Atatürk’ün hedefi, bu ülkenin yaratıcı bütün unsurlarını ayaklandırarak bilime, araştırmaya, uçak fabrikalarına, sanayiyi kurmaya, demiryollarıyla bütün ülkeyi sarmaya ve bütünleştirmeye, çağın insanını, evet bir ülke zenginliğinin ve mutluluğunun en büyük kaynağı olan kaliteli, yetenekli çağdaş insanı yaratmaya yönelikti. Yani ayakları üzerinde duran, dünyaya durduğu çıktığı yükseklerden bakan ve bu temel üzerinde özgürce büyüyen bir ülke.
***
Bu büyük insandan sonra Cumhuriyeti devralanlar farklı bir cumhuriyet politikası izlediler. Atatürk’ün temellerini attığı her şeyi adeta tersine çevirdiler. Sadece bir noktayı söyleyeceğim: Uçak fabrikalarını kapattılar.. Yeter mi derdimi anlatmaya! Daha neler neler.. Bu konuda o kadar eser var ki ortada! Sonuçta, Batı’nın ileri karakolu olarak savaş cephesi bir ülkeye dönüştük. Özeti şudur Atatürk sonrasının: Size para veriyoruz, yardım ediyoruz, siz bu parayla ihtiyacınız olan her şeyi bizden satın alırsınız. Sizin üretmenize gerek yok. İşte İkinci Cumhuriyet budur... Şüphesiz 1960’tan sonra, Türkiye yeniden, kuruluş genlerinde yatan “üretici olmayı” yer yer keşfetmedi değil ama iç savaş ortamları yaratıldı, Hazine’yi talan ortamları hiç eksik olmadı, darbe ortamları oluşturuldu, Türkiye ABD ve Batı’nın ihtiyaçlarına göre tasarlanan ve güdülen bir ülke oldu. Özet şudur: 60 yılda 20 kadar ekonomik kriz ve yoksulluğun bir türlü aşılamaması. 2001 krizi adeta bu İkinci Cumhuriyet’in de sonunu hazırladı.
***
Çünkü İkinci Cumhuriyet’in Türkiye’yi yöneten tüm partileri, son büyük krizle birlikte iflas etti, dağıldı çöktü kapandı. RTE, farklı bir kökenden gelen siyasi anlayışın temsilcisiydi. İkinci Cumhuriyet’in neredeyse bütün sağ partileri CHP’den üremişti. Erbakan hareketini bunlardan ayırmak gerekir. Hele hele RTE’nin anlayışını neredeyse tamamen ayırmak gerekir. Bu anlayışı Cumhuriyet’ten çok Cumhuriyet öncesi dini akımlardan da alıyordu. RTE, Üçüncü Cumhuriyet’in temellerini attı. Nasıl ve nelerle? 1) Doğrudan İslamcı siyasi parti niteliği ve buna uygun içeride örneğin eğitim ve toplumsal hayatı onun anlayışına göre yeniden tasarlamaları ve dış politikalarıyla... 2) Cumhuriyet’i yaratan ve kuranları, Atatürk ve arkadaşlarını (iki ayyaş!) ve Cumhuriyet’in kuruluş aşamalarını (1938’e kadar) reddeden politikalarıyla! (Sahte ve reddiyeci uyduruk yeni bir tarih yaratma çabası.) 3) Uluslaşmayı reddeden, ulusu, ulusalcılığı reddeden, millet yerine ümmeti (İslami temelde birleşme.) geçirmeye yönelik politikalarıyla.
4) Sanayileşmeyi gerileten, bunun yerine inşaatçılığı geçiren ve el parası ve milletin varlıklarıyla bir tüketim cenneti vaat eden politikalarıyla.
5) RTE “ekonomik cenneti” iki ayak üzerinde kuruldu: Biri dışarıdan 400 milyar dolar borçla içeride tüketimi pompalaması. Bu milletin varlığı olan malı, mülkü, sanayisini satıp savurarak 60 milyar liralık bir de ek kaynak yaratması. Dahası var ama burada bu kadar!
Geçmiş Olsun Ülkem! Tayyibistan Cumhuriyeti, sadece Birinci değil, önemli ölçüde İkinci Cumhuriyet’in de reddine dayanıyordu. Bu nedenle Üçüncü Cumhuriyet denemesi sıfatını tam anlamıyla hak ediyordu.
Şimdi bütün bunlar bitti. RTE hâlâ iktidarda görünse de sona erdi. Geçmiş olsun, sevgili ülkem! 12 yılda bu tarihin akışını tersine çevirmeye yönelen bu girişim sona erdi. 2023, Tayyibistan Cumhuriyeti’nin tam ilanının tasarlandığı tarihti! Cumhuriyetin 100 yılı! Atatürk ve Cumhuriyeti’nin bütününe yönelik bütün bu toplam politikaların hesabı, Recep Tayyip Erdoğan’ı Atatürk’ün yerine, yeni büyük kurucu olarak geçirmeyi hedefliyordu. Suriye Savaşı ile göğsüne bir savaş kahramanı madalyası takabilseydi, kurucu görüntüsü tamamlanacaktı!
Atatürk’ü ve yaptıklarını aşmak boy bos meselesi değildir.
Bu hayal, Bakanlar Kurulu’nun istifa enkazlarının altında kaldı. O fotoğraf yani oğlunun, babasının yanı başında, millete tweet atarak hakarete yeltendiği o fotoğraf da tükenişin ve bitişin görüntüsüydü.
Hele hele o vakıf var ya o vakıf! Ona enkazın ta kendisi olarak bakınız lütfen!
Yorum Gönder