İmzalar şirketin - Melih Aşık

Başbuğ’un atamalarının altına imzalarını atan ve yıllarca durumu fark etmeyenlerin sorumluluğu ne olacak? İnternette dün en çok sorulan soru buydu...

İmzalar şirketin - Melih Aşık
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, arkadaşımız Fikret Bila’ya PKK’lılar için:
“Onlara terörist demek istemiyoruz” demişti...
Aradan iki gün geçti. Eski GenelKurmay Başkanı İlker Başbuğ’un tutuklanma sebebi şöyle açıklandı:
“Terör örgütü yöneticisi olmak ve hükümeti devirmeye teşebbüs...”
Sıfat yer değiştirdi.
E. Org. İlker Başbuğ, tutuklanmasına neden olan internet siteleri konusunda diyor ki:
- 30 Ağustos 2008’de göreve başladım, 2009 yılı Şubat’ında bir gazetenin haberi üzerine bu sitelerden haberdar oldum ve kapatılması için emir verdim. Kaldı ki benim göreve gelmemden sonra bu siteler güncellenmiş değildir. Şubat ayında bu sitelerin kapatılmasından sonra 4 sitenin yayın yapması söz konusudur. Bu andıç bana arzedilmedi. Kimse üzerinde komutanın imzası ya da parafı vardır diyemez. Hazırlık aşamasında olan bu siteler de 19 Haziran 2009’da kapatılmıştır...”
Olayda bir terör faaliyeti ve hükümeti devirme teşebbüsü var mıdır?
Buna yargı karar verecektir.
Ancak olayın bir de siyasi yanı var.
İlker Başbuğ’u imzalarıyla göreve atayanlar Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Gül’dür...
Başbakan ve Cumhurbaşkanı yıllarca bir terörist ile işbirliği mi yapmıştır?
Devletin en gizli sırları bir terör örgütü yöneticisiyle mi paylaşılmıştır?
Ülkenin güvenliği yıllarca bir terör örgütü yöneticisine mi emanet edilmiştir?
Nasıl olup da istihbarat organları terör faaliyetlerini tespit edip hükümete bildirmemiştir?
Başbuğ’un atamalarının altına imzalarını atan ve yıllarca durumu fark etmeyenlerin sorumluluğu ne olacak? İnternette dün en çok sorulan soru buydu...
İlginç bir ülkedeyiz vesselam...

Medya muhallebisi
Medya dünyamızda yeni bir program türü var.. Karşıt görüşlü kişiler karşı karşıya oturtuluyor... Yaptıkları tartışmalar, ettikleri kavgalar, savurdukları hakaretler reytinge dönüştürülüyor.
Görünüşte silahlar eşit...
Konuşmak ve tartışmak da elbet demokrasinin en güzel tezahürü...
Ama bu programlar öyle masum sonuçlar vermiyor...
Tartışmacılara her zaman şan ve şöhret de getirmiyor...
Burada önemli olan tartışan tarafların ilke, düzey, üslup, saygı, dürüstlük alanlarında da eşit olması...
Eğer bir tarafın düzey kaygısı yoksa... Hukuk ve demokrasiye saygısı laftaysa... Yalan söylemeye çekinmiyorsa... Kadınsa ve kadının gördüğü saygıyı karşısındakinin aleyhine kullanıyorsa... İlkesi falan yok sadece biat ettiği güçlülere yaranma kaygısı varsa...
O zaman ilkeli, dürüst, saygılı taraf kaybeder...
Kaybetmekle kalmaz karşısındaki saygısızlara figüranlık etmiş olur...
Onların değirmenine su taşır... İspatı: Ekranda...

Eşitlik bu ya...
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dün bizi yine derinden duygulandırdı, “Hukuk karşısında herkes eşttir. Mahkeme kararı olmadan kimse suçlu ilan edilemez” diyerek yüreklere gülsuyu serpti...
Evet rahmetli Necmettin Erbakan “Kayıp Trilyon” davasından hapse mahkûm olunca hükümet derhal harekete geçmiş... Sayın Gül’ün de altında imzası bulunan kişiye özel yasayla rahmetlinin cezasını Altınoluk’taki yazlığında çekmesi sağlanmıştı.
Aynı davanın sanıkları arasında yer alan Sayın Gül’ün durumu mu? Efendim, dokunulmazlıkları nedeniyle kendilerine dokunulamamış... Pek çok Refah Partili yönetici bu davadan mahkûm olup hapis yatarken kendisi yargı karşısına bile çıkmamıştı. Cumhurbaşkanı bunları unutmuş olmalı.
Habur’da teröristlerin ayağına mahkeme gönderildi “Pişman değilim” diyen teröristler “Pişmandır ama söylemeye utanıyor”, diyerek affedildi.. Galiba bu da unutuldu...
Deniz Feneri davasında yandaşlara dokunan savcılar görevden alındı, bunda da eşitliğe aykırı bir durum görülmedi sanırız...
Geliyoruz “Mahkeme kararı olmadan kimse suçlu ilan edilemez” lafına...
Edilemez.. Ama iktidara yan bakanlar iki sene, üç sene, dört sene hapis yatırılabilir.
Şu anda yatıyorlar nitekim...
Hukuk karşısında herkes eşittir... Ama ülkede hukuk rafa kaldırılmışsa... Ya da bizlerin hukuku - onların hukuku diye ikiye ayrılmışsa... Durum değişiyor tabii...

Bir ülkede siyasi otorite özel yetkili mahkemelere ihtiyaç duyuyorsa o siyasi otoritede otoriter
zihniyet var demektir...
* * *
Türkiye büyüme rekorları kırmaya devam ediyor... Bakın, dünyanın en büyük terör örgütü ve yöneticisi de bizden çıktı...
Haldun Ertem




Generallerine terörist muamelesi yapılan
orduya yeni unvanlar:
Tuğterörist, Tümterörist, Korterörist, Orterörist..
* * *
Generalleri “terörist”
kendisi “silahlı terör örgütü” olduğuna göre
TSK için kapatılma davasının açılması yakındır...
Gülhan Elmas

Melih Aşık/Milliyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget