32 yıllık kamu görevimin 26 yılını yargıda fiilen Cumhuriyet Savcısı olarak çalışan biriyim. Cumhuriyet tarihinde emniyet yetkililerinin adli amiri durumunda olan Cumhuriyet savcılığının verdiği emri kendince gerekçe yaratarak yerine getirmediğine rastlamadım.
İşin bilincinde olan emniyetçiler, bu tarz bir uygulamanın suç olduğunu da bilirler.
Ne yazık ki günümüzde sapla samanın karıştığı bir furya ortamında, kimin neyi doğru, neyi yanlış yaptığını söylemekte gün geçtikçe zorlaşmaktadır.
Son günlerde Adli Kolluk konusunda yazdıklarımızla okuyucuyu bıktırdığımızın farkındayız.
Fakat yeniden gelişen bir olay nedeniyle tekrar başa dönmek ve konunun hukuki açısını okuyucuya bildirmekle sorumlu olduğumuzu hissediyoruz.
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, “17 Aralık soruşturmasını sızdırmak suretiyle operasyonun gizliliğini ihlal” suçlamasıyla başlattığı soruşturmada İstihbarat Şube Müdürü Ahmet Arıbaş’ı, "şüpheli" sıfatıyla ifadeye çağırmaktadır. Aksaray Valiliğinden İstanbul Emniyet Müdürlüğüne getirilen Selami Altınok Cumhuriyet Savcılığının bu emrini, “Şube müdürümü hangi suçlama ve delillerle çağırdığınız anlaşılmadı. Çağrınız mevzuata aykırı” gerekçesiyle yerine getirmemektedir.
Şimdi tekrar ilgili yasal düzenlemeler bakalım.
Ceza Muhakemesi Yasasının “CUMHURİYET SAVCISININ GÖREV VE YETKİLERİ” başlıklı 161. Maddesi;
Fıkra 1- Cumhuriyet savcısı, doğrudan doğruya veya emrindeki adlî kolluk görevlileri aracılığı ile her türlü araştırmayı yapabilir.
Fıkra 2- Adlî kolluk görevlileri, el koydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri emrinde çalıştıkları Cumhuriyet savcısına derhâl bildirmek ve bu Cumhuriyet savcısının adliyeye ilişkin bütün emirlerini gecikmeksizin yerine getirmekle yükümlüdür.
Fıkra 3- Cumhuriyet savcısı, adlî kolluk görevlilerine emirleri yazılı; acele hâllerde, sözlü olarak verir. Sözlü emir, en kısa sürede yazılı olarak da bildirilir.
Fıkra 5-….. Cumhuriyet savcılarının sözlü veya yazılı istem ve emirlerini yapmakta kötüye kullanma veya ihmalleri görülen kolluk âmir ve memurları hakkında Cumhuriyet savcılarınca doğrudan doğruya soruşturma yapılır.
Ayni Yasanın “ADLÎ KOLLUK VE GÖREVİ” başlıklı 164. Maddesi;
Fıkra 2- Soruşturma işlemleri, Cumhuriyet savcısının emir ve talimatları doğrultusunda öncelikle adlî kolluğa yaptırılır. Adlî kolluk görevlileri, Cumhuriyet savcısının adlî görevlere ilişkin emirlerini yerine getirir.
EMNİYET TEŞKİLAT YASASI
Madde 8- Polis: İdari, siyasi ve adli kısımlara ayrılır.
Madde 9 C) Adli polis; asgari tam teşekküllü bir polis karakolu bulunan yerlerde, adli işlerle uğraşmak üzere Emniyet Umum Müdürlüğünce kadrodan ayrılan bir kısımdır.
Tam teşekküllü bir kadrodan daha az kuvvette olan polis teşekküllerinin tamamı veya bir kısmı adli polis olarak tefrik edilebilir.
Olayla ilgili mevzuat bu iken, İstanbul Emniyet Müdürü, hangi mevzuata dayanarak o yanıtı verdiğini açıklamak zorundadır.
Anayasamızın emredici hükmünde hukuk devleti olduğumuza göre hiçbir kimsenin, gücün, kurumun hukuku hiçe sayarak keyfi hareket etmesi söz konusu olamaz ve olmamalıdır.
Valilikten gelen İstanbul Emniyet Müdürünün bunu bilmemesi düşünülemez.
O zaman sormak gerekir.
Yasalara aykırı davranma gücünü nerden alıyor.
Bu davranışı ile yürütülmekte olan yolsuzluk soruşturmasına gölge düşürmüştür ve suç işlemiştir.
Hukukun bir gün herkese gerekeceği unutulmamalıdır.
25.12.2013
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder