2012’de neler olacak? Milletçe başımıza ne işler, ne musibetler gelecek, nelere tanık olacağız? Bütün bu soruların yanıtı bu yıl da tabii ki yine büyük astronot... pardon, büyük astrolog Fahrettin Fidan’dan... Buyurun...
Beşiktaş ve Silivri’deki davalarda “gizli tanık” uygulamasından sonra “gizli duruşma” uygulamasına geçilecek. Gizli duruşmaların nerede ve ne zaman yapılacağı herkesten gizlenecek. Bunlardan birinin tahliye kararı verebilir korkusuyla mahkeme hâkiminden bile gizli yapıldığı ortaya çıkacak. Bu olay Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in bile canını sıkacak. HSYK skandala el koyacak, olayı basına sızdıran mübaşiri oyum oyum oyacak.
* * *
Cezaevlerindeki gazeteci sayısı dışarıdaki gazeteci sayısını geçecek. Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ın kalbi tıpkı milletvekili emekli maaşlarına yapılan zamda olduğu gibi bu olayda da “biraz burulacak”. Ankara ve İstanbul Gazeteciler Cemiyetleri kendilerini feshedip onların yerine “Silivri Gazeteciler Cemiyeti” kurulacak.
* * *
2011’i suikastsiz geçiren, bu nedenle sık sık krizler geçiren Bülent Arınç 2012’de de muradına eremeyecek. Bu durum zaten bozuk olan psikolojik dengesini hepten bozacak.
* * *
Abdullah Gül ile Tayyip Erdoğan arasındaki Cumhurbaşkanlığı rekabeti kırıcı boyutlara ulaşacak. Erdoğan, Gül’den, “Çankaya’daki zat!” diye söz etmeye başlayacak.
* * *
“Sayın Öcalan” adlı zatın cezası ev hapsine çevrilecek. Ancak devletin gösterdiği bütün evler “Sayın Öcalan” tarafından beğenilmeyip geri çevrilecek. “Ben prezidantım, rezidans’tan başka yerde dans etmem” diye rest çekecek. Resti görülmeyecek, Çankaya Köşkü’nün karşısındaki Başbakanlık Konutu kendisine tahsis edilerek kriz çözülecek.
Anayasa çalışmalarından bunalan TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Müslüm Gürses dinleyerek rahatlıyormuş.
Müslüm Baba’yı dinlerken arada iki tek de
atıyor mu acaba?
Haldun Ertem
Yeni Yıl...
Parlak laflar bir süre teselli verse de...
Umulmadık anlarda gerçekler yüzümüze çarpıyor.
Ülkenin yaşamından gözyaşı eksik olmuyor...
Kısacası... Lafla peynir gemisi,
Medya yalanlarıyla devlet gemisi yürümüyor...
Ülkenin bir ucunda 50 lira garson bahşişi bile değilken,
Öte ucunda kaçakçılık yevmiyesi olarak işlem görüyor...
Biz fakir bir ülkeyiz,
Daha fenası zengin fakir uçurumu büyük...
Yasalar, hukuk, ilkeler bir kenara bırakılmış...
Devlet çarkı işlemiyor, haksızlık diz boyu.
Suçsuz insanlar hapisleri dolduruyor.
Demokrasi hapı yutmuş, vicdanlar kanıyor...
Bu bataktan düze çıkılmaz, daha derin bataklara gidilir...
Yeni yılda aklımızı başımıza toplayalım...
Umudu, sevgiyi, saygıyı... Bu bilinçle paylaşalım...
Taçlı Kral...
Spor yazarı Ahmet Çakır dostumuz Metin Oktay’la ilgili yeni bir kitap yazdı: Taçlı Kral Metin Oktay... Metin’le ilgili hemen tüm bilgiler, bugüne dek görülmemiş fotoğraflar, hakkında yazılanlar yer alıyor kitapta. Okurken “Efsane” ile ilgili sevginizi, anılarınızı, özlemlerinizi tazeliyorsunuz. Gerçi bu daha çok bizim gibi Metin’le birlikte yaşamış nesil için geçerli.. Ne var ki onu hiç görmemiş yeni nesil de onu seviyor, gerçek bir efsaneye olan saygıyı paylaşıyor...
Şansal Büyüka kitapta anlatıyor..
Soğuk bir kış akşamı Metin’le Yenikapı’da Kalyon’da yemek yerler.
Metin lokantadan çıkarken kapının yanında duran, içi çifte kavrulmuş lokum dolu kaseyi izinle alır. Bir taksiye binilir. Metin şoföre:
- İstanbul’un meydanlarını caddelerini turla, der, nerede bir polis görürsen orada dur...
Şansal gerisini anlatıyor:
“Şoför emri aldı... Nerede bir polis gördüysek orada durduk... Kral camı açtı, gece yarısı soğukta görev başındaki polislere lokum ikram etmeye başladı...”
Lokum dağıtımı sabahın beşine kadar sürer... Metin der ki:
“Her gece uyuyoruz, bu polisler bizim rahat uyumamız adına bu soğukta görev yapıyorlar. Bir gece de biz onlar için uyamamış olalım...”
Böylesine zengin gönüllü bir adamdı Metin...
Bileğinin hakkıyla şöhretin zirvesine tırmanmıştı...
Bu mutluluğu her zaman bir biçimde çevresiyle paylaşmak isterdi...
Yine bir soğuk gece yarısı... Bizi taksiyle Kadıköy’deki evimize bırakıp Fenerbahçe burnuna gitmişti...
O saatte orada ne yapılır? Meğer Galatasaray tesislerinin bekçileriyle sohbet edip onlara bir çay parası vermeye gitmiş...
Benzersiz bir insandı Metin...
Milliyet...
Okurlar soruyor:
- Gazete üzerindeki tartışma konusunda sen ne düşünüyorsun?
Düşündüklerimin çoğunu diğer arkadaşlar yazdı...
Milliyet ve Vatan bu çekişme yüzünden eriyor.
Taahhütlerini yerine getiremeyen ve öyle bir umut da vaat etmeyen ortağın çekilmesi tek çıkar yol.
Bu sorumluluğun yerine getirilmesini bekliyoruz...
Melih Aşık/Milliyet
Yorum Gönder