Bi Daha mı? Tövbe de! - Mustafa Balbay Köşe Yazısı
Seçim atmosferinin günlük yoğunluğu, AKP iktidarının 9 yıla yaklaşan icraatının sorgulanmasını engelliyor. Türkiye’nin
temel konularına baktığımızda çözümden öte, daha kötü noktaya gidildiği açıkça ortada. Bunu görmek için çok çaba harcamaya gerek yok; AKP’nin hayal perdesini çekmek yeterli.
Dört başlıktan bakalım; demokrasi, iç barış, ekonomi, dış politika.
AKP iktidara gelirken AB hedefini çok diri tuttu. Her alanda AB standartlarına ulaşmayı planladıklarını, AB’ye almasalar bile bunu istediklerini söyledi. Pek çok kesim AB süreci ile birlikte demokrasi çıtasının çok yükseleceğini düşündü ve AKP’yi destekledi.
AKP bunda samimi değildi. Bunun somut örneklerini zamanında defalarca dile getirdik.
Uluslararası tarafsız kurumların listeledikleri demokrasi standartlarına göre Türkiye’deki yapı diktatörlükten hallice.
İç barış sorunlarımız 2002 ile karşılaştırılmayacak ölçüde arttı. Güneydoğu’da olağanüstü hal (OHAL) döneminde bir yılda meydana gelen olaylar, tutuklamalar, hukuk ihlalleriyle 2010 yılı karşılaştırılırsa sanılanın aksine durumun daha kötü olduğu görülecektir.
Başbakan, iç barıştan sadece AKP’ye biat edilmesini anlıyor. Ötesi bölücülük, çete, terör...
Çevrecileri bile terör örgütü üyesi ilan ettiler. Bu gidişle memleketteki en kalabalık örgütlenme terör örgütleri olacak!
***
Ekonomide her kesimin durumu bir doz ileri gitti. Zengin küçük dilim daha zengin oldu, yoksul kesim daha da yoksullaştı.
Zenginleşen kesimden küçük bir eleştiri gelse, hemen şu mesajı uygun dillerle ulaştırıyorlar.
“Bizim dönemimizde daha zengin olmadınız mı? Oldunuz. O zaman bize destek vermek zorundasınız.”
Paralı asker tutmanın ekonomideki yöntemi, bu olsa gerek!
Ekonomide rakamlar büyüyor, ancak bu hormonal. Büyüyoruz ama, kalkınmıyoruz, gelişmiyoruz. İnsani gelişmişlik sıralamamız da demokrasimiz gibi 80. sıradan sonra başlıyor, 120’ye kadar iniyor.
Seçim konuşmalarını olabildiğince dikkatli dinliyorum; Başbakan gittiği bir ilde, “burada 500 kişinin çalıştığı şu fabrikayı biz yaptık” diyemiyor. Yok çünkü...
***
Sanılanın aksine hükümetin en kötü olduğu alan dış politika.
Her şey bir yana, sıfır sorun diye bir iddia ortaya atmanın kendisi sorundur. Üstelik uygulama tam tersi oldu. Ama yine de sıfırın hakkını verelim, mevcut sorunların sağına birer sıfır daha koydular.
İşbaşına gelirken AKP’nin en iddialı olduğu dış politika konusu Kıbrıs’tı. “40 yıllık politikalarla bu iş çözülmez” deyip Denktaş’ı devre dışı bıraktılar.
Ne oldu?
Hemen çözüm için birlikte hareket ettikleri Talat’ın görev süresi doldu. Sonrası malum.
Sıcak durum; Ortadoğu politikası avara kasnak gibi. Her şeyin içinde olma hastalığı doğal olarak beraberinde hata getiriyor.
AKP Ortadoğu’da hem kurtla bir olup kuzuyu yemek istiyor, hem koyunla bir olup kuzuya ağlamak istiyor!
***
AKP, bütün bunlardan sonra meydan şarkısı olarak, “bir daha” diyor.
Bir daha, bir daha iktidara getirin.
Niçin?
Çırak olarak bozduklarını ustaca bozacaksa, bu iş Timur’un fillerine benzeyecek.
Televizyonda, “bi daha, bi daha” nakaratlarını dinlerken, insan halkımızın bunu şöyle değerlendireceğini düşünüyor:
Bir daha mı?
Tövbe de...
Yorum Gönder