Taş Merdivenlere mi Kurulur Hayatlar? - Hikmet Çetinkaya

Yaprakların kırpıştırdığı sabah güneşinin özlemini gideriyor bahçedeki çiçekler.
Sütbeyazı bir örtü var üzerlerinde...
Önceki gün başlayan kar dinmiş,yerini güneşli,keskin bir ayaza bırakmıştı.
Gülün kırmızı yaprakları.boynunu bükmüş mor menekşekler ve ben...
Kendi kendime sordum.
“Ne yazmalıyım,nereden başlamalıyım!”
Milli kayakçımız Aslı Nemutlu'nun Erzurum'da pistte çalışırken tahta bariyerlere çarparak ölümü geldi aklıma.
Bu denli ucuzdu benim ülkemde ölümler...
İstanbul'un siluetini bozan,Mimar Sinan'ın kemiklerini sızlatan,gökdelenler Türkiye'nin ne denli çağdaş bir ülke olduğunu gösteriyordu kimilerine göre.
Oysa Katar'da ve Dubai'de onların babaları vardı,eğer çağdaşlıksa...
***
Bir vurdumduymazlık içindeydik...
Kayak pisti tahtalarla korunuyordu,İçimizdeki çığlık,öfke bu nedenle büyüyordu belki.
Gerçeklerle yüzleşememe...
Aslı'yı da toprağa verdik.Lefter'i ve KKTC'nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ı da...
Önce Rauf Denktaş'ı anlatayım...
Cumhurbaşkanı olduğu dönemde üç-dört kez İbrahim Yıldız ve Reşat Akar'la ziyaret edip görüşmüştük.
Kendini KKTC'ye adamış bir yurtseverdi.
Uygar bir insandı...
Her sorunu açık bir dille anlatır,KKTC'nin geleceğinden kaygı duyardı.
Hasta yatağında bile başucundan ayrılmayan kızı Ender'e şöyle demişti.
“Hristofyas'a söyle,burası bağımsız bir cumhuriyettir...”
Sözünden hiç dönmedi...
Bildiği yoldan hiç ama hiç dönmedi.
Bugün KKTC ekonomik bir bunalımın içinde...Ekonomik olarak Türkiye destekliyor...
Sanayi yok,üretim yok...KKTC tecrit edilmiş bir ülke...
Kıbrıslıların hemen hemen tümü Rum pasaportu taşıyor artık.Kıbrıslıların çoğunluğu öğretmen,memur,polis...Gelir dağılımdaki eşitsizlik tıpkı Türkiye'de olduğu gibi.
Çünkü,pasaportla tüm AB ülkelerine vize almadan girip çıkıyorlar Rum kesiminden.
Bir dönem kıyı bankacılığının merkeziydi...Kara para aklanıyordu...Mafya oradaydı,devlet içindeki örgütlü çeteler KKTC'de karargâh kurmuştu 90'lı yıllarda.
***
Pazar günü Nâzım Hikmet'in yüz onuncu doğum günüydü.Tarabya'da Nâzım Hikmet Vakfı öncülüğünde denize kırmızı karanfiller bırakıldı,paneller düzenlendi.
Rutkay Aziz,emeğin,kardeşliğin,özgürlüğün,barışın şairi Nâzım'ı anlattı...
Soğuk ve güneşli bir sabah geride kaldı ve öğle saatlerinde odamın penceresinden dışarıya bakıyorum.
Bahçedeki kırmızı güller,mor menekşeler ve sütbeyazı bir örtü...
17 yaşındaki milli kayakçımız Aslı,Denktaş ve Lefter...
Metin Oktay'la 80'li yılların ortalarında bir gece,Uğur Mumcu ve ben sohbet ederken söz Lefter'e gelmişti...
Metin Oktay,gece şöyle demişti. “Adam gibi adamdır.”
Lefter de acılar çekti...50'li yıllar...6-7 Eylül olayları...
Çapulcuların Rum kökenli yurttaşlarımızın dükkânlarını,evlerini yağmalamaları ve büyük kaçış.
Lefter'in Büyükada'daki evi de çapulcular tarafından basılmış.
Fenerbahçeliler kurtarmış Lefter'i...
Lefter kimseden şikâyetçi olmamış...Korkmuş belki...Can Dündar yazdı...Can'a Lefter belgeselini çeken Nebil Özgentürk anlatmış...
***
Aslı.Denktaş ve Lefter...
Taçyapraklı kırmızı bir gül,mor menekşeler.
Akıl ve duygu!
Sevgi,barış,kardeşlik,özgürlük!
Ölüm,acı ve hüzün!
Hayatın sayfalarıdır hepsi...
Buz gibi taş merdivenlerde mi kurulur hayatlar ?

Hikmet Çetinkaya/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget