Ölümler, Kıyımlar, Acılar... - Hikmet Çetinkaya

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink beş yıl önce 19 Ocak’ta İstanbul’un en işlek yeri Osmanbey’de öldürüldü.
Ve tetikçi kısa bir süre sonra yakalandı. Otobüsle İstanbul’dan Trabzon’a gidiyordu katil Ogün Samast.
Otobüste onu izleyen polisler vardı...
Nedense jandarma bölgesinde bulunan garajda otobüs mola verince, Ogün Samast yakalandı.
Anımsayacaksınız, polislerle birlikte Türk bayrağı önünde fotoğraf çektirdi bir kahraman gibi...
Türkiye faili meçhul cinayetlere, katliamlara alışmıştı...
Hem 12 Eylül 1980 öncesi hem de 90’lı yıllarda...
1978’de 1 Mayıs, Kahramanmaraş; 1980’de İzmir İnciraltı; 90’lı yıllarda Sivas, Gazi Mahallesi katliamları.
Abdi İpekçi’den Doğan Öz’e, Çetin Emeç’ten Uğur Mumcu’ya, Musa Anter’den Mehmet Sincar’a değin uzanan bir dizi faili meçhul cinayet.
Çoğunun tetikçileri bulundu ama büyük patron bir türlü ortaya çıkmadı...
Neden, niçin?
***
Türkiye’deki tüm katliamların arkasındaki “derin devlet gücü”nün hiçbir zaman ortaya çıkarılmadığına bir kez daha tanık olduk.
Katliama, cinayetlere neden olan düşünce kimi zaman “komünistlere ölüm” kimi zaman da “Türklüğe hakaret edenler katledilsin” denilerek karşımıza çıkmadı mı?
Akın Birdal da silahlı saldırıyla ağır yaralandı, ölümün eşiğinden döndü.
Peki, onu vuranların bağlantıları, arkalarındaki “büyük patron ve yardımcıları” niçin gölgelendi, gizlendi?
Birdal’ı vuranların başını çeken kişi nerede şimdi hiç düşündünüz mü?
Ergenekon davasında sapla saman birbirine karıştırılmasaydı, Türkiye bugün çok farklı bir yerde olurdu.
Ergenekon torbasına, bilim insanları, Susurluk’un aydınlanması için çalışan gazeteciler konuldu...
Mustafa Balbay, Tuncay Özkan sözünü ettiğim büyük patronun yardımcılarıyla birlikte yargılanıyor...
Nedim Şener, Hrant Dink cinayetinin ipuçlarını veren kitabı yüzünden mi içeride? Doğan Yurdakul ve Soner Yalçın “Bay Pipo” kitabı nedeniyle mi tutuklu?
Emekli Binbaşı Cem Ersever’i kimler öldürdü? Hiram Abas’ı, Medet Serhat’ı?
***
Hrant Dink davasının ikinci aşamasında karar çıktı ve katillerin arkasındaki devlet gücü açıkça gizlendi.
Hrant Dink davasından çıkan kararın özeti şu bence:
“Türkiye’de hiç kimsenin yaşam hakkı güvende değil...
Yargının verdiği kararla, yeni tetikçiler bulmak daha da kolaylaşmıştır.
Katillere kahraman gözüyle bakılan bir toplumda solcuların, sosyalistlerin, yurtseverlerin gözünün yaşına bakılmaksızın katledilmesi övünç kaynağı olacaktır.”
Çok açık söylüyorum:
“Tüm katliamların, faili meçhul cinayetlerin arkasında tescilli yetkili ve sorumlular siyasal erkler tarafından ödüllendirilmiştir.
Durum Hrant Dink cinayetinde de aynen böyledir...
Balbay’ı, Tuncay’ı, Doğan’ı, Çiçek’i, Soner’i, Ahmet Şık’ı ve öteki meslektaşlarımızı, bilim insanlarını, tetikçilerin arkasındaki uzantılarıyla aynı torbaya koyanlar şimdi şıkır şıkır oynamaktadır.”
***
Binlerce kişi dün İstanbul’da Hrant Dink’in anısına yürüdü.
Onlar yürürken dönemin polis müdürünün şu tümcesi geldi aklıma:
“Dink cinayeti, milliyetçi duygular taşıyan birkaç gencin işlediği cinayettir!”
Yazı masamın başından kalktım, pencereden dışarıya baktım...
İçimde derinden gelen bir öfke ırmağı akıyordu...
Benim ülkemde öyle garip gelişmeler oluyordu ki şaşırmamak elde değildi.
Devrimci Yol davası 32 yıldır sürerken, Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya darbe yapmaktan yargılanacaklardı.
32 yıldır yargılananlar, 50 yaşını çoktan devirmiş çoğu dede bile olmuştu...
İşkenceler, katliamlar, darağaçları, faili belli ama meçhul kalan cinayetler...
Böyle geçti bizim kuşağın yaşamı.
Ölümlerle, kıyımlarlar, acılarla....
Sıkmayın canınızı yakında “ileri demokrasiye” geçeceğiz(!).

Hikmet Çetinkaya/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget