İstanbul merkezli yolsuzluk operasyonuna habersiz yakalanan Erdoğan
apar topar Adli Kolluk Yönetmeliğini değiştirip, Savcı ve polislerin
soruşturma öncesinde mülki amirlere, yani Başsavcı ve Valiye bilgi
vermesi zorunluluğunu getirdi.
Şimdi muhalefetiyle, cemaatiyle, sivil toplum örgütleriyle herkes iktidara ateş püskürüp, kıyameti koparıyor.
Keşke
bu kıyameti, bölücü terör örgütüne yönelik operasyonlar için TSK'nın
mülki amirden izin alması mecburiyeti getirildiğinde de koparsalardı!..
Yolsuzluk
soruşturmasını yürüten Muammer Akkaş'a dosyadan el çektirildi. Akkaş,
kendisine baskı yapıldığını açıklarken, İstanbul Başsavcısı Turan
Çolakkadı Akkaş'ın "yalan söylediğini" iddia etti.
Savcı Akkaş'tan dosyanın alınması üzerine kıyamet koptu, daha da kopacak.
Keşke
muhalefet ve STÖ'ler, MİT Müsteşarı hakkındaki soruşturmayı başlatan
Savcı'ya görevden el çektirildiğinde de böyle kıyameti koparsa,
Meclis'te Hakan Fidan için çıkarılan yasadan sonra orada bir saniye bile
kalmasaydı!..
İstanbul'daki savcılar arası savaşa HSYK da
dahil oldu. HSYK, Adli Kolluk Yönetmeliği'nin değiştirilmesinin
Anayasa'ya aykırı olduğunu açıkladı. Ancak oy birliğiyle değil, oy
çokluğuyla.
Besbelli Cemaate yakın üyeler ağır bastı. Muhalefet şerhi koyanlar ise herhalde iktidara yakın olanlar.
Şimdi muhalefet partileri ve STÖ'ler, HSYK'nın bu "duruşunu" da alkışlayacaktır.
İyi de 12 Eylül 2010 referandumunda yargı ile ilgili düzenlemelere, HSYK'nın ele geçirilmesine karşı çıkan kimlerdi?
Dünün yanlışı, bugünün doğrusu olabilir mi?
Türkiye'de adalet, o referandum ve bu HSYK yapısından sonra ölmedi mi?
Sırf Erdoğan gitsin diye, adaleti katledenler bugün "kahraman" muamelesi mi görecek?
-Tarih 18 Ağustos 2010-
HSYK, böylesi bir kriz ortamında tatile çıkma kararı aldı.
Adeta bu konuda da tarih tekerrür ediyor. Nasıl mı?
Tarih
18 Ağustos 2010, yani eski HSYK görevde, Anayasa referandumuna da
sadece 22 gün var. HSYK kilitlenmiş, kritik zamanlarda Adalet Bakanı
Sadullah Ergin toplantılara katılmaz olmuş, atama krizi had safhada.
O gün yapılan HSYK toplantısıyla ilgili olarak yandaş medyaya şu haberler sızar:
"Ergenekon,
Balyoz ve faili meçhul soruşturmalarını yürüten hakim ve savcıların
yerlerinin değiştirilmesi için korsan liste sunulunca Bakan Ergin
HSYK’yı terk etti.
Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu’nda
(HSYK) yaşanan atama krizi daha da derinleşti. Dünkü toplantıda kurul
gündemine 84 kişilik 'korsan kararname' sunan HSYK üyeleri İstanbul,
Erzurum ve Diyarbakır’daki kritik soruşturmaları yürüten mahkeme üyeleri
ve savcıları değiştirmek istedi. Bunun üzerine Adalet Bakanı Sadullah
Ergin ve Müsteşar Ahmet Kahraman toplantıyı terk etti."
Peki, HSYK üyelerinin "korsan kararnameyle" yerlerini değiştirmek istediği kimlerdir?
İstanbul
Cumhuriyet Başsavcıvekili Turan Çolakkadı, Cumhuriyet Savcıları Mehmet
Ali Pekgüzel, Zekeriya Öz ve Fikret Seçen. Listede Ergenekon, Balyoz,
Kafes ve Poyrazköy gibi davalara bakan İstanbul’daki Özel Yetkili
Mahkemesi’nin üyeleri de vardır.
Acaba şimdi özellikle Zekeriya Öz'e savaş açan Erdoğan ve bakanları, bu savaşları hatırlıyor mu?
Olaylı
HSYK toplantısına dönelim; Adalet Bakanı ve Müsteşarı'nın toplantıyı
terk ettiğini belirtmiştik. Terkten sonra Adalet Bakanlığı bir açıklama
yapar. Açıklamada, HSYK üyelerinin toplantıya yeni bir öneri getirdiği,
bu önerilerin “görülmekte olan davalar ile yürüyen soruşturmalara doğrudan müdahale” sonucunu doğuracağı vurgulanıp, bu nedenle hazırlanan kararnamenin geri çekildiği bildirilir.
Peki şimdi "görülmekte olan davalar ile yürüyen soruşturmalara" kim doğrudan müdahale ediyor. Erdoğan ve Adalet Bakanlığı.
Kim karşı çıkıyor; Sözüm ona 12 Eylül referandumu ile "üstünlerin hukukundan, hukukun üstünlüğünü geçişi sağlayan" ve yine sözüm ona AKP iktidarının oluşturduğu HSYK.
Demek ki, yeni HSYK'yı Erdoğan değil, başka güçler oluşturmuş!..
Yeniden olaylı HSYK toplantısındayız; Adalet Bakanlığı'nın o açıklaması üzerine bu defa iktidarın "istenmeyen adam"
ilân ettiği, dönemin HSYK Başkanvekili Kadir Özbek konuşur. Hiçbir HSYK
üyesinin devam eden bir davaya müdahalesinin söz konusu olmayacağını
belirten Özbek, kararname çalışmasında “önemli sıkıntılar” yaşandığını, bunları aşmaya çalıştıklarını söyler.
HSYK'dan yapılan yazılı açıklamada da, "Adalet Bakanı’nın kurulda görüşülmeye başlanmış olan kararname taslaklarını geri çekme yetkisinin bulunmadığı” hatırlatılıp, şöyle denilir:
“Bakanlık
kaynaklı bu kriz, kurulun yapıcı çabalarına rağmen, son yıllarda
sistemli bir biçimde yürütülen kurulu yıpratma ve çalışamaz hale getirme
uğraşının ürünü ve sonucudur.”
-Haberler Mehmet Baransu'dan-
Bu haberlerin altında imzası olan isim, bugün AKP'ye savaş açan bavulcu Mehmet Baransu'dur.
"Özbek’in
sıkıntı dediği olay, 84 kişilik 'korsan kararname' ve 140 yeni ismin
durumlarının değerlendirilip, gerekirse kararnameye eklenmesi teklifinin
sunulmasıydı. Bu taleple kamuoyunun yakından takip ettiği davalara
müdahale edilecekti" iddiasında bulunan Baransu, şöyle devam eder:
"Dün
itibariyle Adalet Bakanlığı’ndaki hava, Bakan Ergin ve Müsteşarın
toplantıya bir daha katılmayacağı yönündeydi. Atamalar, 12 Eylül
referandum sonrasına bırakılabilir. Bakanlık kaynakları, tıpkı YAŞ
kararlarında olduğu gibi HSYK üyelerinin de geri adım atmasını bekliyor.
Geri adım atılmazsa, Bakan ve Müsteşar toplantılara kesinlikle
girmeyecek. Adalet Bakanlığı’nın bugün yeni bir kararname hazırlayıp,
HSYK Başkanvekili Kadir Özbek’in bilgisine sunacağı da Ankara’da
konuşulan iddialar arasında."
Gelelim bugüne; HSYK'nın apar topar tatile çıkması, Erdoğan ve yeni Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'dan "korsan kararname" gelmesi korkusu mudur?
Geçti Bor'un pazarı... Bir devlet adaleti kendi elleriyle öldürmüşse, o devlette her türlü rezalet mübahtır!..
Son
Dakika Notu: AKP'nin, HSYK bildirisi üzerine yaptığı açıklamayı şimdi
gördüm (saat 20.21), bunu da yorumsuz dikkatlerinize sunuyorum:
"HSYK'nın
bildirisine ilişkin konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa
Şentop; 'Sadece 13 üye korsan bildiri yayınladı. Eskiden asker adına
bildiri yayımlanırdı, şimdi HSYK yayınlıyor. Siyasi sonuç almak için
Savcılığın ve Hakimliğin gücünü istismar etmeyelim' diye konuştu."
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer'e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
26 Aralık 2013
Yorum Gönder