Türkiye Cumhuriyeti Yönetmelik Devleti Değil Hukuk Devletidir
Siyasal rejimi ve ideolojik yönelişi ne olursa olsun yargının bağımsızlığı günümüzün vazgeçilmez ilkesi olup anayasal güvence altında bulunmaktadır. Anayasayla güvence altına alınmış bir yetki, erkler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı ilkelerine aykırı bir şekilde yönetmelikle düzenlenemez.
Ceza yargılama yasamıza göre soruşturma yapma yetkisi cumhuriyet savcısına aittir. Cumhuriyet savcısı, soruşturma işlemlerini emrindeki adli kolluk görevlilerince yerine getirecektir. Ceza yargılamasında amaç maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Maddi gerçek ancak adil bir yargılama sonucunda ortaya çıkarılabilecektir.
Adil bir yargılama için de etkin bir soruşturma yapılması gereklidir. Bu sebeple yasa koyucu adil bir yargılamanın yapılabilmesi için soruşturma yapma yetki ve görevini cumhuriyet savcılarına vermiştir. Adli Kolluk Yönetmeliği’nde 21 Aralık 2013 tarihinde yapılan değişiklik ile adli kolluk sorumlularının atanması yetkisi mahallin en büyük mülki idare amirine verilmiştir. Yönetmeliğe, daha önceden olmayan “en üst dereceli kolluk amiri” kavramı eklenerek adli kolluk görevlilerinin kendilerine yapılan bir suça ilişkin ihbar ve şikâyetleri, el koydukları olayları, yakalanan kişilerle uygulanan tedbirleri, en üst dereceli kolluk amirine bildirme, en üst dereceli kolluk amirinin de bu bilgiyi görevlendirilmiş olan mülki idare amirine bildirme zorunluluğu getirilmiştir. Ayrıca en üst dereceli kolluk amirine adli kolluk görevlilerini denetleme, gözetleme, planlama, gerektiğinde diğer idari tedbirleri alma ve iş bölümü yapma yetkisi verilmiştir.
Adil yargılanma hakkı temel bir haktır.
Bu da ancak bağımsız bir yargıyla mümkün dür. Yargı bağımsızlığını olumsuz etkileye cek konularda yargı yetkisi olmayan idareye adli olaylara müdahale yetkisi tanınması, demokratik toplumun temel ilkelerinden ya biri olan hukukun üstünlüğü ilkesine ve anayasamızdaki erkler ayrılığı ve yargı yetkisi belirlemesine aykırıdır. Yönetmelik değişikliğiyle en üst dereceli kolluk amirine adli kolluk üzerinde mutlak hâkimiyet tanın güvence altında bulunmaktadır. Anayasayla maktadır. Şekli ve amacı bakımından idare ye adli soruşturmaları yönlendirme ve müdahale yolunu açarak, soruşturmanın gizliliğinin ihlal edilmesi, masumiyet ilkesinin kolayca ihlal edilip sorumlularının bulun maması yolunu açmıştır. Ayrıca yargının etkin soruşturma yapmasını ve bağımsızlığını yürütme erkine ve siyasi iktidara karşı zayıflatmıştır. Yönetmelik değişikliği, Ceza Yargılama Yasamızdaki “adli kolluk görevlileri ancak adli kolluk görevleri dışında üstlerinin emrinde olacaklardır” hükmüne aykırı olduğu gibi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kabul ettiği etkin soruşturma standartlarına da uymamaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, kararlarında etkin soruşturmanın ölçütü olarak soruşturmanın bağımsız ve tarafsız kurumlarca yapılmış olmasını kabul etmiştir.
Siyasal rejimi ve ideolojik yönelişi ne olursa olsun yargının bağımsızlığı günümüzün vazgeçilmez ilkesi olup anayasal güvence altına alınmış bir yetki, erkler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı ilkelerine aykı rı bir şekilde yönetmelikle düzenlenemez. Hiçbir yargı mensubu da anayasa ve yasaları yok sayarak yönetmelik hükümlerini uygulayamaz. Hukuk devletinde temel normlar olan anayasa, yasa, tüzük ve yönetmelik arasında bir altlık üstlük hiyerarşisi bulunmaktadır. Normlar hiyerarşisi denilen bu sistemde anayasa ve yasa hükümleri varken yönetmelik hükümleri uygulanamaz.
Aksi uygulama hukuk düzeni ve toplumsal barışı olumsuz etkileyecektir. Türkiye Cumhuriyeti yönetmelik devleti değil, hukuk devletidir. Anayasamızın 2. maddesinde de Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğu vurgulanmıştır. Hukuk devleti, tüm işlem ve eylemleri hukuka uygun olan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, yönetmelik, tüzük ve yasaların üstünde anayasa ve yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir. Hukuk devletinde öncelikle hukukun temel ilkeleri, anayasa ve yasa hükümleri uygulanır. Hukuk devleti ilkesinin gerçek anlamda sağlanması, bu ilkelerin yargı mensuplarınca uygulanmasıyla ortaya çıkacaktır. Yargı mensupları hukuk devletinin varlığı açısından güven verici ve bu ilkeden taviz vermeyen davranışlar ortaya koymalıdır. Tüm yasal düzenlemelere rağmen hukukun üstünlüğünü ve adil yargılamayı sağlamak, bu ilkeleri özümsemiş yargı mensuplarınca gerçekleşecektir. Türkiye Barolar Birliği’nin başvurusu üzerine Danıştay’ın Adli Kolluk Yönetmeliği’nde yapılan değişiklik hakkında yürütmenin durdurulması kararı vermesi, yargının hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkesinin güvencesi olduğunun güzel bir örneğidir.
OKTAY KUBAN Yargıç/Cumhuriyet
Yorum Gönder