Nihayet “darbe ve muhtıraların hesabı sorulacak” diye Evet oyu istenen referandumdan bir yıl sonra ve seçim yaklaşırken “12 Eylül darbesi sorgulanacak” dendi. Hayatta kalan iki darbeci komutan; Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya’nın ifadeleri alınıyor. Ama haberin arkasından gelen cümleye bakın; “İfadeleri alındıktan sonra Cumhuriyet Başsavcılığı ‘dava açılması veya açılmaması yönünde’ karar verecek”miş. Dün bütün haber kanallarında “12 Eylül soruşturmasının “sonuca ulaşıp ulaşmayacağı” ve Kenan Evren’in verdiği ifade tartışılıyordu.
Artık herhalde anlamsızlığın, ‘hakla hukukla dalga geçme’nin daha ötesi olamaz. Bu ne çarpık bir mantık, ne adaletsizliktir ki yıllardır bir türlü kesin kanıt bulunamayan bir “darbe hazırlığı” iddiası ile “imzasız ihbar mektupları ve gizli tanıklarla” yüzlerce kişi tutuklanıyor, gazeteciler yazılarından dolayı bile darbeci-çeteci ilan edilip cezaevine atılıyor, orduda da ne general kalıyor, ne kozmik oda; TSK’nın da altı üstüne getiriliyor ama “darbe yapmış, muhtıra vermiş” generaller özenle korunuyor.
PİŞMAN DEĞİLMİŞ!
Ne 12 Eylül’ün, ne de 27 Nisan muhtırasının affedilmesi mümkün değildir, hele de toplum yıllardır “darbe” ile uyutulup uyandırılıyorsa, yıllardır Batı bile “ordu her an darbe yapabilir”e inandırılıyor, bu darbe ve muhtıralar siyaseti dizayn etmek üzere kullanılıyor, örneğin referandumda ve seçimlerde dillerden düşürülmüyorsa hiç olamaz. Ayrıca, örneğin 12 Eylül’ün binlerce mağduru darbeyi ve Evren’i affetmedikten sonra Başsavcılık nasıl dava açılmamasına karar verebilir? Oyuncak mı bu, yoksa soruşturma sadece ‘seçim öncesi bir göz boyama’ mı?
Efendim, Evren ifade verirken soruları “içtenlikle” cevaplamış da, “yönetime neden el koydunuz” sorusuna “Ülkenin o günkü şartları, anayasal kurumların işlememiş olması nedeniyle” cevabını vermiş de... “Pişman mısınız” sorusuna karşılık “Pişman değilim, ülkenin o şartlarında yine yetkili olsam yine yapardım” demiş de.. Kim dinler bu masalları?
ŞARTLARI KİM OLUŞTURDU?
“Ülkenin o şartları, her gün onlarca kişinin ölmesi” perde gerisinde kimlerin marifetiydi biliyor muyuz? Nasıl emin olacağız, ya o şartları kendileri yaptılarsa? Darbe istendikten sonra “ülkenin şartlarını o hale getirmek, karmaşa yaratmak, milleti canından bezdirmek” çok mu zor, her zaman yapılamaz mı? Darbenin mazereti olur mu?
Ayrıca, kendi ağzıyla “Darbeyi daha önce yapabilirdik ama şartların oluşmasını bekledik” diyen de Evren değil miydi? 12 Eylül darbesi ve 27 Nisan muhtırası tarih önünde mahkum edilmedikçe, o tarih “darbe hazırlığı yapılıyordu da onun için insanları yıllarca hapiste çürüterek duruşma beklettik” diyen yargı-siyaset işbirliğini sonsuza kadar mahkum edecektir. Bir yanda “çoğunun hatalı olduğu anlaşılan iddialarla, sehven yapıldığı açıklanan eklemeler vs ile yıllarca cezaevinde süründürülen insanlar varken, diğer yanda “ülkeyi 50 yıl geriye götüren, demokrasiyi ortadan kaldıran darbeyi yaptığına pişman bile olmayan, bugün olsa yine yapardım” diye dayılanan biri mutlaka hesap vermelidir.
DEMOKRASİYE YAKIŞMAYAN ŞEY!
Darbeden sonra “yaşı tutmayan gencin yaşını büyüterek” nasıl idam ettilerse, şimdi Evren’i sorgulamak için de yaşını mahkeme kararıyla küçültsünler isterlerse... Böylece birileri çıkıp “ama efendim o çok yaşlandı” demez belki.. Ayrıca, Cumhurbaşkanı Gül de yine kendi cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında “demokrasiye yakışmayan çok şey olduğunu, bunların hepsini bildiğini” söylüyor. Referandumdan önce olduğu gibi yine yoğun şekilde darbe muhabbetine dalındı, cezaevine atılmış onlarca asker-sivil insan için artık halka eskileri hatırlatıp “bakın, boşuna yapmadık” denmesi lazım. Oysa mesela Gül’ün seçimi sırasında “demokrasiye en yakışmayan olay” Yaşar Büyükanıt’ın 27 Nisan Muhtırası idi. Cumhurbaşkanı Gül neden bu muhtıranın da sorgulanmasını istemiyor?
Bu muhtıra neden hiç ağza alınmıyor, “mağdur tablosu yaratarak oylara olumlu katkısı olduğu için” değilse neden? Bence halka her şeyden önce onu açıklamaları gerekiyor!
Oy pusulanıza iyi bakın!
Bana da göndermişlerdi bu uyarıyı ama seçim öncesi o kadar çok şey oluyor ki yazacak, arada unutuldu. Pazartesi akşamı, geçen hafta bir operasyon geçiren sevgili Deniz Adanalı’yı ziyarete gittiğimizde eşi Mehmet Adanalı “mutlaka yazılmalı, önemli bir nokta” diyerek hatırlattı. Oy pusulalarında ‘verdiğiniz oyun doğru yere işaretlenmesi’ dışında herhangi bir işaret, çizgi vs olunca oy geçersiz sayılıyor ya... Yeni bir hile yöntemi olarak pusulaların bir köşesine ya da arkasına bir çizik atılıyor, vereceği oy az çok belli mahallelerde böylece oyların çoğu yok olabiliyormuş.
Buna da dikkat çekelim, güzel ülkemizde artık “hile” konusunda öyle bir paranoya oluştu ki bugüne kadar akla gelmeyen her ihtimal düşünülüyor. En iyisi siz kapınızı iyi kilitleyin de ‘komşunuzu’ hırsız çıkarmayın.
Yorum Gönder