Kılıçdaroğlu, ''Bu soruyu önce ülkeyi
yöneten Sayın Başbakana sorun diye yanıtladıktan sonra ''Bir
ülkenin sorunları, bir başka ülkenin büyükelçisi tarafından dile getiriliyorsa
oturup konuşmamız, düşünmemiz lazım'' demişti.
Yani büyükelçinin devlet işlerine
karışmasını, yönlendirmeye kalkmasını bir şekilde eleştirmişti.
İktidar partisi için ülkeyi
yönetemediklerini, başbakanın bugün söylediğini yarın inkâr ettiğinden söz
etmişti.
Evet, Sayın Kılıçdaroğlu yaklaşık on ay
önce eleştirilerini böyle dile getiriyordu. https://arsiv.gercekgundem.com/?p=524882
Peki, sonra ne oldu da kendisi, adı geçen
zatla otel odasında iki buçuk saat gizli bir görüşme yaptı.
Neler konuşulduğu halen bizler için bir
sırdır. Başbakan Erdoğan’ın Dolmabahçe Sarayında Yaşar Büyükanıt ile 105
dakikalık yaptığı konuşma gibi.
Hani şu mezara kadar
gidecek sır gibi!
Bu konuşmadan bir müddet sonra da ABD’nin
Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone ile akşam yemeğinde buluştu ve basına
kapalı gerçekleştirilen görüşme yapıldı.
Bir ülkenin sorunları, bir başka ülkenin
büyükelçisi tarafından dile getiriliyor diye bunu yadsıyacaksın sonra başbakanı
bugün söylediğini yarın inkâr ediyor diye eleştireceksin ama aynı şeyi kendin
yapacaksın.
Oldu mu Sn.Kılıçdaroğlu?
Türkiye ABD ‘in sömürgesi değildir
büyükelçi de sömürge valisi değildir.
Ayrıca Ricciardone’in sizin birlikte
yemek yiyecek kadar samimi arkadaşınız olmadığını sanıyorum.
Siz CHP ‘i yani içinde olan bizleri
temsilen görüşüyorsunuz beyefendi ile ama ne görüştüğünüzden örgütü
bilgilendirmiyorsunuz.
Yani bir yerde buna tencere dibin kara
seninki benden kara mı demek gerek bilemiyorum.
***
Türkiye’yi
sarsan, dünyada ses getiren cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk
operasyonlarında, adları yolsuzluklara bulaşan iki bakanın istifaları bence
bilhassa geciktirilmiştir. Bunun iki nedeni olmalıdır bence.
Birincisi istifalar hemen olsaydı
başbakanın palavralarına (dış güçler, içerdeki ihanetçiler vs.) tebaası da
inanmayacaktı. Şimdilerde masum olduklarına inandırabilmek adına neler
söylediğini biliyoruz.
Başbakan bunun için zaman kazandı..
İkincisi görevde olan bir içişleri
bakanı, yeni atanacak olandan kimin kim olduğunu daha iyi bilirdi bakanlığı
bırakmadan önce tayinler, görevden alınmalar, muhabirlerin adliyelere girememe
yasakları birçok şey yapılabilirdi ve yapıldı. Bu arada delil karartmaların
yapılmadığı da şüphe götüremez elbette.
Aksi takdirde, oğulları tutuklanmış, kendilerinin de yolsuzluklarda adları geçmiş
onurlu insanlar aynı gün istifa ederlerdi.
Bırakın bakanları, hükümetin tamamının
istifa etmesi gerekirdi.
Bu yolsuzluk, rüşvet olaylarının nereye
kadar uzandığını anlamamak için geri zekâlı olmak gerek değil mi?
Bakınız ben şu satırları yazdığım sırada
NTV de konuşan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Bakanlıktan ve
milletvekilliğinden istifa ettiğini açıkladı. Bayraktar yaptığı açıklamada ‘Her şeyden haberi olan Başbakan’ın
istifa etmesi gerekir’ dedi.
İşte buyurun.
Her yolsuzluktan haberi
olan bir başbakan! ))))
Bu saatten sonra AKP’nin toparlanması
imkânsızdır.
Asla batmaz denilen TİTANİK bile bir
buzdağına çarpmış bordasını jilet gibi kesilerek, parçalamış, sonunda okyanusun
derinliklerine gömülmüştü.
AKP gemisi çatırdadı su almaya başladı
artık. Hatta yan yatmış durumda.
Evet, AKP yıkılıyor mu,
batıyor mu ne derseniz deyin ama ABBAS yolcudur artık.
***
CHP genel Başkanını anlamak mümkün
olmuyor.
AKP iktidarı yıkılıyorken İstanbul’u
alması hemen hemen hayal olmuştur. Bunu ben değil cümle âlem görüyor ve
söylüyor.
Peki, o zaman SN.Kılıçdaroğlu’nun büyük
şehirlere atama ile yaptığı adayların bir önemi kalmış mıdır? Neden partisinden
yolsuzluk tan atılmış MHP li, AKP li insanları aday gösterir?
Hakkında dosyalar olan adayları
istemediğini belirtiyor Sarıgül’ün hakkında dosyaların olmadığını söyleyebilir
mi acaba?
Neden ille de Sarıgül?
Neden örgütün içinden
gelen Gürsel Tekin değil?
Bunu örgüte ve kamuya açıklaması gerekir.
Ön seçim ile adaylar belirlenecekti neden
vaz geçti.
Örgüt,Sermayenin
desteklediği ve cemaatle işbirliği içinde olduğunu saklamayan Sarıgül’ü
istemiyor.
Örgüte rağmen Kılıçdaroğlu’nun Sarıgül’ü
isteme nedeni nedendir?
Merak ediyorum,
Sn.Kılıçdaroğlu örgüt mü Sarıgül mü deseler yine Sarıgül mü der acaba?
Hay Allah! Şu sırada bir istifa haberi de
CHP den geldi.
Aralarında Ayvalık Belediye Başkanı Hasan
Bülent Türközen ve Küçükköy Belediye Başkanı Mesut Ergin, meclis üyeleri, parti
yönetim kurulu ile Pir Sultan Abdal Der neği yöneticileri, Belediye-İş
Sendikası Ayvalık Baş temsilcisi İsmail Aydoğan’ın da bulunduğu yaklaşık 300
üye, CHP binasına yürüyerek partilerinden istifa etmişler.
Pir Sultan Abdal Derneği yöneticilerinden
eski CHP Kadın Kolları Başkanı Tülay Çankaya ise, Ayvalık’ta yaşayan Alevilerin de toplu
istifaya hazırlandıklarını ifade etmiş.
CHP de de öncü artçılar
yaşanmaya başlandı. Birileri CHP yi yıkmak, parçalamak için düğmeye mi bastılar
acaba?
Genel Başkan Kılıçdaroğlu birilerinin partiye zarar verdiğinin
farkında değil midir?
***
Vay vay ya! Başbakan il başkanları
toplantısında konuşuyor ve hemen hemen
tüm Tv.ler veriyor.
İşte başladı. ..
Kendi yolsuzluklarına baksınlar.
Yolsuzluğu olan birisini İstanbul için aday yaptılar. CHP şöyle, CHP böyle
komplo kurdular. Faiz lobisi vs.
Ya hayret ediyorum başbakan halkı
kandırırken, kandırmaya çalışırken nasıl oluyor da yüzü kızarmıyor? Pes
vallahi. Değer mi bu kadar yalana diyeceğim ama sonu ona dokunacak diye
çırpınıyor işte.
Konuştukça batıyorsun
başbakan artık lütfen sus bari ya!
TC.Tünay Süer
25 Aralık.2013 Çarşamba
Yorum Gönder