Sinan Meydan |
Kurtuluş Savaşı sırasındaki politikaları nedeniyle 1922 yılında TBMM tarafından resmen "vatan haini" ilan edilen Padişah Vahdettin, kendisinin bile tahmin edemeyeceği şekilde, zaman içinde parlatılarak, bugün neredeyse "Kurtuluş Savaşı kahramanı" haline getirilmiştir. Özellikle 1950 sonrasındaki "Karşı devrim" sürecinde Atatürkçülüğün karşısına Vahdettincilik çıkarılmıştır.
"Vahdettin vatan haini değildir" tezinin temelinde "halife hain olamaz" inancı ve "Atatürk'e düşmanlık" dürtüsü yatmaktadır.
Vahdettin Dosyası'nı hazırlarken, bir taraftan yerli ve yabancı arşivlerdeki belgeler ışığında Vahdettin'in Kurtuluş Savaşı sırasındaki politikalarını tüm çıplaklığıyla ortaya koymayı, diğer taraftan Vahdettinci yazarların çarpıtmalarını gözler önüne sermeyi amaçladım. Durum böyle olunca, ortaya çok kapsamlı ve özgün bir araştırma çıktı.
Yakın tarihi eğip bükerek Atatürk'e ve çağdaş cumhuriyete saldırmayı alışkanlık haline getirenleri bir hayli rahatsız edecek olan Vahdettin Dosyası'nı bir "yazı dizisi" halinde siz Bütün Dünya okurlarına sunmanın derin hazzını yaşadığımı belirtmeliyim.
Vahdettin Hain Değildir Tezinin Kaynağı
“Vahdettin vatan haini değildir” tezi, ilk kez 1929 yılında Mevlanzade Rıfat tarafından ortaya atılmıştır. Mevlanzade Rıfat, 1929 yılında Halep'te basılan ve 1933'te Türkiye'de yayınlanan "Türkiye inkılabının İçyüzü" adlı kitabında, "Vahdettin'in, Mustafa Kemal'i, Kurtuluş Savaşı'nı başlatması için Anadolu'ya gönderdiğini" iddia etmiş ve bu iddiasını, Vahdettin'in 14 Mayıs 1919 tarihinde Mustafa Kemal'e verdiği, sözüm ona, bir fermana dayandırmıştır. (1) Ancak şimdiye kadar böyle bir fermana rastlanmamıştır.
Peki ama kimdir bu Mevlanzade Rıfat?
“Vahdettin hain değildir” tezini ortaya atan Mevlanzade Rıfat |
"Atatürk düşmanı" Mevlanzade Rıfat'ın, Padişah Vahdettin'le ise arası çok iyidir. Padişah Vahdettin, Türkiye'den kaçtıktan sonra San Remo'ya gitmiştir. Kaçak padişahın San Remo'daki ziyaretçilerinden biri de Mevlanzade Rıfat'tır. Mevlanzade Rıfat, San Remo'ya ilk defa 1922'de bir Yunan albayla birlikte gitmiş ve Vahdettin'e, Ankara'ya karşı Yunanistan'la anlaşma teklif etmiştir. Bu görüşmede Vahdettin Mevlanzade Rıfat'a para vermiştir. (3)
Mevlanzade Rıfat, Vahdettin'i San Remo'da bir kez daha ziyaret etmiştir. Bu kez de Vahdettin'e, Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı "Kürtleri isyana teşvik etme" önerisinde bulunmuştur. (4) Mevlanzade, Türkiye'deki bütün önemli Kürt isyanlarında rol almış, kelimenin tam anlamıyla "bölücü" bir politikacı-yazardır. (5)
Kurtuluş Savaşı öncesi Atatürk'e ve vatansever Türk subaylarına, "büyük alçaklar ve haydut başlan" diyen, yurt dışında iki kez Vahdettin'i ziyaret eden, onu Atatürk'e ve Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı harekete geçirmek isteyen ve Vahdettin tararından çok iyi ağırlanan Mevlanzade Rıfat, bir süre sonra kaleme sarılarak "Cumhuriyet tarihi yalancılarının" ana kaynağı durumundaki 'Türkiye inkılabı'mn İçyüzü" adlı kitabı yazmış ve bu kitabında Vahdettin'i adeta "Kurtuluş Savaşı kahramanı" ilan etmiştir. Mevlanzade'nin bu kitabı daha sonra Atatürk'e ve cumhuriyete aldırmak isteyenlerin ana kaynağı olmuştur: Necip Fazıl Kısakürek, Nihal Atsız, Tarık Mümtaz Göztepe, Vehbi Vakkasoğlu, Kadir Mısıroğlu, Abdurrahman Dilipak, Hasan Hüseyin Ceylan, Yalçın Küçük, Burhan Bozgeyik ve Mustafa Armağan gibi tarihçi ve yazarlar, hep Mevlanzade Rıfat'ın "Türkiye inkılabı'ın İçyüzü" adlı kitabım kaynak olarak kullanmışlardır. Örneğin, Mevlanzade Rıfat'ın, "Vahdettin hain değildir!" tezinden yola çıkan şair Necip Fazıl Kısakürek, çok daha ileri giderek Vahdettin'i "Büyük vatan dostu!" ilan etmiştir. (6) Kısakürek, söz konusu kitabında, belge ve bilgiye dayanmadan, sadece türlü kurnazlıklar yaparak, bütün Kurtuluş Savaşı'nın Vahdettin'in eseri olarak göstermiştir. Dahası, eski başbakanlardan Bülent Ecevit de 6 Ağustos 2005 tarihinde, "Vahdettin vatan haini değildir!" demiştir.
"Vahdettin vatan haini değildir!" tezini incelemeden önce Vahdettin'i birazcık tanıyalım:
Vahdettin'in Hayatı ve Karakteristik Özellikleri
Vahdettin 1861 yılında doğmuştur. Babası Abdülmecit Efendi, annesi Gülistu Hanım'dır. Abdülmecit'in 30 çocuğundan 23'üncüsüdür. Dört aylıkken babası ölmüş, çocukluğu ve gençliği kapalı bir ortamda geçmiştir.
Vahdettin, çocukluğunda ve gençliğinde saray entrikalarına, hatta cinayetlerine tanık olmuştur: Amcası Abdülaziz ve ağabeyleri V. Murat ve II Abdülhamit'in tahttan indirilmeleri ve Abdülaziz'in öldürülmesi Vahdettin'i derinden etkilemiştir. Vahdettin korku içinde olduğunu Adliye Nazırı İbrahim Bey'e şöyle ifade etmiştir: "Aczim var, korkuyorum. Maddeten hiçbir şeyden korkmam. Fakat pek ağır bir vazife üstlendim. Allah'tan korkarım. Bu saray bizim baba ocağıdır. Siz böyle şeyleri anlarsınız. Odaların birinde doğmuşum, birinde büyümüşüm, birinde babam vefat etmiş, birinde amcam yahut kardeşime bir şey olmuş. Elhasıl biri feci, biri ruhperver... Bunları gördükçe korkuyorum..." (7)
Mustafa Kemal 1916 yılında Veliaht olan Vahdettinin Almanya ve Avusturya seyahetlerine eşlik etmiştir |
Dört kez evlenen Vahdettin'in ilk eşi Nazikeda Başkadınefendi,den Ulviye Sultan ve Sabiha Sultan adlarında iki kızı olmuştur. İkinci eşi, Müveddet Kadınefendi'den de Şehzade Ertuğrul Efendi adlı bir oğlu dünyaya gelrniştir. (9)
Mutlakiyetçi, İttihat ve Terakki düşmanı, Hürriyet ve İtilaf Partisi'ne yakın, Alman karşıtı ve çok koyu bir ingilizci olan Vahdettin'in belli başlı karakteristik özellikleri şunlardır:
1 - Hastadır: Bedenen ve ruhen çok sağlıklı değildir. Çocukluğundan beri türlü hastalıklar geçirrniştir. Romatizmasından dolayı fazla yürüyememektedir. Birkaç defa baygınlık geçirmiştir. Doktoru Reşat Paşa'nın bildirdiğine göre sinirleri de zayıftır.
2 - Heyecanlıdır: Başkatibi Ah Fuat Bey, Meclis Başkam Vekili Hüseyin Kazım Bey ve Amiral de Robeck Vahdettin'in çok heyecanlı olduğunu belirtmişlerdir.
3 - Kuşkucudur: Amcası Abdülaziz ve ağabeyleri V. Murat ve II. Abdülhamit'in tahttan indirilmeleri ve Abdülaziz'in öldürülmesi nedeniyle Vahdettin de özellikle öldürülmekten korkmaktadır. Bu nedenle cebinde tabanca bulundurmaktadır.(10)
Vahdettin'in kuşkuculuğuna tanık olanlardan biri de Mustafa Kemal Atatürk'tür.
4 - Muhbirdir: Gençliğinde Abdülhamit'e "jurnalcilik" yaptığı çok yaygın bir dedikodudur. Baş mabeynci Lütfi Simavi Bey, Vahdettin'in bu özelliğinden, "Abdülhamit zamanındaki kötü şöhreti" diye söz etmiştir. Madrid'teki İngiliz elçisi Lord A Harding, İngiltere Dışişleri Bakanı'na gönderdiği 9 Temmuz 1918 tarihli yazıda Vahdettin'in, "Sultan II. Abdülhamit'in faal bir casusu olduğunu" belirtmiştir. (11)
5 - Eğitimi zayıftır: Çocukluğunda ve gençliğinde geçirdiği rahatsızlıklardan dolayı yeterince iyi eğitim alamamıştır. Başkatibi Ali Fuat Bey, Vahdettin'in “fıkıhla” ilgilendiğini belirtmiştir.
Vahdettin bir karşılama töreninde |
7 - Kurnazdır: Başkatibi H. Ziya Uşaklıgil Vahdettin'i, "Yaradılışında, hileye, entrikaya, gizli düzenlere, karışık girişimlere düşkün'' olarak tanımlamıştır. Adına gelen mektupların açılmadan kendine verilmesini istemesi, hükümetle haberleşmesinde başkatibi Ali Fuat Bey yerine adamı Refik Bey'i kullanması, bazı kimselerle gizlice özel dairesinde görüşmesi, onun "kurnaz ve entrikacı" biri olduğunu göstermektedir. Atatürk de Vahdettin'le yaptığı görüşmelerden sonra onun "kurnaz" ve "entrikacı" biri olduğunu düşünmüştür.
Atatürk Vahdettinle yaptığı görüşmelerden sonra onun kurnaz ve entrikacı biri olduğunu düşünmüştür |
9 - Paraya düşkündür: Bilinenin aksine Vahdettin paraya çok düşkündür. II. Abdülhamit'in kızı Sadi ye Osmanoğlu'nun anıları ve Lütfi Simavi'nin "Vahdettin Efendi'nin Paraya Karşı Olan Aşırı Sevgisi" başlığı altında yazdıkları, Vahdettin'in paraya çok önem verdiğini göstermektedir.
10 - Vahdettin, ayrıca iyi bir baba ve ağlayacak kadar duygulu bir insandır. (12)
Vahdettin ve Geleneksel Değerler
Vahdettin'e, Osmanlı padişahı ve halife olduğu için "dindardır" , "geleneksel değerlere bağlıdır'' diye sahip çıkanların bilmedikleri çok önemli bazı gerçekler vardır. Evet! Vahdettin dindardır, ama onun dindarlığı "Batı kültürü ne" sonuna kadar açık, "bağnaz" olmayan bir dindarlıktır.
Vahdettin geleneklerinin aksine "sakalımı kimsenin eline vermek niyetinde değilim" diyerek sakal bırakmamıştır |
Vahdettin zaman zaman içki içen ve içkili toplantılarda ve ziyafetlerde eline şarap kadehi almaktan çekinmeyen biridir. Örneğin, Tütüncübaşı Şükrü Bey, Padişah Vahdettin'in, kendisine "daima konyak aldırdığını" belirtmiştir. (14)
Malta'dayken, 20-30 Kasım 1922 tarihleri arasında. Vahdettin ve yakınlarının şarap masrafı, 5 İngiliz lirasıdır. (15) Vahdettin, Almanya ziyareti şuasında verilen ziyafette, imparatorun şerefine şampanya kadehi kaldırmıştır. (16)
San Remo'da ikamet ettiği köşkün alt katındaki misafir odasının duvarında büyükçe bir çıplak kadın tablosu asılıdır. Halifelik iddiasında bulunan Vahdettin, misafirlerini bu tablonun altında ağırlamıştır. (17)
Vahdettin, aile hayatında da son derece moderndir. Örneğin, gelenek gereği Osmanlı hanedanına mensup kızların düğünden önce bile kocaları tarafından görülmeleri yasakken, Vahdettin, düğünden önce damadı İsmail Hakkı'yı davet ederek, kızı Ulviye Sultan'la görüştürmüştür.(18)
Vahdettinin damadı İsmail Hakkı kızıUlviye Sultan düğün töreninde |
Vahdettin'in eşlerinin, kızlarının ve kız torunlarının başı açıktır. Vahdettin ailesine mensup kadın hanedan üyelerinin yurtdışında çekilmiş fotoğraflarına bakılacak olursa başların açık olması bir yana, padişahın eşlerinin, kızlarının ve kız torunlarının son derece modern, hatta dekolte batılı kıyafetler giydikleri görülecektir. Örneğin, Vahdettin'in torunu Neslişah Sultan, Hümeyra Sultan, Hanzade Sultan ve Hibetullah Necla; kızları Ulviye Sultan ve Sabiha Sultan ile ikinci eşi Müveddet Kadınefendi başları açık, modem giysiler içinde adeta batılı kadınlardan ayrılamayacak şıklıkta Avrupa'da arzı endam etmişlerdir.(20)
Sabiha Sultan ve iki kızı Hanzade ve Hibetullah Necla |
Beste yapan, içki içen,şampanya kadehi kaldıran, misafir odasında çıplak kadın resmi bulunduran, sakal bırakmayan, evlenmeden önce kızım damat adayıyla bizzat görüştüren, gizlice başka kadınlarla birlikte olan ve eşlerinin, kızlarının ve kız torunlarının başları açık olan Padişah Vahdettin'e "halifedir" diye sadece "dinsel gerekçelerle" sahip çıkanla şapkalarını önlerine koyup düşünmelerini öneririm.
Vahdettin: "Şaşırmış bir haldeyim"
Ağabeyi Sultan Reşat'ın ölümü üzerine 4 Temmuz 1918'de padişah olan Vahdettin, tahta çıktığında 58 yaşındadır. Vahdettin, padişah olmaya istekli ve hazır değildir. Tahta çıktıktan hemen sonra Şeyhülislam Musa Kazım Efendi'ye, "Ben bu makam için hazırlanmadım. Çocukluğumdan beri vücutça rahatsız olduğumdan layıkıyla tahsil edemedim. Yaşım kemâle erdi, dünyada bir emelim kalmadı. Biraderle (Abdülmecit Efendi) hangimizin evvel gideceğimiz (öleceğimiz) belli olmadığından bu makamı beklememekteydim. Fakat takdiri ilahi ile bu ağır vazifeyi üstüme aldım. Şaşırmış bir haldeyim. Bana dua ediniz!" demiştir. (22)
Vahdettin'in "şaşkınlık içinde olması" sadece iyi eğitim almamasından ve bu makama hazır olmamasından kaynaklanmamıştır; onun şaşkınlık içinde olmasının asıl nedeni, Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu durumdur. I. Dünya Savaşı sona ermiş, çok ağır bir yenilgi alan Osmanlı Devleti, elindeki toprakların büyük bir kısmını kaybetmiş ve devlet uçurumun kenarına gelmiştir. İşte o günlerde Vahdettin, başmabeyni Ah Fuat'a," Ben sonucu iyi görmüyorum, ah şu işin içinden az zararla çıkabilsek!" demiştir. (23)
Vahdettin, I. Dünya Savaşı'na girilmiş olmasından hiç memnun değildir. 20 Kasım 1918'de, Daily Mail gazetesine verdiği demeçte, "Eğer ben I. Dünya Savaşı çıkmadan önce tahta çıkmış olsaydım, Osmanlı Devleti'nin tarafsızlığını mutlaka korurdum." demiştir. Bu nedenle tahta çıkar çıkmaz bir an önce ateşkes antlaşması yapılmasını istemiştir. (24) Vahdettin'in I. Dünya Savaşı karşıtlığının temel nedeni, bu savaşta Osmanlının karşısındaki en büyük düşmanın İngiltere olmasından kaynaklanmaktadır. Vahdettin, Almanya'ya karşı İngiltere'ye yakınlaşma taraflısıdır. İttihatçılarla ve Enver Paşa'yla ayrılığının temelinde de bu vardır.
Emperyalizmle, özellikle de İngiliz emperyalizmiyle kuşatılmış bir devletin basma geçen Vahdettin'in tek düşüncesi, mümkün olduğunca İngilizlerle yakınlaşmaktır.
"Ben büyük ceddim Yavuz Sultan gibi sakal bırakmayacağım, çünkü sakalımı kimsenin eline vermek niyetinde değilim" diyen Vahdettin, evet belki sakalını kimseye kaptırmamıştır, ama, bütün vücudunu İngilizlere ve İngilizci sadrazam Damat Ferit'e kaptırmıştır."
Sinan Meydan
Kaynakça:
l-(Mevlanzade Rıfat, Türkiye inkılabı'nın İçyüzü. İstanbul, 2000, s. 215)
2-(Vakit, Yeni Gün, Alemdar gazeteleri, 25 Mart 1919).
3-(Tarık Mümtaz Göztepe, Vahdettin Gurbet Cehenneminde, İstanbul, 1968, s. 159: Turgut Özakman, Vahdettin, M. Kemal ve Milli Mücadele, 6.bs , Ankara, 2007,s. 75).
4- (özakman, age, s.75).
5-(Uğur Mumcu, Kürt-îslam Ayaklanması, 5.bs , İstanbuU993s. 11,16,59,184,186).
6-(N. Fazıl Kısakürek, Vatan Haini Değil, Büyük Vatan Dostu S. Vahdettin, İstanbul, 1975). 7-(Mahmut Kemal İnal, Son Sadrazamlar, C.IV, İstanbul, 1982, s.2096).
8-(Özakman, age, s.30).
9-(Yılmaz Cetiner, Son Padişah Vahdettin, 7.bs , İstanbul, 1993).
10-(İnal, age, s. 2101).
1 l-(İngiliz Arşiv Belgeleri, FO,371/3410/12379; Hardinge'den Balfour'a gizli yazı, Madrid, 9.7.1918; Salahı, R. Sonyel, Gizli Belgelerle Mustafa Kemal, Vahdettin ve Kurtuluş Savası, Ankara, 2007, s.x).
12-(Özakman, age, s.31).
13-(Enver Behnan Şapolyo, Osmanlı Sultanları Tarihi, İstanbul, 1961, s.460,461).
14-(Yakın Tarihimiz, C.3,388).
15-(FO, 371/9118/E.172: Colonial Office'ten Fpreigen Office yazı, Bilal N. Şimşir, "Vahdettin'in Kaçışı ve Sonu", Cumhuriyet gazetesi, 28 Kasım 1973; Özakman, age, s.31.dipnot 67). 16-(Rıza Tevfik Bölükbaşı, Biraz da Ben Konuşayım, İstanbul, 1993, s.32),
17-(Göztepe, age, s. 147: Özakman, age, s.31)
18-(İ. Hakkı Okday, Yarıya'dan Ankara'ya, 2.bs , İstanbul, 1994, s.206).
19-(1. Hakkı Okday, Yanya'dan Ankara'ya, 2,bs , istanbul, 1994, s.206).
20-(Fotolar için bkz. Cetiner, age, s. 381 vd).
21-(Çetiner, age, s.52).
22-(İnal, age, s.2095).
23-(Tarık Mümtaz Göztepe, Vahdettin, Mütareke Gayyasında, İstanbul, 1969, s. 15),
24-(Lütfi Bey, Osmanlı Sarayı'nın Son Günleri, Hz. Ş. Kutlu, İstanbul, 1978, s.445,446).
Vahdettin Dosyası 1 : Vahdettin Hain Değildir Tezinin Kaynağı
Vahdettin Dosyası 2 : Vahdettin ve Kurtuluş Savaşı
Vahdettin Dosyası 3 : İngilizlere yalvaran bir Osmanlı Padişahı : Vahdettin
Vahdettin Dosyası 4 : Vahdetinin Türkiye,yi İngilizlere Bırakma Önerisi
Vahdettin Dosyası 5 : Atatürk’ün Vahdettin’i Milli Harekete Yaklaştırma Çabaları
Vahdettin Dosyasi 6 : İngiliz ajanı gibi çalışan bir padişah: Vahdettin
Vahdettin Dosyası 7 :Atatürk'ün Samsun'a çıkışı ve Vahdettin
Vahdettin Dosyası 8 : Kırk Bin Altın Yalanı
Vahdettin Dosyası 9 : Vahdettin'in Kaçışı Yurtdışındaki İhanetleri ABD Başkanı'na Yazdığı Mektup
Yorum Gönder
vahdettin haindi ,ingilizciydi , dindar ama bagnaz degildi,ailesi esrafi moderndi acikti,ickide iciyordu !! tipki Ataturk gibiydi desene şuna , bu vasiflarin hepsi Ataturkte mevcut!! demek vahdettin haindi; dilimizi ,dinimizi , kiyafetimizi , tarihimizi degistiren Ataturk degil oylemi ?