Go Home Ricciardone - Tünay Süer

2013 Şubat ayında ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone’nin bazı davalara ilişkin sözleri gazeteciler tarafından CHP Genel Başkanına sorulmuştu.
Kılıçdaroğlu, ''Bu soruyu önce ülkeyi yöneten Sayın Başbakana sorun diye yanıtladıktan sonra  ''Bir ülkenin sorunları, bir başka ülkenin büyükelçisi tarafından dile getiriliyorsa oturup konuşmamız, düşünmemiz lazım'' demişti.
Yani büyükelçinin devlet işlerine karışmasını, yönlendirmeye kalkmasını bir şekilde eleştirmişti.
İktidar partisi için ülkeyi yönetemediklerini, başbakanın bugün söylediğini yarın inkâr ettiğinden söz etmişti.
Evet, Sayın Kılıçdaroğlu yaklaşık on ay önce eleştirilerini böyle dile getiriyordu. https://arsiv.gercekgundem.com/?p=524882
Peki, sonra ne oldu da kendisi, adı geçen zatla otel odasında iki buçuk saat gizli bir görüşme yaptı.
Neler konuşulduğu halen bizler için bir sırdır. Başbakan Erdoğan’ın Dolmabahçe Sarayında Yaşar Büyükanıt ile 105 dakikalık yaptığı konuşma gibi.
Hani şu mezara kadar gidecek sır gibi!
Bu konuşmadan bir müddet sonra da ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone ile akşam yemeğinde buluştu ve basına kapalı gerçekleştirilen görüşme yapıldı.
Bir ülkenin sorunları, bir başka ülkenin büyükelçisi tarafından dile getiriliyor diye bunu yadsıyacaksın sonra başbakanı bugün söylediğini yarın inkâr ediyor diye eleştireceksin ama aynı şeyi kendin yapacaksın.
Oldu mu Sn.Kılıçdaroğlu?
Türkiye ABD ‘in sömürgesi değildir büyükelçi de sömürge valisi değildir.
Ayrıca Ricciardone’in sizin birlikte yemek yiyecek kadar samimi arkadaşınız olmadığını sanıyorum.
Siz CHP ‘i yani içinde olan bizleri temsilen görüşüyorsunuz beyefendi ile ama ne görüştüğünüzden örgütü bilgilendirmiyorsunuz.
Yani bir yerde buna tencere dibin kara seninki benden kara mı demek gerek bilemiyorum.
                                                                       ***
 Türkiye’yi sarsan, dünyada ses getiren cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonlarında, adları yolsuzluklara bulaşan iki bakanın istifaları bence bilhassa geciktirilmiştir. Bunun iki nedeni olmalıdır bence.
Birincisi istifalar hemen olsaydı başbakanın palavralarına (dış güçler, içerdeki ihanetçiler vs.) tebaası da inanmayacaktı. Şimdilerde masum olduklarına inandırabilmek adına neler söylediğini biliyoruz.
Başbakan bunun için zaman kazandı..
İkincisi görevde olan bir içişleri bakanı, yeni atanacak olandan kimin kim olduğunu daha iyi bilirdi bakanlığı bırakmadan önce tayinler, görevden alınmalar, muhabirlerin adliyelere girememe yasakları birçok şey yapılabilirdi ve yapıldı. Bu arada delil karartmaların yapılmadığı da şüphe götüremez elbette.
Aksi takdirde, oğulları tutuklanmış, kendilerinin de yolsuzluklarda adları geçmiş onurlu insanlar aynı gün istifa ederlerdi.
Bırakın bakanları, hükümetin tamamının istifa etmesi gerekirdi. 
Bu yolsuzluk, rüşvet olaylarının nereye kadar uzandığını anlamamak için geri zekâlı olmak gerek değil mi?
Bakınız ben şu satırları yazdığım sırada NTV de konuşan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Bakanlıktan ve milletvekilliğinden istifa ettiğini açıkladı. Bayraktar yaptığı açıklamada ‘Her şeyden haberi olan Başbakan’ın istifa etmesi gerekir’ dedi.
İşte buyurun.
Her yolsuzluktan haberi olan bir başbakan! ))))
Bu saatten sonra AKP’nin toparlanması imkânsızdır.
Asla batmaz denilen TİTANİK bile bir buzdağına çarpmış bordasını jilet gibi kesilerek, parçalamış, sonunda okyanusun derinliklerine gömülmüştü.
AKP gemisi çatırdadı su almaya başladı artık. Hatta yan yatmış durumda.
Evet, AKP yıkılıyor mu, batıyor mu ne derseniz deyin ama ABBAS yolcudur artık.
                                                                     ***
CHP genel Başkanını anlamak mümkün olmuyor.
AKP iktidarı yıkılıyorken İstanbul’u alması hemen hemen hayal olmuştur. Bunu ben değil cümle âlem görüyor ve söylüyor.
Peki, o zaman SN.Kılıçdaroğlu’nun büyük şehirlere atama ile yaptığı adayların bir önemi kalmış mıdır? Neden partisinden yolsuzluk tan atılmış MHP li, AKP li insanları aday gösterir?
Hakkında dosyalar olan adayları istemediğini belirtiyor Sarıgül’ün hakkında dosyaların olmadığını söyleyebilir mi acaba?
Neden ille de Sarıgül?
Neden örgütün içinden gelen Gürsel Tekin değil?
Bunu örgüte ve kamuya açıklaması gerekir.
Ön seçim ile adaylar belirlenecekti neden vaz geçti.
Örgüt,Sermayenin desteklediği ve cemaatle işbirliği içinde olduğunu saklamayan Sarıgül’ü istemiyor.
Örgüte rağmen Kılıçdaroğlu’nun Sarıgül’ü isteme nedeni nedendir?
Merak ediyorum, Sn.Kılıçdaroğlu örgüt mü Sarıgül mü deseler yine Sarıgül mü der acaba?
Hay Allah! Şu sırada bir istifa haberi de CHP den geldi.
Aralarında Ayvalık Belediye Başkanı Hasan Bülent Türközen ve Küçükköy Belediye Başkanı Mesut Ergin, meclis üyeleri, parti yönetim kurulu ile Pir Sultan Abdal Der neği yöneticileri, Belediye-İş Sendikası Ayvalık Baş temsilcisi İsmail Aydoğan’ın da bulunduğu yaklaşık 300 üye, CHP binasına yürüyerek partilerinden istifa etmişler.
Pir Sultan Abdal Derneği yöneticilerinden eski CHP Kadın Kolları Başkanı Tülay Çankaya ise,  Ayvalık’ta yaşayan Alevilerin de toplu istifaya hazırlandıklarını ifade etmiş.
CHP de de öncü artçılar yaşanmaya başlandı. Birileri CHP yi yıkmak, parçalamak için düğmeye mi bastılar acaba?
Genel Başkan Kılıçdaroğlu   birilerinin partiye zarar verdiğinin farkında değil midir?
                                                             ***
Vay vay ya! Başbakan il başkanları toplantısında  konuşuyor ve hemen hemen tüm Tv.ler veriyor.
İşte başladı. ..
Kendi yolsuzluklarına baksınlar. Yolsuzluğu olan birisini İstanbul için aday yaptılar. CHP şöyle, CHP böyle komplo kurdular. Faiz lobisi vs.
Ya hayret ediyorum başbakan halkı kandırırken, kandırmaya çalışırken nasıl oluyor da yüzü kızarmıyor? Pes vallahi. Değer mi bu kadar yalana diyeceğim ama sonu ona dokunacak diye çırpınıyor işte.
Konuştukça batıyorsun başbakan artık lütfen sus bari ya!
Haline üzülmeye başladım .
TC.Tünay Süer
25 Aralık.2013 Çarşamba

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget