türkiye ilişkileriyle ilgili görüşmeye gelmişti. Konu bizim iç işlerimize de geldi. Gazeteci rahat bir anlatımla, “Irak’la şöyle yapsanız, İran’la böyle olsa, Suriye’yle şöyle yaşasanız” diye konuşurken araya girip sormuştum:
- Bu ülkelerden birini size versek; sizin komşunuz olsa, ne dersiniz?
Arkadaşa şakası bile ağır gelmişti; el kol hareketleriyle, “no, no, no” diye çıkışmıştı.
***
Amacımız elbette komşularımızı küçümsemek değil. Tam tersine onlarla barış içinde, iki tarafın da yararına olacak sağlam zeminli anlaşmalarla ilişkileri götürmek gerekiyor.
Başta ekonomisi gelişmiş ülkeler olmak üzere dünyada en verimli işbirliği komşularla kurulandır.
Dünya komşusu Türkiye, kuruluş yıllarından beri genel olarak komşularıyla barış ortamı içinde olmaya özen gösterdi. Ancak coğrafyanın kaderi zaman zaman gerilimler de üretti.
20. yüzyılın başından bu yana bütün komşularımızın sınırlarının ve rejimlerinin en az bir kez değiştiğini unutmamak gerekiyor.
Böyle bir coğrafyanın ortasındayız.
Ülkeler de tıpkı insanlar gibi kaderlerini değiştiremeseler bile yönlendirebilirler.
Türkiye’nin kuruluş temellerinde bu var.
Atatürk, bu anlamda da 21. yüzyılda belki 20. yüzyıldan daha güncel.
Yorum Gönder