Ordu Nasıl Kuruldu, Şimdi Ne Halde? - Kurtul Altuğ

Büyük Atatürk “Ulusal Kuvvetler” denilen kuvvetler arasında koordinasyon kurmakta güçlük çekildiğini anladığı anda “Düzenli ve disiplinli ordu yaratmak” fikrini, salt Kuvayı Milliye dediğimiz her biri başına buyruk kuvvetlerle savaşın kazanılamayacağını nasıl anladığını şöyle anlatıyor:

“-Batı Cephesi’nde orduda ve halk arasında bu yaygın görüş etrafında yapılan propaganda o kadar güçlü ve etkili bir duruma geldi ki: ‘Ordudan fayda yoktur dağılsın! Hepimiz Ulusal Kuvvetler- Kuvayı Milliye- olalım! Sözleri her tarafta kulakları doldurmaya başlamıştı. Batı Cephesi birlikleri, arasında Ulusal Kuvvetler halinde, bir bölgeye ve bir cepheye sahip bulunan Ethem Bey müfrezesinin adamları, ordu erlerinden daha üstün, imtiyazlı ve gıpta edilecek durumda sayılmaya başladı. Ethem Bey ve kardeşleri etkisiyle olduğu sanılan bir teklifte bulundu: – Yunan ordusunun Gediz yakınında bulunan müstakil bir tümenine saldırmak- Batı Cephesi Komutanı, düşman kuvvetlerinin uzun bir cephe üzerine dağılmış bulunduğunu, Gediz yakınındaki kuvvetinin zayıf ve bırakıldığını ve moralinin de bozuk olduğunu da kabul ediyordu. Genelkurmay Başkanı iki piyade tümenini ve Ethem Bey’in kuvvetlerini Gediz’deki Yunan Tümeni üzerine harekete geçirebilecekti: Genelkurmay Başkanlığı bu teklifi kabul etmedi … Genelkurmay Başkanı- İsmet İnönü- bu Gediz saldırısının yapılmamasında ısrar etti.”( Atatürk-Nutuk-s454-455) Sonunda Batı Cephesi Komutanı 61-ve 11. Tümenler ve Gönüllü Kuvvetler Gediz’deki Kuvvete saldırdı”
O gün Gediz’de Batı Cephesi, Genelkurmay Başkanlığı’na telgraf çekiyor ve zayiatın fazlalığından ötürü yardım talep ediyordu. İşte Atatürk o anda kararını veriyor, Nutkunda kararının gerekçesini şöyle anlatıyordu: “-Baylar; dalgalı ve disiplinsiz, emir-komutasız bazı hareketlerden sonra Gediz’de yenildik. -Yıl: 24 Ekim 1920″ Demek ki: Komutasız ve kargaşa içinde disiplini yok olmuş morali bozuk ordular savaş yeteneklerini yitiriyorlar. Bunu bir savaş ve barış Komutanı Gazi Mustafa Kemal söylüyor. Sonra ne yapıyor? İsmet Paşa‘ya çetelerden ya da özel kuvvetlerden kurtaracak, disiplinli bir Ulusal Ordu kurduruyor.
Ya bugünkü ordumuz?
85 yıl bu ordu ne disiplinsiz, ne de komutansız kaldı. Ama şimdi öyle mi?
Ordu vesayeti denilen bir zırvadan, sivilleşmiş, komutanları hapse tıkılmış, bir ordu ortaya çıktı ve yavaş yavaş elindeki olanaklar teker teker sivilleştiriliyor. Örneğin en güçlü istihbarat olanakları (GES gibi istihbarat birimleri) artık ya MİT’in ya da Terörle Mücadele Kurulunun eline veriliyor!
TSK istihbaratını kendi imkan ve yeteneği içinde yapamıyor muydu ki-1974 Kıbrıs Harekatı TSK’nin kendi imkanlarıyla yapılmış başarılı bir harekettir- yabancı devletlerle ortak istihbarata dayalı hareketler yapmakta. Uludere’de yaşanan elim olayla o istihbaratın nereden kaynaklandığını biz hala bilmiyoruz. Uzun süren iki toplantı sonunda Başbakan Yardımcısı açıkladı ki: “İstihbarat sadece MİT ve ABD’den değil, çeşitli yollarla yapılıyor.” Kendi istihbaratını bugüne kadar kendi yapan şanlı ordu komutanları şimdi Hasdal‘da zanlı ordu komutanlarıdır.
Neyin tartışmasını yapıyoruz?
Yanlış belli, yanlışı yaptıran belli ama devlet bunu açıklayamıyor.

Kurtul Altuğ/AYDINLIK

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget