Türkiye’de,
1960’tan sonra iktidarın ikinci ortağı olarak ordu vardı. Bu yapının
içinde MİT’ten, polisten unsurlar da bulunmaktaydı. Özel Harp Dairesi
eliyle ordu darbelerin ön şartlarını oluşturuyor; ABD emir verince de
iktidara el koyuyordu. Şimdi o süreç halkın bilinçlenmesi ve
siyasetçilerin gayretiyle bitirildi.
Son günlerdeki tartışmalar
gösteriyor ki Ak Parti iktidarının yanında bir de cemaat iktidarı
varmış. Bizim, PKK yapılanmasını anlatırken kullandığımız bir deyim
vardı: Paralel devlet.
Fethullah Gülen Hoca çevresinde oluşan
hareket de paralel iktidara dönüşmüş. Başbakan Erdoğan’a karşı yürütülen
kampanyaya baktığımızda bunun gerçek olduğunu görebiliyoruz. Dershane
tartışmasının özünde, iktidara kim sahip olacak kavgası var.
Dershaneler üzerinden bunun kavgası yürütülüyor.
Dershanelerin bu
koşullarda kapatılmasının eğitim açısından uygun olmadığını
düşünenlerden birisiyim. Lakin Cemaat’in yaptığı, eğitim konusunda
alınan bir kararın eleştirisi değil; Türkiye’yi biz yönetmeliyiz kavgası
gibi gözüküyor. Taraf, Bugün, Zaman gibi gazetelerde yapılan yayınların
özü buna ilişkindir.
Bu konuda çatışma öyle ileri götürüldü ki
Başbakan Erdoğan ile Fatma Şahin’in fotoğrafı, “el ele tutuşmuş iki
âşık” gibi sunuldu. Bir ülkeyi yöneten kişinin, belediye başkanı adayı
ilan ettiği bir hanımefendinin elini tutarak kaldırması nasıl bu kadar
çarpıtılabilir? Buna siz “Dershanelerin kapatılmasına
gösterilen sivil ve demokratik tepki” diyebilir misiniz?
Cemaatçilerin deyişi ile bu iş “Hizmet Hareketi” midir yoksa iktidara el koyma hareketi midir?
Cemaat’in
örgütü olan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, bu tepkileri,
“Erdoğan’sız AK Parti’, ‘Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’na
seçilmesini önleme’, ‘Parti kurup siyasete girme’,
‘yurtdışı güçlerle AK Parti’ye karşı komplo kurma” gibi
yorumlayanlara eleştiride bulunuyor. İyi de tarafsız birisi olarak
Cemaat’in, Başbakan Erdoğan’a karşı başlattığı kampanyayı ben bile böyle
yorumlamak gereğini duyuyorum. Bu iş; dershane işi değil; iktidarı
paylaşma savaşı…
Demokrasilerde elbette sivil toplum kuruluşları
olacaktır. Bunların böyle içe kapalı, denetimden uzak ve cemaat
tarzında oluşmasına da belki eyvallah diyebiliriz. Lakin bu yapıların
iktidara ortak olmaya kalkışmasını kabul edemeyiz. Bu tarz, demokrasiye
karşı darbe yapan askerin tarzının sivilleştirilmiş biçimi olur.
Bu yüzden diyorum ki “Cemaat hizaya gel! Halkın iktidarı Tayyip Erdoğan’a verdiğini unutma…”
Yorum Gönder