Oysa hukukun bittiği
yerde Tiranlık başlar demiş John Locke.
TC.Tünay Süer
Şükürler olsun yürekli hukukçularımızın
ve halkın direnmesi ile hukuku bitiremediler buna rağmen devlet erkini elinde
tutan başbakan Türkiye’yi halen bir diktatör gibi yönetmeye devam ediyor.
Bunun son örneği Türkiye’yi sarsan
yolsuzluk, rüşvet davasında olayı takip eden TMK Savcısı Muammer Akkaş’ın
görevden alınması oldu.
Bir röportajında: Her türlü menfi etkiden
uzak, adil bir yargılama için Pascal’ın bir sözünden alıntı yaparak "Kuvvete dayanmayan adalet aciz,
adalete dayanmayan kuvvet zalimdir."
Diyen İstanbul Özel Yetkili Ağır Ceza
Mahkemeleri Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı ne yazık ki sözlerine sadık
kalmamıştır.
Yolsuzlukların üzerine gidecek bir
Cumhuriyet Savcısı sözde değil, özde Cumhuriyet savcısı olmalıdır.
Çolakkadı yaptığı basın açıklamasında
asrın yolsuzluğunu meydana çıkartacak TMK Savcısı Muammer Akkaş’ın “yalan yanlış bilgiler verdiğini”
söyledi. Soruşturmanın engellendiği bilgisinin de doğru olmadığını söyleyerek,
Akkaş'ın kurallara uymadığını,
"kurallara uymayan savcıların soruşturmaları başka savcılara verilir.”
Dedi ve Akkaş’ı görevden aldı.
***
Sayın Başbakan yolsuzlukların üzerine
gitmek şöyle dursun üstünü örtmek için elinden geleni yapıyor. Bunu nasıl
görmezden gelebilir Sayın Başsavcı?
Yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda
başbakanın oğlu Bilal’in adının da geçmesi hiçbir savcıyı görevini yapmaktan
alıkoymamalıyken, sayın başsavcı görevini kötüye kullanmıştır bence.
Öte yandan insanın isyan edeceği geliyor.
Darbe yapacağı varsayılıp, sahte deliller ile Türk Ordusunun komutanları,
aydınları yargılanırken, infazlar verilirken, alenen ve kesinlikle darbe
yaptığı, yolsuzluklara bulaştığı bilenenlere dokunmamak Cumhuriyet savcılarına
yakışmıyor.
Başbakan Erdoğan, oğlu ile ilgili olarak
“Buralardan Erdoğan’ı vurmaya
kalkarlarsa avuçlarını yalarlar. Bunu bildikleri için etraftaki arkadaşlarla
saldırıyorlar. Oğlumu hedef alarak TÜRGEV Vakfı’yla ilgili ismini zikrediyorlar” Diyor.
Oysa istifa eden Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktar NTV de ‘Rüşvet ve yolsuzluk ifadelerinin bulunduğu bir
operasyon sebebiyle istifa ediniz ve “beni
rahatlatacak deklarasyon yayınlayınız’ şeklinde tarafıma baskı
yapılmasını kabul etmiyorum. Etmiyorum, çünkü soruşturma dosyasında var olan ve onaylanan imar planlarının büyük
bir bölümü Sayın Başbakan’ın talimatıyla yapıldı. Sözlerini milyonlarca
kişinin karşısında söyledi.
***
Başbakan Sakarya Üniversitesinde
konuşurken barut gibiydi. Konuşmasından bazı söylemleri çok önemliydi.
“Biri yetimin hakkını
yiyorsa ondan hesabı önce biz sorarız. Devletin malını, kalkıp da yetimin
malını birileri hakikaten alıyor, söğüşlüyorsa onun hesabını önce biz sorarız. Ancak,
şunu da ortaya koyayım, ’iftira at, tutmazsa iz bırakır’ mantığıyla, olmayan
şeyleri olmuş gibi gösterenleri de kusura bakmayın ifşa etmek bizim
görevimizdir
Ah
be başbakan, bu söylediklerine kendini böyle inandırmaya mı çalışıyorsun, yoksa
her şey meydanda iken halen halkı kandırmaya mı çalışıyorsun?
11 senede şu ülkeyi ne hale getirdin
farkında değil misin?
Devletin malını söğüşleyenler belli değil
mi?
Neden hesap soracağına üzerini örtmeye
çalışıyorsun?
İftira at, tutmazsa iz
bırakır’ mantığıyla, olmayan şeyleri olmuş gibi gösterenleri de kusura bakmayın
ifşa etmek bizim görevimizdir”. Diyorsun
ya;
Türk Ordusuna kumpas kurulduğu zaman
neden ifşa etmedin?
Örneğin, şu anda bazı
medya organlarına gizlilik esaslı olan dosyaları servis etmek hukukun neresinde
yazıyor diyorsun da
Ergenekon, Balyoz gibi davalarda hâkimlerin kararlarından önce senin yandaş
basınında kararlar çıkıyordu. Bir baskın yapılmadan önce basında yer alıyordu
değil mi?
O zaman neden sesin çıkmadı acaba?
Ucu sana dokunmaya başlayınca, bu nasıl
değişiklik böyle hayret ki hayret!
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe,
Sincan, Mamak ve Şirinyer'de suçları vatanı sevmek olan ve sana biat etmeyen
yurtseverleri zindanlara kapatmak nasıl içine sindi acaba?
Başını yastığa koyduğun zaman rahat
uyuyabiliyor muydun?
Sayın başbakan halk yoksullaşırken sen ve
çocukların, yandaşların gittikçe zenginleşiyordunuz.
Mesela gemicikler nasıl alındı?
Bu halkı aptal yerine koydunuz ama halk
hep sabretti.
Ya sayın başbakan gözünüz hiç doymadı,
gittikçe daha çok, daha daha çok istediniz.
İşin cılkını çıkarttınız.
Peki, bu HSYK’yı kim
yargılayacak. Öyle bir yetkim olsa anında yargılayacağım. Kim yargılayacak
biliyor musunuz? Millet yargılayacak. Ya millet ya zillet. ”Diyorsun.
Allahtan o yetkiyi tüm çabalarına rağmen
tamamen eline geçiremedin. Elinde tam yetki olsa diktatörlüğünü yapacak sana
biat etmeyen yüzde elli halkı da yok edersin sen.
Eski Kültür bakanın Ertuğrul Günay’ın şu
sözleri gerçekten bir uyarıdır.
Dün HSYK açıklama yaptı. Siz
söylüyorsunuz bugün Danıştay yürütmeyi durdurdu diye. Çünkü hukukun temeli
budur. Adli kolluk yürütmeyle işbirliği yapmaz. Yürütmeye haber verdiğiniz
zaman kuvvetler ayrılığı ilkesini ciddi biçimde sarsmış olursunuz.
Arkadaşlarımı son bir kez daha uyarıyorum. Onların kanunsuz emirlerine uyan
kamu görevlilerini uyarıyorum. Kanunsuz emre uyulmaz. Herkes aklının bir tarafına yazsın. Bugünkü hukuk ihlalleri yarın
mutlaka hukukun önüne çıkar. Toplum bunun bedelini çok ağır biçimde
ödetir."
Evet, AKP de kalan vekiller, yeni
bakanlar da bu sözleri düşünmelidirler.
Hukuk bir gün herkese gerekli olabilir.
Kılıçdaroğlu bizi şaşırtmaya devam ediyor
AKP rüşvet ve yolsuzluk operasyonuyla
ortaya çıkan iddiaları olanca gücüyle kapatmaya çalışıyor. Bunu en cahil bir
insan dahi anlayabiliyor.
Anayasa, baba yasa dinlemeden devlet erki
ile adeta fiilen darbe yapıyor.
Başbakan çok sinirli ve hırçın bir deniz
gibi! Bazen yırtıcı bir aslana dönüşüyor bazen de mazlumu oynuyor.
Ne yaparsa yapsın gözünü açan halk onu asla
affetmeyecektir. Yetim hakkı yenilmiştir, halkın cebinden çıkan vergiler
birilerini Karun kadar zengin etmiştir.
Bu yolsuzluk iddialarının bir numarası ne
yazık ki başbakanın kendisi olduğunu istifa eden bakanı dile getirmiştir.
Başbakan yeni kabineyi açıklarken CHP
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CNN Türk'te "Tarafsız Bölge"
programında Ahmet Hakan'ın sorularını yanıtlıyor bizde dikkatle izliyorduk.
"Hükümetin istifa
etmesini istiyor musunuz?" şeklinde
bir soru yöneltildi.
Pür dikkat ağzının içine baktım ne
diyecek diye.
"O hükümetin kendi
bileceği bir şey ama bu hükümetin artık halka güven vermediğini herkes
biliyor" . Demez
mi?
İnanın kahroldum!
Ya bu hükümet millete kan kusturdu
yıllardır. Türkiye’yi bölünme noktasına getirdi. Tüm milli değerlerimizi sattı,
sata sata bir şey bırakmadı.
İşçisi, memuru, öğrencisi, emeklisi
canlarına doymuş, biber gazları, Tomalar, plastik mermiler, zehirli sular,
coplar altında hükümet istifa diye haykırıyor ve ana muhalefet liderinin
ağzından çıkan sözlere bakın.
Yıllardır korku imparatorluğu
yaratmış,baskı uygulamış, Türk Ordusunu darma duman etmiş,suçsuz
insanları zindanlara tıkmış bir diktatör gibi davranmış,Atatürk ve ideolojisini
yok etmek için elinden geleni yapmış ve bizim genel başkanın yumuşaklığına bakın.
Hayretler içinde kaldım. Genel Başkan sanki üzgün gibiydi, hal ve
tutumu öyle görünüyordu.
Basında haklı olarak eleştiri çıktı ve
CHP’nin şu anda Türkiye’yi AKP’den daha iyi
yönetebilecek ve ekonomiyi şaha kaldırabilecek bir kadroya sahip olmasına
karşın Kılıçdaroğlu’nun, hükümetin istifasını isteyememesi, “Hükümet istifa ederse bize hükümet
kurma görevi verilirse biz ne yaparız diye korktu mu?” sorusu gündeme
geldi.
Bizler bunu hak etmiyoruz.
Üzgünüm, çok üzgünüm.
TC.Tünay Süer
Yorum Gönder