Başbakan’ın Öfkesi Dinmek Bilmiyor - Deniz Kavukçuoğlu Köşe Yazısı
Başbakan’ın sinirleri tepesinde, kendisi gibi düşünmeyen herkese kızıyor. Yurtiçi, yurtdışı fark etmeksizin öfkesinden herkes payını alıyor.
Hopa’da CHP, Halkevleri AKP mitinginin yapılacağı alana bakan bir inşaata pankart mı asıyor, AKP’liler celalleniyor, onlar celallenince kraldan fazla kralcı polis de harekete geçiyor, coplar, biber gazları, tazyikli sular… Ortalık savaş yerine dönüyor. Ne o? İnsanlar “Tek yol devrim! Tek yol sokak!”, “Sularımızı sattırmayacağız!” gibi şeyler yazmışlar o pankartlara. Polisi yatıştırmaya çalışan astım hastası bir emekli öğretmen, Metin Lokumcu biber gazına bağlı kalp krizi geçirerek can veriyor. Olaylardan sonra alana “intikal eden” Başbakan olaylara ilişkin yargısını çoktan oluşturmuş kafasında. Başta Halkevleri olmak üzere pankart eylemine destek veren herkesi “teröristlikle”, CHP’yi de “teröristlerle işbirliği yapmakla” suçluyor. Bir insanın ölmüş olması umurunda değil, esip gürlüyor, Metin öğretmene rahmet, ailesine başsağlığı dilemek aklına bile gelmiyor.
***
Hopa’daki olaylarda polisin orantısız güç kullanması Türkiye’nin çeşitli kentlerinde protesto ediliyor. Ankara’daki protesto eyleminde Halkevleri üyesi Dilşat Aktaş adında bir genç kız elindeki bayrakla bir polis panzerine tırmanıyor, polislere doğru sallıyor. Bu arada bayrak düşüyor, elinde sopası kalıyor. Onu sallıyor. Olay bu!
Fakat bununla kalmıyor. İfadesine göre protesto eyleminden sonra polisler kendisini izliyorlar, Kızılay civarında “Gel bakalım buraya, o sen misin?” diye bağırıp üzerine çullanıyorlar. Dakikalarca dövülüyor. Çevredeki vatandaşlar genç kızı polislerin elinden güçlükle kurtarıp bir taksiyle SSK Dışkapı Hastanesi’ne götürüyorlar. Kalça kemiklerindeki kırıklar nedeniyle ameliyata alınıyor, kendisine platin takılıyor, “6 ay iş göremez” raporu veriliyor.
Başbakan miting alanlarında Dilşat Aktaş’tan, “Kız mı kadın mı bilmiyorum” diye söz ederek, “teröristlikle” suçluyor, onu dövüp hastanelik eden polisleri ise savunuyor.
***
Başbakan için kendisi gibi düşünmeyen herkes “terörist”, herkes “çeteci”. Daha da ileri gidiyor, Hopa olaylarına ilişkin olarak, “Rüzgâr eken fırtına biçer” diyerek kendisine eleştiri yönelten CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na “edepsiz, alçak, ahlaksız” diyor, diyebiliyor.
AKP’nin çift şeritli yol yapımına verdiği önemi “Yol ve zor” başlığı altında mercek altına alan gazeteci-yazar Nuray Mert’i miting alanlarında “namertlikle” suçluyor.
Başbakan’ın öfkesinden yabancı medya organları da payını alıyor. Ünlü The Economist dergisinde editoryal bir yazı yayımlandı. Konu “Türkiye’de Seçimler”. Bu yazıda dergi bu seçimlerde seçmenin CHP’yi desteklemesini öneriyor; nedeni de TBMM’de elde edeceği 2/3 çoğunlukla AKP’nin tek başına anayasa değişikliğini gerçekleştirebileceği ve Recep Tayyip Erdoğan’a başkanlık yolunu açabileceği olasılığı. Bu olasılık Türkiye’deki düşünen insanlar gibi Türkiye’den henüz umudunu kesmemiş yabancıları da ürkütüyor. AKP otarşizminin ülkemizi ne tür bir felakete sürükleyeceğini bizim gibi onlar da görüyorlar.
Başbakan şimdi de “uluslararası çetecilikle” suçladığı The Economist dergisine saldırıyor.
***
Başbakan’ın öfkesi dinmek bilmiyor; öfkelendikçe de gün ile dünü birbirine karıştırıyor. Söz gelimi, modern Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk 23 yılında uygulanan “tek parti yönetimi”ne takıyor kafasını. Bu uygulamadan yola çıkarak “demokrasi” ile “CHP”yi bir araya getirmenin “Fransızlık” olduğunu ileri sürüyor. Yakın çağ Avrupa’sına ilişkin hiçbir bilgisi yok Başbakan’ın.
Neyse, yarın devam edelim.
Yorum Gönder